Ekmek mi şeker mi?

Ardı ardına yayınlanan bilimsel bulgular her iki besinin de sağlığımız için son derece ciddi tehditler oluşturduğunu gösteriyor. Bu nedenle “şeker mi, un mu daha zararlı?” sorusuna yanıt aramaktan vazgeçip ikisinden de uzak durmamızda fayda var.

Haberin Devamı

Yaşı, mesleği, ekonomik gücü ne olursa olsun hemen her ülkede beyaz un ve şekerden hoşlanmayanların sayısı çok az.
Kısacası fırın, pastane ürünü beyaz un bombalarını ve vıcık vıcık şeker kaynayan tatlıları hepimiz çok seviyoruz. Ne var ki ardı ardına yayınlanan bilimsel bulgular her iki besinin de sağlığımız için son derece ciddi tehditler oluşturduğunu gösteriyor.
Bu nedenle “şeker mi, un mu daha zararlı?” sorusuna yanıt aramaktan vazgeçip ikisinden de uzak durmamızda fayda var.
Dahası bu işe çocukluk çağlarında başlamak, ölene kadar da sürdürmek zorundayız. Peki süreci bugünden başlatırsak, ikisinden birden değil de önce birinden vazgeçmeye karar verirsek önceliği hangisine verelim?
Hangisi daha zararlı? Ekmek mi, şeker mi? Soru güzel ama yanıt pek iç açıcı değil. Toz şekerin de, beyaz ekmeğin de kan şekerini yükseltme ve insülin patlamalarına yol açma potansiyelleri, yani bilimsel adıyla glisemik indeksleri aşağı yukarı aynı.
Tavsiyem şu: Ekmek mi, şeker mi sorusuna yanıt aramak yerine bu ikiliyi mümkün olduğu kadar az yiyip içmenin bir yolunu bulmaya çalışın. Bunlardan gelen zararları azaltmak istiyorsanız da “her gün düzenli yürüyüş yapma” yani “egzersiz alışkanlığı” kuralını devreden asla çıkarmayın.

Haberin Devamı

Daha güçlü dizler için egzersiz tavsiyeleri

- Sırtınızı duvara verip ayakta durun.
- Dizleriniz hafif kırık dursun ve ayaklarınızın ucu karşıya baksın.
- Dizleriniz 90 derecelik bir açıda olana dek yavaş yavaş aşağıya doğru kayın.
- Bu pozisyonda 25-30 saniye durun.
- Tekrar ayağa kalkıp hareketi tekrarlayın.
- İlerledikçe 30 saniyeli süreyi
1 dakikaya kadar uzatın.
NOT: Bu egzersize günde 2-3 tekrarla başlayın. Zaman içinde 10-12 tekrara kadar ulaşmaya çalışın.

Omega-3 herkese her yaşta lazım!

Doğal yolla kazanılan omega-3 yağ asitlerine hepimizin, istisnasız hepimizin çok ama çok ihtiyacı var. Anne karnındaki bebek, o bebeği doğuma hazırlayan hamile anne, yeni doğan bebek, okula giden ergen, hamileliğe hazırlanan anne adayı, yaşlılık turnikesine girmiş büyükanne
ve dedeler de omega-3’süz yapamaz.
Hepsinin beyin, göz, damar, sinir sistemi sağlığı için yeteri kadar omega-3 yağ asidini düzenli olarak kazanmaları lazım. İşte bazı örnekler...
- Yetersiz omega-3 (özellikle DHA azlığı) hamilelik ve doğum sonrasında depresyonu kolaylaştırıyor.
- Dikkat dağınıklığı olan çocuklarda, öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerde omega-3 zengini besinler ciddi faydalar sağlıyor.
- Hamilelikle yetersiz omega-3 kazanımı doğacak bebekte öğrenme güçlüğü sebebi olabiliyor.
- Kâfi miktarda omega-3 kazanımı yetişkinlerde de depresyonla mücadeleyi kolaylaştırıyor.

Haberin Devamı

Tiroidiniz tembel olabilir mi?

Hipotiroidi yani tiroit tembelleşmesinin 10 temel işareti var. O işaretleri aşağıda sıraladım. Eğer 4 veya daha fazlası sizde de varsa bir laboratuvara gidin ve Hs-TSH testi yaptırın. Rakam 3’ten fazla ise aile hekiminizle görüşmeye bakın.
- Yorgunluk
- Kilo almak
- Üşümek
- Kabızlık
- Deri kuruması
- Depresyon
- Saç dökülmesi
- Tırnak kırılması
- Uyku eğilimi
- Unutkanlık

Rakamlarla uyku bozuklukları

- Yetişkinlerin en az yüzde 40’ında ara sıra da olsa uykusuzluk şikâyeti bir şekilde hep var.
- Uyku sorunlarından yakınanların sayısı ise yaş ilerledikçe artıyor, 60’lı yaşlardan sonra en az her üç yetişkinden biri herhangi bir uyku şikâyeti yönünden yakınmalarda bulunuyor.
- Yetişkinlerin yüzde 40’ı horluyor. Müthiş bir rakam! Müthiş çünkü horlama demek uyku kalitesinin (yataktaki diğer eş ve aynı odayı paylaştığınız diğer biri dahil) ciddi ölçüde bozulması demek...
- Yaklaşık yüzde 2-5’inde ise gizli ya da açık uyku apnesi (uykuda solunum durması) sorunu tespit ediliyor. Uyku apnesi gizli bir salgın. Mühim bir sorun. Obezite patlaması, iş kazası, yorgunluk, baş ağrısı ve daha pek çok problemin gizli nedeni...

Yazarın Tüm Yazıları