Ayşe Arman, depresyon ilaçlarının kontrolsüz kullanımının yaratabileceği kötü sonuçlara parmak basan önemli bir araştırma başlattı.
Öncelikle bu ilaçların eskisine oranla neden daha sık kullanıldığının cevabını bulmak gerekiyor. Ayşe Arman’ın gözlemlerine göre özellikle İstanbul doktorlar tarafından reçete edilmeden depresyon ilacı kullananların çok fazla olduğu bir şehir. Bu durumun Anadolu’nun birçok şehrinde de pek farklı olmadığını gösteren işaretler var.
Depresyon en sık görülen ruhsal bozukluktur. Türkiye’de yaygınlık oranı yüzde 9 ile 20 arasında değişiyor. Her zaman her yaşta ortaya çıkabiliyor ama sıklıkla 25-40 yaş diliminde daha çok görülüyor. Psikiyatri uzmanlarına göre her 4 kadından biri ve her 10 erkekten biri hayatının bir döneminde depresyonla tanışıyor. Depresyon eğer zamanında ve doğru şekilde tedavi edilmezse kalıcı hale gelebiliyor. En azından sık sık nüksediyor. İşte bu nedenle depresyon teşhisinin doğru konulması kadar, hastalığın doğru tedavi edilmesi de önem taşıyor. Tedaviyi mümkün olduğu kadar işin uzmanlarına, psikiyatristlere bırakmak gerekiyor.
Depresyon, en yaygın ruhsal sorun olmakla birlikte çoğu zaman fark edilmiyor. Bazen de sıradan hüzünler, üzüntüler, ruhsal gerilim ve endişelerle de daha kolay baş etmek için gereksiz yere bu ilaçlara başvuruluyor. İşte Ayşe Arman’ın parmak bastığı büyük grubu da bu insanlar oluşturuyor: İhtiyacları olmadığı halde bu ilaçları kullananlar, bu ilaçlara kendiliğinden başlayanlar, tıbbi denetimden uzak bir şekilde yaşamını "antidepresanların desteği ile" sürdürmeye çalışanlar...
Antidepresan ilaçların kontrolsüz, denetimsiz kullanımı özellikle orta yaşlı kadınlar arasında hızla yayılıyor. Hanımlar ve bazen de erkekler işyerinde, yemeklerde, komşu toplantılarında, arkadaş gruplarında birbirlerine bu ilaçları tavsiye ediyor. Yani elbise, çanta markası önerir, pasta tarifi verir gibi bir durum sözkonusu!
Ne var ki, antidepresan ilaçlar son derece ciddi yan etkileri olan önemli farmakolojik maddeler. Konunun uzmanı doktorlar bile bu ilaçları kullanmaya başlamadan önce hastaları ciddi bir denetimden geçiriyor. Diğer taraftan depresyon ilaçları, etki ve yan etki bakımından homojen bir grup da değil. Örneğin, bazıları uyanıklık halini artırırken diğerleri ciddi düzeyde uyku eğilimi yaratabiliyor. Bu ilaçların karaciğerde böbreklerde ve kalpte önemli yan etkileri de görülebilir. Kısacası, depresyon tedavisinde kullanılan ilaçları rastgele kullanmamakta fayda var.
İLACI BIRAKMAK DA DİKKAT İSTİYOR
Önemli bir sorun daha var. Bu ilaçlara başlamak kadar onları izlemek, en uygun doz aralıklarını belirlemek, gerektiğinde başka ilaçları eklemek ve tadaviyi sonladırmak da başlı başına bir deneyim işidir. Depresyon ilaçlarını kullananların dikkatle izlemek, oluşabilecek ruhsal ve bedensel değişimlere göre yeni stratejiler oluşturmak uzmanlık gerektiriyor. Bunu da en iyi pskiyatri uzmanları başarabiliyor. Diğer taraftan bu ilaçların birdenbire kesilmeleri çok ciddi problemlere yol açabilir.
Anlatmak istediğimiz şey ve sizin mutlaka bilmeniz gereken nokta şudur: Antidepresan ilaçları sadece doktorunuz önerdiği zaman kullanabilirsiniz. Bu ilaçlara eş dost tavsiye ile başlayamazsınız. Eğer doktorunuz bu ilaçları kullanmanızı istiyorsa düzenli olarak kullanmalı başkalarının ilaçları ile değiştirmemelisiniz. Bu ilaçların ne zaman kesileceğinin kararını da (tıpkı başlama kararı gibi) doktorunuza bırakmalısınız. Klinik depresyonun bir hastalık olduğunu bütün hastalıklar gibi yanlızca doktorlar tarafından tedavi edilebileceğini unutmayın. Sıradan ruhsal problemlerinizi çözmek için lütfen bu ilaçlara kendi kendinize başlamayın. Böyle bir durumda ciddi zararlar görebileceğinizi unutmayın.
Çocuklarda hipertansiyon ve kolesterol yüksekliği olur mu
Çocuklarda hangi yaşta olurlarsa olsunlar hipertansiyona ve kolesterole rastlanma olasılığı daima mevcuttur. Bunun nedeni bazen genetik hastalıklar metabolik sorunlar, beslenme yanlışları bazen de şişmanlık ya da fazla kilodur. Eğer böyle bir kuşku varsa çocuklarda da kolesterol ve hipertansiyonun olabileceğini unutmamanız ve gerektiğinde bir çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanından yardım istemeniz tavsiye ediliyor.
Kansız bir yorgun musunuz
Organlara ve sistemlere oksijen taşıyan alyuvar sayısında yetersizlik olduğunda kansızlık (anemi) ortaya çıkar. Kan kayıpları, eritrositlerin yıkımına neden olan durumlar, kusurlu üretime yol açan hastalıklar, üretime katkı sağlayacak bazı maddelerin sindirim sisteminden emilememesi ya da yeterince alınamaması kansızlık nedenleri arasındadır.
n Kansızlık kadınlarda daha sıktır
Kadınların yorgunluktan daha çok yakınmalarının nedenlerinden biri de kansızlığın kadınlar arasında yaygın olmasıdır. Özellikle regl, doğum, düşük, kürtaj gibi nedenlerle oluşan kayıplar, bu kayıpların yerine konamaması, demir, B12 vitamini, folat gibi maddelerin eksiklikleri yorgunluğun belirtilerindendir.
n Hangi hastalıklar sebep olur
Süreğenleşmiş enfeksiyonlarda, romatizmal hastalıkların seyri sırasında, sindirim sistemi sorunlarıyla gıdaların emilimi bozulduğunda, kanser nedeniyle ya da kanser tedavileri sırasında, ilerlemiş böbrek hastalıklarında da kansızlık ortaya çıkabilir. Var olan sağlık sorununa, kansızlığın belirtileri ve en başta da yorgunluk eklenir.
Guatr adet düzensizliği yapar mı
Guatr bezinin her türlü hastalığı adet düzensizliğine yol açabiliyor. Özellikle tiroid bezinin aşırı veya az çalıştığı durumlarda adet düzensizlikleri ile karşılaşma olasılığı yükseliyor. Hem hipotirodi hem de hipertiroidi adet günlerinde sapmalara, kanama miktarında değişmelere yol açabiliyor. Ayrıca bu hastalarda geçici olarak adetler tamamen kesilebiliyor. Düzensiz adet görme sorununun arkasında gizli bir tiroid hastalığı bulunabilir.
Kas yapın yağ yakın
Eğer sağlıklı bir kiloda kalmayı ya da fazla kilolardan daha kolay kurtulmayı istiyorsanız sadece yağ yakmakla yetinmemeli, kas dokunuzu da artırıp güçlendirmelisiniz. Kas dokusunu güçlendirmek kilo kontrolünde anahtar faktörlerden biridir. Kas miktarınız arttıkça metabolizmanız hızlanır. Daha çok enerji yakan bir vücuda sahip olursunuz. Kaslarınız arttıkça vücudunuzun motor hacmi de artacak, enerji tüketimi çoğalacak, geride yağ olarak depolanan enerji kalmayacaktır. Yürürken, merdiven inip çıkarken, çamaşır bulaşık yıkarken, ev temizliği yaparken, tenis golf oynarken kullandığınız kaslar ile kalori yakarsınız. Sonuç olarak kas miktarınız arttıkça enerji tüketiminiz de artar. Bu nedenle kas yapmaya da özen göstermeniz gerekir.
Alkol kalorisine dikkat
Şu anda diyet yapıyorum. Hafta sonu akşam dışarı çıkmak istiyorum. Gün içinde yediklerimi kaldırıp akşam alkol tüketebilir miyim?
Akşama kadar geçecek sürede öğünlerinizi tamamen kaldırmak iyi bir fikir değil.
Akşam programınızın olduğu günlerde öğünlerinizi dengeli ve hafif bir şekilde tercih etmeye dikkat etmelisiniz. Beyaz peynir, kepekli ekmek, domates, salatalık ve zeytinin yer aldığı hafif bir kahvaltının ardından salatanın bolca tüketildiği bir öğle yemeği ile kendinizi aç bırakmadan akşam sofrasına oturmaya özen gösterin. Akşam da 100 kalorilik alkollü içecek seçimleri yapabilirsiniz.
40 gr(1 duble)rakı gibi içki çeş.
40 gr(1 duble)viski
40 gr(1 duble)likör çeş. (ortalama
yüzde 32 alkollü)
45 gr(1 duble)votka
135 gr(1 kadeh)şarap çeş.
230 gr(1 su bardağı) bira
Yosun hapları zayıflatır mı
Piyasada yosun hapları var. Zayıflamak için bunları kullanabilir miyim?
Kilo almanın bir çok nedeni vardır. Kilo almanızın nedeni aşırı yeme ve doygunluk hissetmeme ise ilk önce bunun nedenini araştırmak gerekir. Hormonal bozukluk nedeniyle mi çok yiyorsunuz? Gerçekten çok mu besin tüketiyorsunuz yoksa çok yediğinizi mi düşünüyorsunuz? Doygunluk hissetmeme metabolik sorunlar olduğu için mi var yoksa yemek yemeyi çok mu seviyorsunuz? Bunun gibi daha bir çok soru var. Eğer metabolik bir soruna bağlı iştah sorunu var ise ilk önce bu sorunu tedavi etmek gerekir. Bu tedavi süresinde veya sağlık problemi çıkmadı ise yine de iştahınızın çok olması nedeniyle diyete uyum sağlayamıyorsanız belki bu yosun veya lif tarzı destek ürünleri deneyebilirisiniz. Fakat unutmayın ki yeme davranışı değişmedikçe verdiğiniz kilolar peşinizi bırakmayacaktır. Kalıcı çözümler için davranışlarınız değişmesi ve eğer varsa metabolik sorunun tedavi edilmesi gerekmektedir.
Kanserden korunmak için
Basit ve kolay bazı önlemler kanserden korunma şansınızı yüzde 80’lere ulaştırabiliyor. Yapacağınız şey sağlıklı kilonuzu korumaya, sigara içmemeye, alkol kullanmamaya veya alkol tüketiminizi olabildiğinden sınırlamaya dikkat etmek ve tam tahıllı yiyecekleri, bakliyatları, taze, koyu renkli sebze ve meyveleri ihmal etmemek. Ayrıca, kırmızı et tüketimini sınırlamanın, ateşte yanmış, kömürleşmiş yiyeceklerden uzaklaşmanın, işlenmiş et ürünlerini yani sucuğu, sosisi, salamı, paketlenmiş hazır köfteleri azaltmanın da etkili olduğu biliniyor.
Temiz su içmek doğal ve mümkünse organik besinleri tercih etmek şansınızı daha da yükseltiyor.