Paylaş
Size “Hangi yaşamsal besini ihtiyacınızdan daha az tüketiyorsunuz?” ya da “diyetinizdeki en önemli eksiklik ne?” diye sorsam aklınıza ya vitaminlerden biri (mesela B12 vitamini) ya da kalsiyum, demir, magnezyum gibi bir mineralin geleceğini tahmin ediyorum. Ne var ki araştırmalar bunlardan çok ama çok farklı ve çok önemli bir besinsel eksiklikle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Üstelik bu eksiklik beynimizden kalbimize, bağışıklık sistemimizden eklemlerimize pek çok sorunu tetikleyebiliyor. Daha da önemlisi, bu çok önemli maddenin eksikliği hamile bir annenin doğuracağı çocuğun sağlığını etkileyip, annenin de ‘doğum sonrası depresyon’la karşılaşmasına neden oluyor.
DİYABET RİSKİ VE BAĞIŞIKLIK ÇÖKMESİ
Bu maddenin eksikliği şeker hastalığına yakalanma riskini de arttırıyor. Örneğin küçük bir çocuğun çocukluk çağı diyabetine yakalanma ihtimalini yükseltiyor. Risk yetişkinde de farklı değil.
İsterseniz kafanızı biraz daha karıştırıp moralinizi daha da bozayım! Söz konusu maddenin eksikliği bağışıklık dengesini alt üst edebiliyor ve bu sistem ‘kendi ayağına ateş eder’ hale gelebiliyor. Bu maddenin eksikliği halinde bağışıklık sistemi adeta sapıtıyor) otoimmun hastalıklar diye tanımlanan birçok hastalık tetiklenebiliyor. Aynı eksikliğin bazı romatizmal hastalıklara; sedef hastalığı gibi cilt sorunlarına; meme, kalın bağırsak kanseri gibi bazı kanserlere de davetiye çıkarabileceğini gösteren bulgular var.
BELLEĞİMİZ DE BOZULUYOR
Müsaade ederseniz sizi biraz daha meraklandırmayı sürdüreceğim: Adını hala anımsayamadığınızdan emin olduğum bu önemli besin maddesinin eksikliği psikolojik durumunuzu da derinden etkiliyor. Birçok çalışma gösterdi ki adını birazdan yazacağım maddenin eksilmesi depresyona girmenizi kolaylaştırıyor. Bellek gücü bu eksiklikten önemli ölçüde etkilendiğinden çocuklarda, gençlerde öğrenme güçleşiyor, zekâ gelişimi yavaşlıyor, yaşlılardaysa bellek problemleri hızlanabiliyor. Aynı maddenin görme yetisiyle de yakın bir ilişkisi var. Anne karnında annelerinden, doğum sonrasında anne sütünden bu maddeyi yeteri kadar alamayan çocuklarda gözün ağ tabakası retinalarının yeteri kadar gelişmediği de kanıtlanmış. Eğer çocuklarınızın ve kendinizin daha sağlam gözlere sahip olmasını istiyorsanız ne yapıp etmeli bu önemli maddeyi vücudunuza, daha doğrusu hücrelerinize bir şekilde kazandırmalısınız.
FORMÜL: EPA+DHA=OMEGA–3
İsterseniz sizi daha fazla merakta bırakmadan neredeyse 10 parmağında 10 marifet olan bu önemli maddenin ne olduğunu açıklayayım ama aslında onu sizin de yakından tanıdığınızı biliyorum. Evet, evet, omega-3 yağ asitlerinden, yani EPA ve DHA’dan bahsediyorum.
Beslenme uzmanlarına göre son 100 yılda yaşadığımız en önemli besinsel eksiklik omega-3 noksanlığı. Omega-3 noksanlığı daha açık deyimiyle omega-3 yağları EPA ve DHA eksikliği günümüzün en önemli beslenme sorunlarından biri, belki de birincisidir. Sorun yalnızca bizi değil, çocuklarımızı, yaşlı anne babalarımızı da etkiliyor. Kalbimizi, beynimizi, eklemlerimizi sağlam kılan, bizi hayata bağlayan yollar kadar önemli olan damarlarımızı açık tutan, bağışıklık dengesi, kanserden korunma, psikolojik sorunları engelleme gibi pek çok fonksiyonu üstlenen bu çok önemli maddeleri mutlaka ama mutlaka düzenli olarak kullanmak zorundayız.
UNUTMAYALIM
Omega-3’lerin 15 yararı
Beyni geliştiriyor.
Görmeyi güçlendiriyor.
Felç riskini düşürüyor.
Kalp krizini engelliyor.
Ritim bozukluklarını azaltıyor.
Belleği destekliyor.
Kilo verdiriyor.
Depresyonu önlüyor.
Eklemleri yağlıyor.
Kansere karşı güçlendiriyor.
Kan basıncını dengeliyor.
Trigliseridi azaltıyor.
İyi kolesterolü yükseltiyor.
Kanı inceltiyor.
Bağışıklığa iyi geliyor.
HATIRLATMA
Hangi besinlerde omega-3 var?
Omega-3 yağlarını vücut üretemiyor. Dışarıdan besinlerle alınmaları gerek. Bu yağlar en çok balıkta bulunuyor. Özellikle soğuk sularda yetişen yağlı balıklarda. Su ne kadar soğuksa balığın omega-3 üretimi o kadar fazla. Bu yağlar cevizde, keten tohumunda ve yeşil yapraklı sebzelerde de bulunabiliyor. Keten tohumu yağı kullanarak, (taze kullanmaya, koyu renkli şişede ve buzdolabında saklamaya dikkat edin) ekmek ve kurabiyelerinize keten tohumu ekleyerek daha fazla tam buğday, fındık tüketerek ve salatalarınıza daha çok semizotu ekleyerek vücudunuza daha çok omega-3 yağı kazandırabilirsiniz. Ayrıca omega-3 katkılı yumurtalardan da faydalanmanızın mümkün olduğunu hatırlatalım.
Paylaş