Anti-aging dosyamız müthiş ilgi gördü. Biz Yaşasın Hayat ekibi, “Bu iyi bir gelişme” deyip sevindik.
Çünkü “anti-aging” deyiminden pek hoşlanmasak da “uzun yaşama ilgi duymak” aynı zamanda “sağlıklı yaşama ilgi duymak” anlamına geliyor. Durum böyle olunca, bize sizin bu konudaki sorularınızı yanıtlamaya devam etmek, konunun karmaşık ve çetrefilli kısımlarını törpüleyip sorularınıza yanıt vermek düşüyor. Yazı dizisi sırasında gönderdiğiniz e-postalar bu konuda ciddi bir kafa karışıklığının olduğunu gösteriyor. Kafa karıştıran önemli noktalardan birinin “faydalı besin destekleri hangileri” konusu olduğu anlaşılıyor. Çoğu kişi “bu destekleri ben de kullanayım, sağlığıma destek olayım” diye düşünüyor ama bu işi “ekonomik maliyeti makul düzeyde tutacak ama aynı zamanda maksimum tıbbi yararı sağlayacak şekilde nasıl yapacağını” bilemiyor. Ayrıca vitamin-mineral, bitkisel özler veya besin desteklerinden faydalanma konusunda doktorların da görüşleri oldukça farklı. Benim görüşüm, bu desteklerden bilinçli bir şekilde faydalanmak gerektiği ama bilimsel verileri de dikkate almanın zorunlu olduğu yönünde.
D VİTAMİNİ ÇOK ÖNEMLİ
En değerli vitamin sıralamasını yapmak doğru değil ama eğer bir gün böyle bir sıralama yapılacak olursa D vitaminini ilk sıraya yerleştirmek yanlış olmaz. D vitaminini destek olarak yutmak yerine mümkünse güneşlenerek kazanmakta fayda var. Bunun için sadece ellerinizi günde 20-30 dakika güneşte tutmanız bile yetiyor. Fırsat bulursanız güneş banyolarından istifade edin. Güneşin cildinize daha fazla D vitamini ürettirmesini istiyorsanız, 20-30 dakika vücudunuzu güneşte tutun yeter. Zararlı güneş ışınlarının yoğunlaştığı öğle saatlerinde, özellikle sabah 11.00 ile öğleden sonra 15.00 arasında kalan saatlerde güneşten uzak durun. Arta kalan saatlerde güneş kremi kullanmadan, yani koruyucu sürmeden 30 dakika kadar güneşlenmeniz D vitamini ihtiyacınızı karşılamaya yetecektir. Bu arada küçük bir not düşelim: Lüzumsuz ve fazla miktarda kullanılan koruyucu kremler vücudunuzun güneşten yeteri kadar yararlanmasını önleyebilir.
GÜNEŞ KREMLERİNİ ABARTMAYIN
Güneşin fazlasının cilde zarar verebileceğine ben de inanıyorum ama koruyucu kremler konusunun fazlaca abartıldığını düşünüyorum. Üretici firmaların gereksiz bir panik yarattıkları, pazarı büyütmek için lüzumsuz bir telaş oluşturdukları kanaatindeyim. Koruyucu ürünlerden tabiî ki yararlanalım ama abartmamak, suiistimal etmemek ve doğru faydalanmak koşuluyla. D vitamini desteklerini sadece ciddi düzeyde D vitamini eksiği olanların açığı kapatmak için belli bir plan dahilinde kullanması lazımdır. D vitamini yağda eriyen vitaminlerdendir. Vücutta birikir. Fazlası ciddi zararlar verir. Ayrıca menopoz dönemine giren kadınların gerekiyorsa kalsiyumla birlikte D vitamini analoglarından da istifade etmesi yararlı olabilir.
KEFİR KAPSÜLÜ İŞE YARIYOR MU?
Probiyotik desteklere gelince... Bence probiyotik desteklere para verip satın almanızın gereği yok. Kefir kapsülleri ve diğer probiyotik desteklerin faydaları bakımından da (bir-iki istisna dışında) ciddi kuşkularım var. Ayrıca çok fazla probiyotik tipi var, bu probiyotik bakterilerden hangilerinin, ne miktarlarda, ne süre ile ve nasıl kullanılacakları konusu netleşmiş değil. Bana göre probiyotik desteği, çok güvenli firmalar tarafından üretilmiş ürünler yoksa ve ihtiyaç olmadıkça kullanılmamalı. Para verip probiyotik tableti ya da kapsülü satın almak yerine bol bol yoğurt yemeli ve düzenli olarak kefir içilmeli. Hazır kefir içeceklerinden bu amaçla rahatlıkla ve güvenerek faydalanabilirsiniz.
Bunlara para harcamayın
Yeşil çay, likopen, piknogenol, kuvarsetin ve resveratrol içeren desteklere çok güvenli ürünler bulmadıkça para verip satın almanızı önermem. Yeşil çaydaki antioksidanlardan faydalanmak istiyorsanız, her gün 2-3 fincan yeşil çay içmeniz yeter. Hem çay içmenin keyfine varırsınız hem de işinizi garantiye alırsınız! Likopen kapsüllerini de (bir-iki marka dışında) para verip satın almayın. Her gün bir orta boy domatesi ortasından kesin hafifçe ısıtın ve üzerine bir çay kaşığı zeytinyağı gezdirip kahvaltıda veya akşam yemeğinde afiyetle yiyin. Domatesteki likopen günlük ihtiyacınızı rahatlıkla karşılayacaktır. Yemeklerinize daha çok salça eklerseniz, içecek olarak domates suyundan faydalanırsanız, çorba tercihinizi domates çorbasından yana kullanırsanız işiniz daha da kolaylaşacaktır. Kuvarsetin için sık sık elma ve soğan yiyin. Vücudunuza daha çok resveratrol sokmak istiyorsanız her gün 8-10 adet taze veya kuru çekirdekli siyah üzümü çekirdeklerini iyice çiğneyerek yemeniz yeteli olacaktır. Pekmezden, üzüm suyundan faydalanmayı da düşünün.
Bunların miktarını ölçtürün
Antioksidan olarak selenyum, çinko, C vitamini, E vitamini ve genel destek olarak folik asitten faydalanmayı düşünüyorsanız, bu işi sakın kendi başınıza yapmaya, eczaneden bir multivitamin ya da antioksidan hapı alıp yutmaya çalışmayın. Vitamin satıcılarının, tezgâhtarların önerilerine, gazına, dolduruşuna gelip paranızı rastgele, boşuna harcamayın. Genç, sağlıklı, orta yaşlı birinin -özel bazı durumlar dışında- her gün bir vitamin veya antioksidan karışımı yutması gerekmez. Folik asit de, selenyum da, çinko da, E ve C vitaminleri de kan seviyeleri ölçülebilen maddelerdir. Bu maddelere yönelik bir eksikliğiniz varsa ya da bunlardan herhangi birine ihtiyaç duyuyorsanız bu destekleri ne zaman, nasıl ve ne süre kullanacağınıza yalnızca doktorunuz karar vermelidir.
Omega-3 ve Coenzim Q10
Ben bu işe bir an önce başlamak istiyorum ama en doğru noktadan başlamak kararındayım diyorsanız ve yaşınız 40’ın üstündeyse, her gün 30 miligram CoQ10 kapsülü alabilirsiniz. Buna günde 200 mg alfa lipoik asit de ekleyebilirsiniz. İki maddenin birlikte olduğu kapsülleri tavsiye etmem, ayrı ayrı kullanmanızı öneririm. Mesela iki ay birini, iki ay öbürünü değişimli olarak kullanabilirsiniz. Önceliği koenzime verin. Omega-3 desteği kullanmaya gelince... Daha önce de yazdım. Ben balık yemediğim günlerde 300 mg civarında saf EPA, 200 mg civarında DHA desteği alıyorum. Balık yediğim günleri pas geçiyorum! Aklınıza “hangi omega-3 desteğini tercih etmeliyiz” diye bir soru gelebilir. Bu soruyu önümüzdeki günlerde yanıtlayacağım. Not: Multivitamin kullanımı konusundaki görüşlerimi daha önceki yazılarımda ve anti-aging dosyası dizisinde açıkladım. ınternetten Hürriyet arşivine girerek okuyabilirsiniz.