Paylaş
Bayram keyfinizi kaçırmak istemem ama yapmamız gereken ilk şeyin “toplu kutlamalar”dan kaçınmak, en azından kutlamaların dozunu ve süresini düşürmek olduğu kesindir. Ve bu bayram da bir dip dalga hazırlayıcısı olma ihtimali nedeniyle bizim için son derece önemlidir. Yapacağımız şey net ve açık, bayramımızı coşkuyla kutlayacağız. Keyfini, neşesini, huzurunu yüreklerimizde hissedeceğiz. Ama yapabileceğimiz bazı basit yanlışların bile bir dip dalga tetikçisi olabileceğini unutmayacağız.
BANA GÖRE
NEYİ YAPMALI NEYİ YAPMAMALI
YAPMAMIZ gereken şey son derece basit: Bilinen önlemleri bayramda da daima gündemde tutmak. Diğer önlemlerin en başında da “toplu etkinlikler”i sınırlama getirmek meselesi geliyor. Sağlık Bakanlığımızın verileri de zaten bu bilgiyi doğruluyor. Filyasyon çalışmalarına bakılırsa son 1 aydaki vakaların önemli bir kısmının düğünler, cena-
zeler, asker uğurlamaları, akşam eğlenceleri, yani “toplu etkinlik” oluşturuyor. Vaka sayıları hep bu toplu etkinlikler ile zıplamış. Yapmamız gereken içine düştüğümüz “boş vermişlik” ve “bıkkınlık” duygularından bir an önce sıyrılmak, önümüzdeki 4-5 haftayı yine tıpkı nisan-mayıs aylarında olduğu gibi güçlü bir uyum ve dikkat içinde tamamlamaktan ibarettir.
UNUTMAYIN
BAYRAMLAR MANEVİYAT TRENLERİ GİBİDİR
SÜREKLİ okurlarım iyi bilirler: Söz konusu sağlık olduğunda sadece bedeninize odaklanıp ona iyi bakmanız yetmez. Ruh sağlığınızı da ıskalamamak zorundasınız. İyi ve güzel şeyler düşünüp onları hayata geçiren, geleceğe yönelik endişe, korku ya da ürkekliklerini azaltabilen, hoşgörü ve affetme duygularını ön plana çıkarıp aile, iş ve hemşerilik aidiyetlerine sahip çıkmayı başarabilenler, ruh sağlığı bakımından daha şanslı kişilerdir. İşte tam da bu noktada “inanç ve maneviyat meselesi” sağlıklı yaşam kavramına neredeyse “damardan” giriveriyor. Sözü uzatmaya lüzum yok. Güçlü bir maneviyat, sağlam bir inanç zenginliği, sağlığın temel vazgeçilmezlerinden biridir. Özellikle maneviyat, söz konusu sağlık olduğunda adeta sihirli bir anahtar görevi üstlenir.
BİR TEKRAR
MANEVİYAT: SİHİRLİ BİR ANAHTAR
“BEYİN-bağışıklık ilişkisi”, tıbbi tanımı ile “neuro-immuno modulation” bağışıklıkla ilgilenen bilim insanlarının fevkalade önemsediği bir alandır. Bu alanda yapılan araştırmaların net ve açık sonucu ise şudur: Bağışıklık cevaplarımızın güçlü ya da zayıf, doğru ya da yanlış, ölçülü ya da abartılı olup olmayacağı üzerinde beyin hücrelerimizin, daha doğrusu duygularımızın, hissettiklerimizin önemli bir etkisi var. Stresli, korkulu, üzgün ya da endişeli dönemlerde aniden ortaya çıkan ağır enfeksiyonlar (mesela zatürreler), sıklaşan otoimmun bağışıklık bozuklukları (mesela Haşimoto hastalığı), birkaç hafta içinde aniden patlayıveren bazı kanserler (mesela meme kanseri) bu mühim ilişkiye örnektir.
Diğer taraftan maneviyat “şükretme, kabullenme, affetme, hoşgörme vs” gibi olumlu duygularımızı güçlendirdiği, iyimser yanımızı desteklediği ve daha pek çok beceriyle bağışıklığımızı güçlendirmede muazzam bir destek haline gelebiliyor. Kısacası, güçlü bir manevi yapılanmanın faydaları saymakla bitmiyor. İsterseniz gelin konuyu alttaki kutuda biraz daha detaylandıralım.
SORU SORU
MANEVİYATIN SAĞLIĞA KATKILARI NELER
Maneviyatınız güçlendikçe daha huzurlu, keyifli, mutlu ve neşeli biri haline geliriz.
Manevi gücümüz sağlam ve derinse eğer, daha kolay affeder, daha çok hoşgörür, daha çok severiz.
Manevi yanımız güçlendikçe yardım etme, sevince ve kedere ortak olma, daha çok üretme ve daha farklı şeyler yaratabilme yeteneklerimiz artar.
Eğer manevi hayatı zengin biriysek daha çok över, daha az eleştiririz. Ağacı, kuşu, çiçeği, böceği, dağı, denizi kısacası “hayatı” daha çok severiz.
BİR ÖNERİ
AKTİF YAŞAMA BAYRAMDA DA DEVAM EDİN
BAYRAMLAR tabii ki öncelikle eksikliklerimizi tamamlamanın, kırılan döküleni tamir etmenin, inanç dünyamızı geliştirmenin en iyi fırsatlarıdır. Bu bayramda da ailenizle daha çok birlikte olmaya çalışın. Ama lütfen, dost ve akraba ziyaretlerinizi telefonla ya da başka bir yolla, “uzaktan” yapın. Dinlenin, eğlenin. Kurban etlerinizi afiyetle yiyin. Ama lütfen gelin beni dinleyin, bu 4 günlük tatili harika bir “egzersiz fırsatı”na çevirmeyi ihmal etmeyin. Her gün sadece 45-60 dakikanızı tempolu yürüyüşe ayırmanızın “sağlığınıza sağlık, gücünüze güç, ömrünüze ömür” katacağından en ufak bir şüpheniz olmasın.
BİR KUTLAMA
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
Herkese iyi, güzel, keyifli, huzurlu, mükemmel bir bayram diliyorum. Biliyorum ki bu bayram hepimize içinde yaşadığımız şartlar nedeniyle önceki bayramlardan çok daha iyi gelecek, bizi duygusal bir ilaç gibi etkileyecek.
OKUR SORUSU
KURBAN ETİNDEN VİRÜS BULAŞIR MI
ÖNCELİKLE böyle bir ihtimalin oldukça düşük olduğunun altını çizelim. Öksürme, hapşırma ya da el temasıyla kurban etine virüsün bulaşma ihtimali tabii ki mümkün. Ve tabii ki o virüsler etin üzerinde birkaç saat canlı kalabiliyorlar. Ancak kesim ve pişirme esnasında dikkatli davranılırsa ete virüs bulaşmış olsa bile, et usulünce pişirilerek yenildiği sürece virüsün hastalık yapma ihtimali sıfırlanır. Siz yine de önlem olarak çiğ ete dokunduğunuz ellerinizi bol sabunlu suyla bir güzel yıkamadan ağız ve burnunuzla temas ettirmemeye özen gösterin. Ve bilin ki bu bayramda da virüsün bulaşma ihtimali kurban etinden ziyade “sarılmalar, el sıkmalar ve öpmeler, uzun süren görüşmeler yani dikkatsiz gerçekleşen bayram ziyaretleri” sebebiyle olacaktır.
Paylaş