Çevrenizi bir depresyonlular ordusunun sardığının farkında mısınız? Depresyon hastane polikliniklerine müracaat eden hastalara en sık konulan teşhislerden biri haline geldi.
Depresyon ilaçları en çok satılan ilaçlar arasında. Peki ne oldu da depresyon bir salgın hastalık hızıyla çoğaldı. Bunun pek çok sebebi var. Doktorların depresyonu daha iyi tanımaları, hastaların ruhsal sorunlarını artık daha kolay anlatmaları, sosyal ve ekonomik dalgalanmaların sıklaşması ilk akla gelenler. Depresyona artık o kadar sık rastlanıyor ki, psikiyatrlar, "Dahiliye uzmanları ya da genel pratisyenler için soğuk algınlığı neyse, depresyon da bizim için o" diyor! Hatta biraz ileri gidenleri, herkesin yaşamının şu ya da bu döneminde kısa ya da uzun süreli ama mutlaka depresif bir dönem yaşayabileceğini ileri sürüyor.
KEDERDEN DAHA FAZLASI
"Depresyon duygu durumunda bir bozukluktur" diyor İvy M. Blackburn ve şöyle devam ediyor: "En az iki hafta boyunca devam eden karamsarlık, sıkıntı ve keder duygusu, yorgunluk, keyifsizlik, iştahsızlık, bedenin orasından burasından ama ille de anlamsız kaynaklanıveren ağrı duyumları, yanmalar, batmalar, uyuşmalar, karıncalanmalar... Uykuya dalmada zorluklar, gecenin ortasında ya da sabahın erken saatlerinde uyanıvermeler, anlamsız ve ille de sabahları beliren bir tükenmişlik duygusu, baş edilmez bir yatakta kalma isteği, öylesine yatıp kalmak arzusu günboyu, günler, haftalar boyu... Dikkat ve hatta bellek zayıflaması, bir süre sonra; bir şeye konsantre olmada zorlanmalar, usanıvermeler çabucak, bıkıvermeler yapılan her işten, sevgiden ve hevesten... Ve artan bir ilgisizlik, bazen eşe, bazen işe, bazen arkadaşa. Bazen ise çok sevilen bir hayvana, özenle büyütülen can parçası bir çiçeğe ya da her şeye... Süregelen bir endişe hali, memnuniyetsizlik, güvensizlik kendine, bedenine, çevresine... Çarpıntılar, ağız kurumaları, ateş basmaları, titremeler ve bitmez tükenmez illallah dedirten bulantılar, bazen sırılsıklam, bazense ince ince terlemeler..."
Bunlar depresyon belirtilerinin kısa bir özeti. Çoğu hasta depresif tutumlarını değiştiremeyeceğini zannediyor, hatta bazıları bu tutumların kendi kişiliklerinin bir parçası olduğunu kabul ediyor. Oysa uzman bir hekimin düzenleyeceği karşılıklı görüşmeler hatta dertleşmelerle, gerektiğinde de ilaç tedavisi aracılığıyla belli bir oranda düzeltilebiliyor. "Önemli olan depresyon belirtilerini erken tanıyabilmek, konuyu bilen, işin uzmanı bir hekimden mümkün olduğu kadar erken dönemde yardım isteyebilmektir" deniyor. Depresyon tedavisi hastayı da, hekimi de biraz uğraştırır, emek ve özveri gerektirir. Ama çoğu zaman hem hasta hem hekim açısından yüz güldürücü sonuçlar alınır.
DOKTORUNUZDAN YARDIM İSTEYİN
Depresyonda tedavi yöntemleri farklı şekillerde uygulanmaktadır. Bu konuda doktorunuz size uygun olan tedavi yöntemini seçecek ve durumunuza bağlı olarak tedavinizi şekillendirecektir. Gerçekten başlıca bir yaşam tarzı değişikliği istiyorsanız, destek gruplarına ve yine hekiminizin önerdiği ölçüde grup terapilerine katılabilirsiniz. Sürekli negatif ve kötü düşünmek, üzüntü içinde yaşamak sizi depresyondan koruyamayacaktır. Aileniz ve yakın çevreniz en büyük destekçiniz olmalıdır.
Antidepresan ilaçlar da bu konuda yardımcı olabilir. Bu ilaçlar ruh halinizi, uyku, iştah ve konsantrasyon bozukluklarınızı düzenlemede etkilidir. Çok çeşitli antidepresan ilaç bulunmaktadır. Doktorunuz sizin için en uygun ilaca karar verecektir.
Belirtileri çok önemli
Depresyonlu olarak değerlendirilmeniz için aşağıdaki belirtileri iki haftadan daha uzun bir süre yaşamalısınız.
l"Boşluk" hissi, uzun süren mutsuzluk ve endişe hali
l Yorgunluk ve enerji azlığı, bitkinlik duygusu
l Günlük aktivitelere olan ilginin azalması
l Uyku problemleri: uykuya dalmada güçlük, sabahları çok erken kalkma veya çok uyuma
l Cinsel istekte azalma
l Normalden daha az veya çok yemek yeme
l Sık sık ve uzun süreli ağlama nöbetleri
l Ağrı kesici ilaçlarla da geçmeyen ağrılar ve sızılar
l Odaklanmada, hatırlamada veya karar vermede zorluk
l Kendini suçlu, değersiz ve umutsuz hissetme
l Sürekli sinirlilik hali, öfke nöbetleri
l Ölüm ve intihar düşüncesi veya intihara teşebbüs etme
Zayıflatanı da şişmanlatanı da var
Depresyondaysanız beslenmeniz de, iştahınız da etkilenecektir. Bazı durumlarda yemek yemeyi tümüyle kesmek bile isteyebilirsiniz. Acıkmayı unutabilir, çok küçük birkaç lokma yedikten sonra doygunluk hissedebilirsiniz. Bazen yemek yeme düşüncesi bile hoşnutsuzluk verir, yemeği hazırlamanın çok büyük bir çaba gerektirdiğini düşünebilirsiniz. Böyle bir ruh hali içindeyseniz önemli miktarda kilo kaybetmeniz mümkündür.
Madalyonun bir de diğer yüzü var: Hiç doymayacakmış gibi çok yemek yiyen, özellikle unlu, şekerli ve glisemik indeksi yüksek karbonhidratlardan oluşan atıştırmaları her an elinin altında bulunduran bir depresyonlu da olabilirsiniz. Eğer bu gruptaysanız, yine dikkat etmeli ve özellikle bel çevrenizde alacağınız kiloların sizi daha da depresif bir ruh haline sürükleyebileceğini unutmamalısınız.
(Hayat Bilgisi, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, 2005, Doğan Kitapçılık)
Yüzünüz mü, cüzdanınız mı
Dimetilaminoetanol’ün (DMAE) cilde doğrudan kullanımıyla elde edilen başlangıçtaki şaşırtıcı sonuçlar daha sonra kafa karıştırıcı bulgulara doğru değişmiştir. Başlangıçta alınan ilk sonuçlarla "kavanozdaki yüz gerdirici" olarak tanımlanmışsa da, DMAE’nin uzun dönemde sanıldığı kadar faydalı olmadığına dair bulgular çoğalmaktadır.
Muhtemelen DMAE ne sanıldığı gibi bir mucize ne de sıradan bir kozmetiktir. Gerçek, bu ikisinin arasında bir yerde olmalıdır. DMAE hiçbir zaman cerrahi bir girişim sonrasındaki kadar cildinizi gergin gösteremez, ama belirli bir düzeyde etkili olduğu da doğru bir bilgidir. DMAE’nin cildi nasıl sıkılaştırdığı henüz tam olarak bilinmemekle birlikte mekanizmasının hücre duvarı üzerinde etkili olduğu sanılmaktadır. Birçok kozmofarmasötik üründe DMAE yer alır. Bu üründe de önemli olan nokta, DMAE’nin ürüne, yeterli miktarda ve uygun yapılanmada yerleştirilip yerleştirilmediğidir.
Bedenlerimize sevgi gösterelim
Bastıran yaz sıcakları nedeniyle yaşadığımız her ortamda klimaların kumandalarını elden düşürmez olduk. Evde, işte, alışverişte ve arabada serinlik çok ferahlatıcı olmakla birlikte gerek doğanın dengesini gerekse sağlığımızı korumak adına dikkatli olmalıyız. Filtresi düzenli değiştirilmeyen ya da temizlenmeyen klimalar, hava akımını neredeyse "poyraz" haline getiren vantilatörler, ani ve yüksek sıcaklık farkları birer hastalık nedeni olabilir.
Uzmanlar, yazın klimalar sayesinde, serin ortamlarda yaşayan modern insanın, sıcağın yeme alışkanlıkları üzerindeki etkisini hissetmediğini, yüksek enerjili besinleri tercih etmeyi sürdürdüğünü belirtiyorlar. Kış aylarında da iyi izole edilmiş, sıcak mekanlar fazla enerji kaybına yol açmayarak yenilenlerin depolamasına yardımcı oluyor. Biz yaz mevsiminde hafif yiyecekleri, bol sıvı alımını, teri emen ince ve dökümlü giysileri tercih edelim. ealtinel@yasasinhayat.org
Egzersiz yaparken
nasıl beslenelim
Egzersizden önce: Eskiden spor yapmadan önce bir şey yenmemesi tavsiye edilirdi. Oysa, spora başlamadan önceki ilk bir saat içerisinde, birkaç yüz kalorilik kompleks gıda alınmalıdır. Örneğin birkaç parça meyve gibi. Uzun süreli spor yapılacaksa, az miktarda protein de, iyi gelebilir.
Egzersiz süresince: Enerjiniz tamamıyla bitmediği sürece, spor yaparken bir şey yemenize gerek yoktur. Fakat yanınıza, enerji veren bazı yiyecek veya içecekler alabilirsiniz.
Egzersiz sonrası: Spordan hemen sonra bir şeyler yemenin, yapılan sporun etkisini giderdiğini düşünürler. Aslında spordan hemen sonraki, ilk bir saat içerisinde yerseniz, vücut boşalan enerji depolarını çok daha kolay doldurur. Spordan hemen sonrası için, karbonhidrat ve proteinden oluşan bir beslenme, en idealidir. n Egzersiz Uzmanı Özcan Kızıltaş
Kendin pişir kendin ye
Kilo verme sürecinde sık sık dışarıda yemek yemek kalori alımını bozmasa bile alınan enerjinin karbonhidrat, protein ve yağ dağılımında dengesizlikler yaratacaktır. Bu durum kilo almadan geçirilen ama kilo veremediğiniz bir haftaya neden olacaktır. Zaman zaman evde yemek pişirmek ve sağlıklı menüler denemek diyet yaparken son derece önemli bir motivasyon sağlar. Ayrıca önünüze hazırlanmış gelen bir yemeğin porsiyon kontrolü kendi pişirdiğinizinkinden daha zordur. Kendi hazırladığınız yemeğin hem yağı hem de iştah açıcı çeşnileri daha az ve/veya olmadığı için yediğiniz yemek iştahınızı daha çok açmayacak, kısa sürede doymanızı sağlayacaktır.
Çok yoğun olmak, yorgun olmak veya yemek yapmayı becerememek gibi etkenler sizi mutfaktan uzaklaştırıyor olabilir. Araştırmalar "mutfak fobisinin" gizliden gizliye yağlanabileceğinizi göstermektedir. Bu nedenle kimi zaman hazırladığınız basit bir salatanın üzerine ilave edeceğiniz haşlanmış yeşil mercimek bile dışarıda tüketeceğiniz bol soslu kalori bombası bir salatadan çok daha sağlıklı olacaktır. Basit ve hazırlaması kolay tariflerle başlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra uzayan yaz akşamlarında dışarıda tercih edeceğiniz menülerde "diyetinizi bozan sessiz katiller" olarak adlandırdığım mezelerinden, ara sıcaklarından ve yemek sonrası tatlılarından en azından birini seçmeye özen gösterin.
Kilo almak için
yapılacak 10 şey
l Zengin bir kahvaltı ile güne başlayın. Peynir, zeytin, bal, zeytinyağı ve baharat eklenmiş domates, biber, yumurta, biraz ceviz, fındık ve taze sıkılmış meyve suyu veya 1 bardak süt.
l Mutlaka ara öğün tüketin.
l Beş çayı doyurucu değil, iştah açıcı olmalıdır. Soslu ekmekleri deneyin. Börek, kısır, kek gibi iştah açabilecek besinlerden de tüketin. Ama bu öğünün akşam yemeğini azaltmasına izin vermeyin.
l Sıvılardan da enerji sağlayın. Aralarda çay yerine meyve suyu, ayran, sütlü kahveler, meyveli-ballı süt, meyvesuyu-soda gibi enerji değeri yüksek olan içecekler tercih edin.
l Düzene ihtiyacınız var! Aktivitenizin, uyku saatlerinizin ve yeme saatlerinizin düzenli olmasına özen gösterin.
l Yemekten sonra mutlaka meyve. Akşam güzel bir akşam yemeği yemiş olabilirsiniz. Ama üzerine, 1-2 saat sonra, kuru incir ve ceviz gibi kalorisi yüksek bir karışım ile eklersek kilo kazanmak için iyi bir destek sağlamış oluruz.
l Spor yapın! Kas kitlesini artıracak egzersizler öğrenin.
l Zenginleştirilmiş ürün kullanın. Ekmek olarak çok tahıllı ekmekler, cevizli ekmek, zeytinli ekmek, soslu makarna, sebzeli bulgur pilavı, karışık çorbalar, zenginleştirilmiş kahvaltılık gevrekler daha az miktarda daha çok kalori almanızı sağlarlar.
l Öğün atlamayın! Öğün atladığınız anda yaklaşık 200 kaloriyi eksik bırakmış olacaksınız. (2 meyve+4 ceviz=200 kal) her kalori bizim için önemli.
l Cebinizi doldurmadan dışarı çıkamayın! Dışarı çıkarken yanınıza kuru meyve ve kuruyemiş alın. Belkide dışarıda işiniz uzun sürebilir. Acıkmadığınız için yemek yemeyi unutabilir veya yoğunluktan vakit ayıramayabilirsiniz. Hemen cebinizdekileri değerlendirin.