Depresyon neler yapıyor neler!

Depresyon hayatın tadını tuzunu kaçırıyor. Uyku dengesini altüst ediyor, ağrılara yol açıyor, mutsuzluk hissi veriyor, yorgun düşürüyor.

Haberin Devamı

Depresyon, yeni bin yılın yaygın sağlık sorunlarından biri. Etrafımızdakilerin kimi depresyona eğilimli, kimi de klinik depresyon hastası. Ve bu insanlar farklı sağlık problemleri nedeniyle “o doktor senin bu doktor benim!” derdine çare arıyor.
Arıyor, zira depresyon bizi çok farklı işaretlerle meşgul, rahatsız ya da hasta edebiliyor. Ayrıca yaşamın kalitesini de ciddi ölçüde bozuyor. Tadını, tuzunu, keyfini kaçırıyor.
Sosyal ilişkileri, aile yapılarını, iş ortamlarını tatsızlaştırıyor. Ciddi iş gücü kayıplarına, ekonomik sorunlara yol açıyor. Bağışıklık sistemini güçsüz düşürüyor.
Kalp krizi, felç, kanser riskini artırıyor.
Uykunun dengesini altüst ediyor, kalitesini dibe vurduruyor.
Bel, diz, eklem, kas, kemik ağrılarına yol açıyor. Kötülük, mutsuzluk hissi veriyor. Yorgun ve bitkin düşürüyor.
Sindirim sisteminde sinirsel kolit ve benzeri sorunlar yaratıyor.
Kısacası “bin bir surat” gibi farklı şekillerde karşınıza çıkabiliyor. İşte bu nedenle depresyon sorunu hakkında daha çok bilgilenmemizde fayda var.
Detaylar için buyurun...

Haberin Devamı

Depresyon neler yapıyor neler

AKLINIZDA OLSUN

Bu belirtilere dikkat edin

Eğer aşağıdaki belirtilerden üçten fazlası sizi de ilgilendiriyorsa veya bir yakınınızda bunlardan bazılarını gözlemliyorsanız depresyon hakkında biraz daha bilgilenmeye çalışın...
- Uyku sorunları yaşamak.
- Uykuya dalma probleminden ziyade uykuyu sürdürmede zorluk çekmek.
- Sabah erken saatlerde uyanıp uykuya tekrar geçmekte problem yaşamak.
- Kendini sık ve sürekli eleştirme hali. Kendini beceriksizlik ve başarısızlıkla suçlamak.
- Daha önce sevilen şeyleri yapmaktan keyif almamaya, uzaklaşmaya, sevilen kişi ve şeylere karşı ilgisiz kalmaya başlamak. Kısacası sevemez, isteyemez, arzu edemez hale gelmek.
- Rutin işleri yaparken bile çabuk sıkılıp bunalmak.
- Bazen işi gücü bir kenara bırakıp kabuğuna çekilip saklanmak.
- Basit işleri bile çok büyük bir güç ve gayret sarf ederek yapma durumuna gelmek.
- Çok ufak bir fiziksel faaliyette bile yorgun, halsiz düşmek. Hatta bazen uyuşukluk hali nedeniyle parmak kıpırdatamaz duruma gelmek. En sevdiklerine bile ilgisiz, duyarsız kalmak.
- Konsantre olmada zorlanmak, kafayı bir işe, bir yazıya, bir konuya, bir sürece yoğunlaştıramamak ve giderek belirginleşen, derinleşen bir unutkanlık hali.

 

Haberin Devamı

İYİ BİLGİ

DOĞAL BİR SEÇENEK: SAME

Depresyonun hafif şekillerinde en sık kullanılan doğal tedavi destekleyicilerinin başında SAME var. SAME son derece etkin bir doğal antidepresan ve duygu durumu dengeleyicisi kabul ediliyor. Bazı hafif depresyon vakaları sadece her gün alınan bir tablet SAME ile tedavi edilebiliyor.
SAME (S-Adenosil-MEtionin) doğal bir molekül. Etkisi reçeteli antidepresanlardan daha çabuk başlıyor. Yan etkisi ise yok denecek kadar az.
Ortalama 6-8 haftalık bir tedavi yeterli olabiliyor ama daha uzun kullanılması da mümkün.
Bitkisel destekler arasında en çok kullanılanı ise sarı kantaron hapları. Sarı kantaron özlerinin sersemlik yapma, cilt lekeleri oluşturma gibi bazı yan etkileri var ama bilinçli kullanıldığında iyi sonuçlar vereceği kabul ediliyor.

Haberin Devamı

Depresyon neler yapıyor neler

ÖNEMLİ

Omega-3 depresyonda da işe yarıyor

Beynimizin önemli bir bölümünü Omega-3 yağları oluşturuyor. Dolayısıyla Omega-3 eksikliğinden en çok etkilenenlerin başında “beyin” geliyor.
Beynin Omega-3 ihtiyacının arttığını, Omega-3 rezervlerinin azaldığını gösteren işaretlerin başındaysa unutkanlık ve depresyona eğilim var.
Gebelik öncesi ve gebelik sürecinde yeteri kadar Omega-3 kazanamayan hamilelerde beynin Omega-3 rezervlerinin bebek tarafından alıp götürülmesi nedeniyle doğum sonrası dönemde beyin ciddi bir Omega-3 açlığı çekebiliyor.
Bu eksiklik doğum sonrası depresyonla ilişkilendiriliyor.
Bu nedenle çocuk doğurmayı düşünenlerin daha hamile kalmadan, çok erken bir dönemde tıpkı folik asit desteği yutar gibi DHA desteği, yani Omega-3 desteği de almaları lazım.
Bu desteğin hamilelikte de sürdürülmesi de bir zorunluluk.
Bedeninde yeteri kadar Omega-3 yağ asidi, özellikle de DHA’sı olmayan bir annenin karnındaki çocuğa yeteri kadar DHA vermesi de mümkün olmuyor.
Oysa DHA doğacak bebeğin göz ve beyin gelişimi için olmazsa olmaz maddelerin başında geliyor. Zaten bu nedenle de kadın doğum uzmanları hamilelik döneminde kullandıkları vitaminlerin DHA’lı olanlarını tercih ediyor. Çocuk sağlığı uzmanları bebek doğar doğmaz DHA takviyesi verme yönünden de değerlendirmeler yapıyor.
Özetle Omega-3 ile depresyon eğilimi arasında yakın bir ilişki var ve bu ilişki emin olun çok ama çok önemli.
Pek çok psikiyatri uzmanı depresyon tedavisi yaparken günde 1-2 gram Omega-3 desteği de kullanıyorlar ki bence son derece doğru bir yaklaşım bu.

Haberin Devamı

UNUTMAYIN

Depresyonlu biri kime gitmeli

Depresyonluların çoğu hastalıklarının farkında bile olmuyor.
Doktorlara bazıları tekrarlayan enfeksiyonlar, grip-nezle atakları, ateşlenmeler, bazıları kronik ve ilerleyici yorgunluk, bazıları sindirim sorunları, gaz, şişkinlik, karın ağrısı, bazıları baş ağrıları, bazıları eklem, kas ağrıları, romatizma benzeri yakınmalarla başvuruyor.
Başı döndüğü, kulağı çınladığı için kulak-burun-boğaz uzmanlarına, sırt ağrıları, el-ayak uyuşmaları nedeniyle nörologlara gidenlerin sayısı oldukça fazla.
Kilo sorununu çözemediği için metabolizma uzmanlarına, çarpıntılarıyla baş edemedikleri için kardiyologlara gidenler de var. Oysa depresyonun teşhis ve tedavisi esas olarak ruh sağlığı uzmanlığını ve psikolojik yardımı gerektirir.

Haberin Devamı

BİR NOT

Belleği de bozar

Belleği en çok tahrip eden sorunların başında depresyon geliyor. Bunun birinci nedeni depresyonun yol açtığı konsantrasyon sorunu.
Depresif kişiler farkında olmadan konsantre olmada zorlanmaya, ayrıntılara odaklanamamaya ve yeni bilgileri özümseyip kayda almaya yönelik problemler yaşıyorlar.
Eskiden bellek kaybı ya da unutkanlıktan söz açıldı mı akla hemen “yaşa bağlı bellek kaybı” konusu gelirdi. Son yıllarda anlaşıldı ki ne bellek kaybı sadece yaşlılıkla ilgili bir sorun ne de yaşlılıkta belleği kaybetmek önlenemez bir süreç!
Belleğimiz pek çok şeyden etkilenebiliyor. Yediğimiz, içtiğimiz şeyler bile belleğimizi etkileyebiliyor. Mesela B12 vitamini noksanlığı söz konusu olduğunda bundan ilk önce beynimiz ve belleğimiz nasibini alıyor.
Tiroid bezimiz iyi çalışmadığında belleğimiz de iyi çalışmıyor. Kronik stresle ilgili duygu durum bozuklukları, bazı ilaçlar da bellek gücünün zayıflamasına sebep olabiliyor.
Uyku bozukluklarınız varsa (hele bir de beraberinde tıkayıcı uyku apnesi söz konusuysa) belleğiniz de ciddi ölçüde zorlanabiliyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları