Paylaş
Detoks “toksin yükünü azaltıp hafiflemek” ve “arınmak, yenilenip iyileşmek”tir.
En doğru yaklaşımsa onu “kendini daha keyifli, hafif ve huzurlu hissetmek”ten ibaret bir tür “iyi hayat” çalışması gibi görmektir.
Pek çok “iyi hayat” çalışması gibi detoks da doğudan yükselen bir ışıktır. Faydasını ve kıymetini ilk anlayanlar biz ve bizim yaşadığımız coğrafyalarda, Orta ve Uzak Asya’da yaşayanlardır.
Onlar “arınma” işine samimi yaklaşmışlar, işin özünün “toksinlerden arınmak” değil, “toksin kuyusuna düşmemek” olduğunun farkına varıp bedenleri kadar ruhlarını da toksinlerden uzak tutmaya çalışmışlardır...
Bunun için de doğal beslenmişler ama aynı zamanda “basit ve insani” yani “doğal” şeyler düşünmüşlerdir.
Doğal şeyler yiyip içmişler ama bu arada insan ruhuna en uygun olanın “basit” ve “maneviyata yaslanmış” bir hayat tarzı olduğunu öğrenmişlerdir.
Kısacası bizim bugün yaptığımız gibi ne sadece “organik beslenip toksik düşünme” hatasına düşmüş, ne de detoksun “sadece bedeni toksinlerden arındırmadan ibaret bir süreç olduğu” gibi bir yanlışı tekrarlamışlardır.
Bugünkü duruma gelince...
Bugünkü durum farklıdır. Her şey gibi detoks da kirletilmiştir!
Her şey gibi “yeni hayat” ve “yeni insan” yani “bizler” bu güzelim geleneksel yaklaşımı da hızla bozduk.
Önce “retoks, sonra detoks” sloganını bir hayat tarzı haline getirdik. Detoks yaparken bile retoksu ihmal etmedik.
Bir taraftan toksin yüklenip diğer taraftan o zehirlerden nasıl kurtulacağımıza kafa patlattık.
Peki sonuç? Sonuç tepeden tırnağa ve külliyen başarısızlıktır.
Çözüm var mı? Var!
Çözüm detoksa da detoks yaptırmakta ama yeniden eski ve doğru anlamını kazandırmakta, ruhsal yönünü yeniden yapılandırmaktadır.
Özetle ona yeniden manevi ve geleneksel anlamını vermekte cüzdan detoksunu bırakıp vicdan detoksuna başlamaktadır.,
Hangi detoks?
Batı kültürü ve ticari kaygılar detoksu da kirletti. Sözcüğü sadece “alkali beslenme, bağırsağı lavmanlarla yıkamak ya da elleri kolları sıvılara sokup toksin atmak ya da saunalar, buhar banyolarında ter çıkarmak veya Uzakdoğulu acemi terapistlerin ellerinde kaslarını ovalatmak”tan ibaret zannetti.
Oysa detoks çok daha büyük ve çok daha basit bir şey. Çok daha farklı ve önemli ama son derece masum sıradan bir süreç.
Hayatımızın sadece belli dönemlerinde değil, mümkünse her anında olması lazım gelen bir seçim. Bir duruş, bir bakış biçimi.
Detoksun en güzellerinden biri bizim manevi yaşamımızda zaten var. Önümüzdeki günlerde ruhsal ve bedensel detoksun en güzel ve içtenlerinden biriyle, muazzam bir ruhsal ve bedensel arınma süreciyle birlikte olacağız: Ramazan ayını yaşayacak ve kutlayacağız.
Başarabilenlerimiz oruç tutup bedensel ve ruhsal tam bir detoks süreci yaşayacak. Bedenine birazcık dinlenme, yenilenme fırsatı verecek.
Pozitif bir duruş şart!
Hayata iyi ve güzel bakmak, şükredip kanaatkâr olmak güzel insan olmanın vazgeçilmezlerinden biridir.
Eğer başarılı bir detoks süreci yaşamak ve sonrasında yeniden bedensel ve ruhsal toksinler yüklenmekten (retoks) uzak kalmak istiyorsanız lütfen olabildiği ölçüde “pozitif” olmanın yollarını bulun, bilin ve öğrenin.
Ve şunu da unutmayın: Tek suçlu ne sadece bedeniniz, ne sadece beyninizdir. Beden ve ruh ayrılmaz bir yapı ve ilişkidir.
Her yerde yapılır
Toksinlerden arınmanın bir değil, birçok yolu ve sayısız yeri var.
Evinizi, hatta işyerinizi bile zaman zaman detoks merkezi haline getirebilirsiniz.
Bulunduğunuz şehirde günü ya da günleri, işinizi gücünüzü yaparken bile az ya da çok detoksla geçirmeniz mümkün. Yani “ya hep ya hiç” kuralı burada da pek geçerli değildir.
Mümkünse bulunduğunuz yeri değiştirmek, biraz mevcut ortamınızdan uzaklaşmak tabii ki daha iyi olur. İyi olur ama şart da değildir.
Daha önce de yazdım: Gittiğiniz her yere kendinizi de götüreceksiniz ve her yerde yine siz varsınız, siz olacaksınız.
Siz değişmediğiniz sürece sadece gittiğiniz yeri değiştirmeniz herhangi bir anlam ifade etmez.
Netice şu: Dağda ya da deniz kenarında, köyde, kasabada, şehirde, çalışırken ya da tatilde, fark etmiyor, isteyen herkes her zaman her yerde detoks yapabilir.
Bunun için detoks uzmanı falan olmak da yetmiyor. Ayrıca “detoks uzmanlığı” diye bir uzmanlık alanı da yok zaten. Kendilerine bu tür uzmanlıkları uygun görenlerin ciddi bir eğitimden geçtiklerini filan da zannetmeyin.
10 mühim hatırlatma
1- Sadece beden veya cüzdan detoksu yetmez, vicdan detoksu da şart.
2- Detoks yapmak ille de az yemek anlamına gelmez.
3- Detoks yalnızca sıvı gıdalarla, suyla, çorbayla, sebze sularıyla yapılmaz.
4- Tıbbi kontrolden geçmeden hiçbir detoksa başlanmaz.
5- Hiçbir sağlıklı detoks modeli bağırsakları lavmanla yıkamaz, ishal yapıcı ürünleri (laksatif) kullanmaz.
6- Detoks süreci mutlaka hafif ya da orta ağırlıklı, kısa ya da uzun yürüyüşlerle de desteklenmelidir.
7- Detoksun süresi olmaz. Bazen bir saatlik ruhsal detokslar bile işe yarayabilir.
8- Hamileler, çocuklar ve ileri yaşlılar detoks yapmaz, yapamaz.
9- Şeker hastaları, kalp ve organ yetmezliği olanlar, insülin kullananlar etraflı bir tıbbi incelemeden geçmeden detoksa başlayamaz.
10- Detoksun mevsimi olmaz, her mevsimde yapılabilir. Detoksun yeri olmaz, her yerde yapılabilir.
Diyet değil niyet lazım
Bedensel detoks bir ölçüde daha az ve daha temiz kaloriler yüklenmeyi, daha “idareli” beslenme ile yetinip daha düz, saf, temiz, katkısız şeyler yiyip içmeyi zorunlu kıldığından bir ölçüde “diyet” anlamına da gelir.
Ama ruhsal detoksla desteklenmemiş, içine duygusal detokslar da eklenmemiş hiçbir “temizlenme/arınma modeli” kilo verdirse de verdirmese de hiçbir işe yaramaz.
Diğer taraftan her doğru diyet aslında biraz da detoks anlamını da içerir. En azından detoksun yüceliğini ve huzurunu da akla getirir.
İki Türkiye sevdalısını kaybettik
İki iyi ve mükemmel insanı, iki Türkiye sevdalısını kaybettik: Şevket Demirel ve İbrahim Bodur.
İkisini de tanımak, dinlemek, fikirlerini paylaşmak fırsatını bulmuş, ikisinden de çok etkilenip çok şey öğrenmiştim.
Sevenlerine ve yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Nurlar ve huzurlar içinde yatsınlar.
Dr. Recep Akdağ sağlık bakanı oldu
Dr. Recep Akdağ önceki bakanlığı döneminde sağlık sistemine çok şeyler kazandırdı. Eleştirilecek yanı yok mu? Vardır ama yaptıkları daha fazladır.
Ben sağlık alanında yapılması gereken daha çok şeyin olduğuna inananlardanım.
En çok da Türkiye’nin bölgemiz için bir sağlık üssü haline getirilebileceğini düşünenlerdenim. Sayın Recep Akdağ’ın da yeni bir hevesle ve güçlü bir tecrübe birikimi ile bu işin altından kalkabileceği kanaatindeyim.
Çalışmaları nedeniyle Sayın Mehmet Müezzinoğlu’na teşekkür ediyor, Recep Akdağ’a hoş geldin diyoruz...
Paylaş