Paylaş
Sağlık haberlerinin ve sağlık trendlerinin neredeyse her gün hızla değiştiği, bu karmakarışık ortamda eksozomlar -bana göre de- adeta bir “deniz feneri” gibi yolumuzu aydınlatıyor. Öyle görünüyor ki kısa bir zaman öncesine kadar “hücresel çöpler” zannettiğimiz ve değerlendirdiğimiz bu “minik biyolojik kesecikler” her geçen gün bizi daha çok şaşırtan birer “biyolojik hazine”ye dönüşüveriyor. Peki, neden? Nedeni şu...
GÜZEL HABER
EKSOZOMLAR BAKIN NELERE İMZA ATIYOR
Neredeyse tüm hücre tipleri tarafından salgılanan bu küçük nano boyutlu biyolojik kesecikler her şeyden önce “hücresel haberleşme”de kritik roller üstleniyor ve oynuyor. İçlerinde taşıdıkları kargo yükleri olan “proteinler, lipitler/yağlar ve nükleik asitler/miRNA’lar” ile hücreler arası gizli bir haberleşme ağının dedektifleri/ajanları/becerikli haberleşme oyuncuları rollerini de üstleniyor. Neticede de sofistike birer iletişim aracı olarak hücreler arası organizasyonlarda muazzam işlere imza atabiliyor.
Örneğin eksozomlar “bağışıklık sistemi”nin yapılanmasında kritik görevler alabiliyor. “Antijen-antikor ilişkileri”nde şaşırtıcı roller üstleniyor, bağışıklığımızı adeta regüle ediyor.
Eksozomların rejeneratif/yenileyici/gençleştirici/tamir edici potansiyelleri de bizi şaşırtıyor. Kök hücrelerden üretilen eksozomlar büyüme faktörlerini ve iltihap baskılayıcı molekülleri hasarlı ve yaşlı dokulara ileterek doku onarımı ve rejenerasyonunu/gençleştirilmesini/tamirini kolaylaştırıyor. Kısacası eksozom ürünleri yaşlanma sürecinin oluşturduğu yıpranmlarla mücadelede de bize yeni ufuklar açıyor.
Bitmedi! Eksozomların ruh sağlığı alanında bile kafa karıştırıcı dalgalanmalara yol açabilecekleri anlaşılıyor. Araştırmalar ve kanıtlar, eksozomal aktiviteyi “depresyon ve şizofreni” gibi nöropsikolojik bozukluklarla da ilişkilendiriyor.
Ve bir sürpriz daha: Eksozomlar hastalıkların teşhisi alanında önümüze muazzam seçenekler sunuyor, hastalıkların teşhisi ve takibinde de daha şimdiden şaşırtıcı başarılara imza atıyor. Kan, idrar ve tükürük gibi vücut sıvılarındaki “eksozomal kökenli biyobelirteçler”in saptanması bu sıvılardan elde edilen eksozomların ayrıştırılarak taşıdıkları biyolojik kargoların dikkatle analiz edilmesi, bireylerin sağlık durumları hakkında da bize son derece güvenilir bilgiler verebiliyor.
İYİ BİLGİ 1
D3 VE K2 KOMBİNASYONU NEDEN TERCİH EDİLİYOR
D vitamini yeterince kalsiyum bulamazsa kemiklerden ve bağırsaklardan çaldığı kalsiyumu böbreklerde biriktirir.
K2 vitamini D vitamininin kemiklerden kalsiyum çalmasını önler.
K2 vitamini D vitamini fazlalığı ya da yetersizliği nedeniyle böbreklerde ve damar duvarlarında birikebilecek kireçlenmeleri temizler.
K2 vitamini alarak D3 vitamininin etkinliğini artırabilir ve zararlarını önleyebilir.
İYİ BİLGİ 2
İYOT ZENGİNİ BESİNLER HANGİLERİ
BİR: Deniz yosunu/kelp
İKİ: Süt
ÜÇ: Yoğurt
DÖRT: Dondurma
BEŞ: Karides
ALTI: Balık
YEDİ: Yumurta
SEKİZ: Muz
İYİ BİLGİ 3
KAN ŞEKERİNİ DENGELEYEN 3 DOĞAL AYRINTI
TARÇIN: İster suya, ister çaya - kahveye ekleyin 1 çay kaşığı tarçın bile kan şekerindeki ani yükselmelere engel olabiliyor.
SİYAH ÇAY: yeşil çaydan farklı olarak siyah çay özellikle yemekten hemen sonra içildiğinde kandaki şeker artışını frenleyebiliyor. Aklınızda olsun, yeşil çayın böyle bir marifeti yok.
SİRKE: Kan şekerini dengelemede mucize bir ev ilacı da sirke. Üzüm, erik ya da elma sirkesi olması fark etmiyor, sirkenin her türlüsü besinlerdeki nişastanın şekere dönüşmesini engelleyerek kan şekeri yükselmelerini frenleyebiliyor.
İYİ BİLGİ 4
BAĞIŞIKLIK DESTEĞİ KIŞ ÇAYLARINDA İLK 10
1- KUŞBURNU ÇAYI: Bağışıklık sistemini güçlendiren bir yapısı vardır. Hastalıklara karşı direnci artırır ve c vitamini deposudur. Günde 2-3 fincan kadar tüketmekte fayda var.
2- EKİNEZYA ÇAYI: Bağışıklık sistemini güçlendiren bir diğer çaydır. Üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için de düzenli tüketimi yardımcı olur. Her gün 2 fincan kadar içebilirsiniz.
3- HİBİSKUS ÇAYI: İçeriğindeki antioksidanlar ve C vitamini ile bağışıklık sistemini güçlendirir, beden rahatlatır. Hastalıklardan korunmak için günde maksimum 3 fincana kadar içilebilir.
4- IHLAMUR ÇAYI: Buharı burun tıkanıklığını açmaya, çayı ise boğaz ağrısını, öksürüğü azaltmaya yardımcı olur. Ağrı ve iltihap giderilmesinde de kullanılabilir.
5- ADAÇAYI ÇAYI: Üst solunum yolu enfeksiyonlarında sorunlarında kullanılabilir.
6- PAPATYA ÇAYI: Boğaz ağrılarını gidermede ve vücudu sakinleştirmede yardımcıdır. Uyumaya yakın içildiğinde vücudun dinlenmesi ve sağlıklı bir uyku uyunmasına yardımcı olur.
7- ZENCEFİL ÇAYI: Soğuk algınlığı ve öksürüğe iyi gelir. Gribe bağlı oluşan mide sorunlarının giderilmesinde de zencefilden yardım alabiliriz. Limonla iyi bir ikili olduklarını da unutmamak lazım.
8- TARÇIN ÇAYI: Soğuk algınlığı semptomlarını azaltmakta ve boğaz ağrısını gidermekte etkili bir çaydır
9- NANE ÇAYI: İçeriğindeki mentol ile gribin neden olduğu boğaz ağrısı, bulantı, burun tıkanıklığı gibi durumların çözümünde etkilidir.
10- KARANFİL ÇAYI: Gribe bağlı solunum ve mide problemlerinin çözümünde yardım alacağımız çaylardan biridir.
Paylaş