Paylaş
Birincisini daha önce de yazdım:
Eklemlerimizin ihtiyacı olan gıdaları terk ettik. Tencerede kemiğiyle pişirilmiş bol sulu et yemekleri ve sakatat grubunu unutalı yıllar oldu.
Neticede kemik, kıkırdak, kas ve tendonlarımızın ihtiyacı olan temel ihtiyaç maddelerini (kolajen, glukozaminoglukanlar, kalsiyum, hiyalüronik asit ve daha pek çok şey) kazanamaz olduk.
Tersine, eklemlerin canına okuduklarını bile bile un, şeker ağırlıklı besleniyoruz.
İkincisi ise ağırlığımızla (!) ilgili:
Kilo alıyor, şişmanlıyor, neticede eklemlerin üzerine taşıyabileceklerinden daha çok yük bindiriyoruz.
Diğer bir yanlışı da aktivite konusunda yapıyoruz. Ya hiç hareket etmeyip eklemlerimizi paslandırıyor ya da “aktif hayat” tutkusuyla yanlış işler yapıp zarar veriyoruz.
Aktivite deyince koşmayı anlamakta hâlâ ısrarlıyız. Egzersiz öncesinde azıcık ısınmayı nedense hep unutuyoruz.
Bazılarımız da eklemlerimize kapasitesini bilmeden aşırı yük bindiriyor, onları yapamayacakları hareketlerle yaralıyoruz.
Netice ortada:
Eklemlerimiz, öncelikle de diz ve kalçalarımız tahrip oluyor. Tahribatın ilk sonucu da ağrılar. Herkes birbirine şu soruyu soruyor: Nasıl geçecek bu ağrılar?
Merak ediyorsanız önerilerimi lütfen dikkatle okuyunuz.
Eklem sağlığı için 4’lü reçete
Fazla kilolar verilip beslenme düzeltilecek
Vücudumuz bir bütündür ve her şey “imalat şartnamesinde”, yani “bedenin yapımı aşamasında” planlanmıştır.
Azami 40-50 kilo ağırlık taşımak üzere tasarlanmış diz ve kalça eklemleriniz siz 70-80 kilolara ulaştığınızda o ağırlığı taşımakta zorlanacaktır.
Eklemlerinize bindireceğiniz fazla kiloların size kıkırdak harabiyeti, sıvı kaybı, tendon zedelenmesi ve neticede “ağrı” olarak döneceğini unutmayın.
Mümkün olduğu kadar doğal ve tam gıdaları tüketin. Özellikle kolajen ve glukozaminoglukan zengini, protein bakımından güçlü (Yumurta, balık, et), kalsiyumu bol (Yoğurt, peynir, sebzeler) yiyecekleri tercih edin. Kemikli et suyu ve sakatattan vazgeçmeyin.
Doğru aktiviteler seçilecek
Aktivite azlığı eklemlerin en büyük düşmanıdır. Yeterince hareket edemeyen eklemlerin paslanması ve hareket kabiliyetinin kısıtlanması kaçınılmazdır. Aktif hayat vazgeçilmez seçiminiz ve standardınız olmalı.
Ortak yanlışlardan biri de “kimin hangi hareketi, ne sıklıkta, ne zaman, hangi hazırlıkları yaparak, ne süre ile yapacağını” bilmemesidir.
Eklemlerimizdeki güç, kuvvet, eklem çevresini destekleyen dokuların gücü ve sağlamlığı aktivite seçimlerimizin belirleyicisi olmalıdır. Sorunlu bir eklem gereğinden fazla hareket ettirildiği veya aşırı zorlandığında daha da sorunlu hale gelecektir.
Bu nedenle özellikle yaşınız 40’ın üzerindeyse aktivite tarzınızı belirlerken lütfen iyice bilgilenin, gerekiyorsa bir uzmanla konuşun.
Eklem takviyeleri
Glukozamin sülfat
Avrupa’da neredeyse 30 yıldır, bizde son 10 yıldır tercih edilen eklem desteklerinden biri. Glukozamin sülfat eklem ağrılarıyla mücadelede işe yarayabilen desteklerden.
Glukozamin sülfat içeren ürünlerden faydalanırken ürün ve üretici hakkında bilgilenmek gerekiyor. Glukozaminin sülfat tuzlarını tercih etmek ve kondroidin ile kombine edilenlere öncelik vermekte yarar var. MSM, Boron gibi ekleri bence boş verin.
Glukozamin göbek yapar, şekeri yükseltir gibi tereddütlere de yüz vermeyin.
Yumurta kabuğu
Osteoartrite bağlı eklem ağrılarını azaltmada kullanılan desteklerin en yenisi tavuk yumurtası zarından elde edilen doğal ilaçlar. Bunları 30 gün süreyle günde bir defa 500 mg dozda kullanmak faydalı olabiliyor.
Tavuk yumurtasının kırılması, altındaki zarın kabuğundan ayrılması ve sonrasında bazı işlemlerden geçirilmesiyle elde edilen tozdan yapılan bu tür ürünlerin içinde tip 1 kolajen, glukozaminler, kondroidin sülfat, hiyalüronik asit gibi eklemin ihtiyaç duyduğu temel yapı taşları var.
Zerdeçal ve bosvelya
Kurkumin özleri iltihap baskılayıcı etkilere sahip. Son yıllarda bu amaçla geliştirilmiş, “eklem ağrılarını azalttığı kanıtlanan” kurkumin ürünleri piyasaya veriliyor. Bosvelya özlerinin de bu yönde faydaları var. Günde 2-3 bardak zeytin yaprağı çayının da faydalı olabileceği belirtiliyor. Ayrıca bir Güney Afrika bitkisi olan şeytan pençesi (Boswelia) ile ananastan elde edilen bromelin de ağrı azaltıcı faydalar sağlayabiliyor.
Kolajen ve hiyalüronik asit
Ağız yolundan alınan kolajen ve hiyalüronik asit desteğinin de eklemlerin kendini tamir etmelerine yardımcı olabileceğini ileri sürenler var. Ben özellikle kolajen desteğinin doğru ürünler seçildiğinde işe yarayabileceği kanaatindeyim.
Bu gruba omega-3 yağlarını, antosiyaninleri ve resveratrolü de ekleyebilirsiniz ama hiçbirinden ciddi bir ağrı kesici fayda beklemeyin.
Tıbbi yardım alınacak
Diz veya kalça ekleminde sorunu olanlar, işi konu komşunun tavsiyeleri ile çözme yanlışından vazgeçmeliler ve tıbbi yardım istemeliler.
Eklemlerde meydana gelen sorunların, ilaçlar veya endoskopik girişimlerle düzeltilmesi ya da eklem içine kayganlaştırıcı maddelerin verilmesi eklem ağrılarıyla mücadelede avantaj sağlayabiliyor.
PRP yöntemi olarak bilinen eklem içi uygulamalardan da iyi neticeler elde edilebiliyor. Çok ilerleyen sorunlarda ise cerrahi girişimler gerekiyor.
Hangilerinin ne zaman kullanılacağı kararı romatoloji ve ortopedi uzmanlarının işidir.
Doğal desteklerden istifade edilecek
Diz ve kalça eklemindeki yıpranmayı yavaşlatıp ağrıları azaltmakta kullanılan çok sayıda doğal ürün var. Bunların ilk dördünü sayfada bulacaksınız.
Tavsiyem şu: Doğal da olsalar bu ürünlerin de yan etkilerinin olabileceğini unutmayın. Hiçbirini konu komşu tavsiyesiyle kullanmaya kalkmayın.
Hangi ürünün, ne zaman, hangi dozda ve ne süre ile kullanılması gerektiğini dikkatle araştırın, size en uygun ürünü öğrenmek için imkânınız varsa bir ortopedist, romatolog ya da dâhiliye uzmanından yardım alın.
Paylaş