Paylaş
Bunu biz hekimler her gün net ve açık olarak hissediyoruz. Ve çok iyi biliyoruz ki “sisli beyin, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, uykusuzluk, nöropati” ve daha pek çok güncel sağlık probleminin arka planında da aslında yine “depresyon meselesi” var. Peki, ne oldu da depresyon bu kadar yaygın bir problem haline geldi? Ne oldu da çocuklarımız bile antidepresan kullanmak zorunda kaldı? Ve ne oldu da depresyon orta yaş ve yaşlıların öncelikli sağlık problemlerinden biri oldu? İsterseniz gelin, bu soruna çok da farkına varmadığımız bir noktadan “DİJİTAL ZEHİRLENME-DEPRESYON İLİŞKİSİ”nden başlayalım.
ÖNEMLİ
NEDİR BU DİJİTAL ZEHİRLENME
“BİZ De Aslen Buralı Değiliz” kitabının yazarı Tuğba Şengül Lik, bakın ne diyor: “Dijital teknoloji hayatımızı kolaylaştırırken yemek sofralarından tutun da yatağımızın içine kadar girerek bizi kendine bağımlı yaptı. Kabul edelim, dijital teknolojiyle aramızda ‘sağlıklı gitmeyen’ bir ilişki var. Biraz hastalıklı bir ilişki bu... Dengesi bozulmuş bir ilişki... Dijital teknolojiyle aramızdaki ilişkiyi yönetemediğimizde başımıza gelmedik kalmıyor.” Ben daha en baştan söyleyeyim: Başımıza gelenlerin ilki ve en önemlisi şu: D-E-P-R-E-S-Y-O-N!
BİR UYARI
RAKAMLARA DİKKAT
DEPRESYON meselesinde ne kadar kötü bir noktaya doğru gittiğimizin en önemli işaretlerinden biri de depresyon ilaçlarının satışındaki patlamadır. Ülkemizde 2017 yılında 48 milyon kutu civarında antidepresan ilaç satılırken bu rakam 2020’de 54 milyon kutuya, 2021’de ise 59 milyon 641 bin kutuya yükselmiştir. Sadece bu rakamlar bile halkımızın ruh sağlığının hangi noktaya doğru gittiğinin net ve açık bir işaretidir.
BANA GÖRE
BAŞKA NEDENLER DE VAR
DEPRESYON patlamasının tek nedeni tabii ki dijital zehirlenme değil, başka nedenler de var. Mesela iç göçler... Mesela son günlerde çok konuştuğumuz düzensiz göçmen yoğunluğu... Mesela geçirdiğimiz ve halen az da olsa ruhumuzu sıkmaya devam eden pandemi süreci... Mesela pandeminin hemen arkasından gelen kuzey komşumuzdaki savaş durumu.
SORU ŞU
DİJİTAL ZEHİRLER NELER YAPIYOR
TUĞBA Şengül Lik’e göre, “... Şimdilerde hayatımız hep flu bir fotoğraf karesi gibi; hiçbir şeyi net göremiyoruz, bu da bizi yoruyor. ‘An’ı yaşayamıyoruz, ‘an’da kalamıyoruz, odaklanamıyoruz, hedef belirleyemiyoruz, sürekli yorgunuz, zamanımızı yönetemiyoruz, kendi yaşantımızdan memnun değiliz; başka hayatlara özeniyor, kendi hayatımız için çaba harcamaya üşeniyoruz. Bir de iş çocuklara gelince, işte o noktada tamamen teslim oluyoruz. Bir yandan dijital dünyaya adapte olsunlar istiyor, öte yandan bunu nasıl sınırlamamız gerektiğini bilmiyoruz. Yani aslında, biz bu dijitalle nasıl başa çıkacağımızı, dengeyi nasıl bulacağımızı pek bilmiyoruz.”Kesinlikle haklı.
İYİ BİLGİ
PEK ÇOK SORUNUN KAYNAĞI
TUĞBA Şengül Lik, “Biz De Aslen Buralı Değiliz” kitabında dijital zehirlenmenin oluşturduğu sorunları tek tek belirlemiş ve neredeyse her birinin altını dikkatle çizmiş. Diyor ki: “Dijital teknolojiyle aramızdaki ilişkiyi yönetemediğimizde hedeflerimizi belirlemekte zorluk çekiyoruz. Konsantre olmakta problem yaşıyoruz. Öz disiplin geliştiremiyoruz. Okuduğumuz kitabın sonunu bir türlü getiremiyor, her işimizi erteliyoruz. Malumata bayılıyor ancak bilgi de derinleşemiyoruz. Çocuklarımızın gelişimi, eğitimi konusunda endişeleniyor ama o tableti, telefonu çocuğumuzun elinden alamıyoruz. Kültürel dokunun bozulduğuna şahit oluyor ama bunu nasıl düzeltebileceğimizi bilemiyoruz. BİR YANDAN ÇAĞIN AKIMLARINA AYAK UYDURARAK YAVAŞLAMAYA, ‘AN’DA KALMAYA, BASİTLEŞMEYE ÇABALARKEN BİR YANDAN DA AŞIRI STRESİN NEDEN OLDUĞU PANİK ATAK, DEPRESYON, UYKUSUZLUK SORUNLARI İLE SAVAŞIYORUZ.”
BİR UYARI
'TUZAK'LARIN FARKINA VARIN
NETİCE ve geldiğimiz nokta net ve açık olarak şudur: Millet olarak ciddi bir depresyon meselesi ile karşı karşıyayız. Sorunumuz sadece “karpuz gibi ortadan bölünmekle” sınırlı falan değil. Gerginiz, yorgunuz. Öfkeli, hoyrat, tepkili, sinirli ve uykusuzuz. Daha ilk mektepte öğrendiğimiz “karşılıklı saygı” kuralını çoktan unuttuk. Muazzam bir ruhsal çökkünlüğe doğru kontrolsüz bir hızla ilerliyoruz. Bilelim ki COVID-19’dan sonra bizi bekleyen 3’LÜ SAĞLIK TUZAĞININ yani “uykusuzluk, obezite, depresyon salgınları”nın hâlâ yeterince farkında değiliz. Sadece depresyon salgınında değil, uyku problemleri ve obezite meselesinde de dijital zehirlenmenin önemini fark edenlerin sayısı ise maalesef parmakla gösterilecek kadar az.
Paylaş