Paylaş
HEPİMİZ, en çok da büyük metropollerde yaşayanlarımız, toksin hücumu ile karşı karşıyayız.
Toksinlerin kimi kimyasal, kimi de duygusal. Neyse ki kirlenmenin önüne geçebilecek mükemmel organizasyonlarımız var:
Kanımızdaki tampon sistemler, böbrek, akciğer ve karaciğerimize yerleşik yapılanmalar, toksin temizlemede inanılmaz başarılılar.
ZEHİR YÜKLENİYORUZ
Ne var ki toksin yükü bazen bunların temizleyebileceğinin çok üzerinde olabiliyor ve işte o zaman biriken toksinlerin yarattıkları bazı sorunları yaşamak zorunda kalıyoruz.
Nedenini çözemediğimiz yorgunlukların, terleme, gaz, şişkinlik, ishal ve kabızlıkların, cilt döküntüleri ve kaşıntıların, baş dönmesi ve çarpıntıların muhtemel bir nedeni de bu “toksemi” yani “zehir yüklenme” durumu.
GÜÇLÜ BİR MANEVİYAT
İşte bu nedenle toksinlerden arınma, yani “detoks kürleri”ne sarılıyoruz.
Fakat bir yanlışı burada da ısrarla yapıyor, kimyasal detoksa odaklanıp işin ruhsal boyutunu ihmal ediyoruz.
Neticede “detoks” kürleri “retoks” süreçleri haline geliyor.
Yanlışın iki boyutu var. Birincisi duygusal detoks sistemlerimiz zaten kimyasal detoks sistemleri kadar güçlü değil.
Onları bizim harekete geçirmemiz lazım ve ruhsal arınma güçlü bir maneviyat, sağlam bir inanç, sarsılmaz bir aidiyet duygusu ve yoğun zihni çalışmalar gerektiriyor ki bunlar sebze suyu, yeşil çay içerek, açlık kürlerine girerek halledilebilecek konular değil.
İkincisi daha da önemli:
Çoğumuz “detoks” yapayım derken “retoks” yapıyor, bir yandan kimyasal toksinlerden arınıp diğer yandan ruhsal/duygusal toksin yükleniyoruz ve bu “detoks yerine retoks yapmak” anlamına gelebiliyor.
Şu ince noktayı lütfen unutmayalım:
Vicdani detoks yapmadan beden detoksu yapmak faydasızdır.
Detoksun vicdani ve ruhsal yanı fiziksel yanından daha önemlidir.
YOGİ KAZIM GİBİ OLMAK
FORMDA ve zinde olma arzusu herkeste var.
Ne var ki kilo sorunu olmayanlarda bile biyoloji bu “sonsuz ve sınırsız fit olma”, orta ve ileri yaşlarda bile “formda ve zinde kalma” arzusuna izin vermez.
Çünkü insan vücudu yaşlandıkça yağlanmaya planlanmıştır, zaman ilerledikçe kaslarını kaybedip (sarkopeni), yağ depolarını arttırır.
‘FAT AND FIT’
Bu doğal ama olumsuz gelişmeyle mücadele etmek bir ölçüde mümkündür.
Alkolden olabildiğince uzak kalır, beslenmede kötü karbonhidratlara daha az yer verir ve aktivite programınızı daha düzenli hale getirebilirseniz kas kaybınızı azaltıp yağ artışınızı sınırlamanız mümkündür.
Ama bir yere kadar! Zaten böyle olduğu için de bu sayfanın okurları “her yaşın bir kilosu vardır, önemli olan incecik, sopa gibi kalmak değil, formda ve zinde kalmaktır” cümlesiyle çok sık karşılaşır.
Bu tavsiye Amerika’dan başlayarak yaygın bir “motto” haline de geldi: FAT AND FIT. Yani “yağlı ama zinde”.
50’DEN SONRA
Bana göre doğrusu şu: 50, hele hele 60’ından sonra kendimize daha iyi bakacağız.
Yediklerimize ve aktivitemize daha fazla odaklanacağız.
Ama bunları yaparken hayatın güzellikleri ve hoşluklarından da vazgeçmeyeceğiz.
Bedenimizle kavga edip onu zorlamayacağız.
60’ını geçen herkesin YOGİ KAZIM gibi olması şart değil, ‘fat and fit’ olmak da bir çözüm.
Anti-kanser kokteyli
300 gr pancar, 100 gr havuç, 100 gr kereviz, 50 gr patates, 25 gr turp. Sebzelerin tamamı katı meyve sıkacağından ya da öğütücüden geçirilir. Süzülen karışımı gün içinde iki-üç defada tüketin. Bu tarifi ayda üç ya da dört kez uygulayın, bence mükemmel bir detoks kokteyli.
Detoks çorbası
Ispanak, roka ve maydanoz sapları (bu yeşil yapraklı sebzelerin sadece saplarını kullanmalısınız), bir baş sarımsak, mor lahana, beyaz lahana, havuç, karnabahar, kereviz ve soğan. Tüm sebzeleri tencereye koyun ve düşük bir ısıda yavaş yavaş haşlayın. Arada su ekleyin. Piştikten sonra sadece suyu kalacak şekilde çorbayı süzün. Bu suyun içine limon, zerdeçal, kuru nane, kuru fesleğen, kırmızıbiber, sumak atın.
Detoks çayı
Bir tutam ıhlamur, yarım çay kaşığı dövülmüş rezene, bir tutam kurutulmuş karahindiba yaprağı, bir tutam kiraz sapı, yarım çay kaşığı zerdeçal, bir tatlı kaşığı rendelenmiş zencefil, dört-beş diş karanfil ve dört-beş çubuk tarçını bir litre kaynamış suda yaklaşık beş dakika bekletin ve dilediğiniz kadar için. İçinde son derece güçlü antioksidanlar bulunan bu tarifi damak tadınıza göre değiştirebilirsiniz.
Paylaş