Paylaş
IQ seviyesindeki düşüşün, geçirilen hastalığın ağırlığı ile paralel olduğu da tespit edilmiş. Mesela COVID-19’u en ağır atlatanların IQ’larında yaklaşık 8.5 puanlık bir düşüş kaydedilmiş. Haber önemli, anlaşılan o ki yeni koronavirüs ve oluşturduğu COVID-19 enfeksiyonu bizi şaşırtmaya devam edecek.
BANA GÖRE
DENİZ AYNI DENİZ AMA GEMİLER FARKLI
“PANDEMİK hastalıkların önlenmesinde bireysel tedbirler tek başına yeterli olmaz. Bu hastalıklar toplumsal hastalıklardır. Daha doğrusu toplumun farklı kesimlerinden de olsa her bireyini ilgilendiren sorunlardır. Pandemide hepimiz aynı denizdeyiz ama aynı gemide değiliz. Bana göre çabuk ve etkili başarı için bizim öncelikle “Aynı gemideyiz” türü ezber cümlelerden ve bakış açılarından kurtulmamız lazım. Hepimiz hatta tüm dünya aynı denizdeyiz ama artık herkes kendi gemisinde. Gemilerden kimi süreci hafif sarsıntılarla, kimi şiddetli çalkantılarla yaşarken, kimi de batma noktasına varabiliyor. Bazıları limana çok yakın ve daha güvende, bazıları da batmama, yok olmama, var olma, yaşama mücadelesi veriyor. Market sahibi ile pazarda tezgâhı olan, fırıncıyla kahvehane işleten, berberlikle veya simit tezgâhıyla para kazanmaya çalışan pandemiyi aynı şekilde yaşamıyor. Gençler için de aynı farklar söz konusu. Hatta durum aynı evde yaşayanlar, karı-koca açısından bile geçerli olabiliyor. Pandeminin sosyal yükünü kadınların erkeklerden daha çok yüklendikleri kesin. Kısacası herkes kendi gemisinde pandemi fırtınasının boğulanlarından biri olmamaya çalışıyor. Tamam ama bu bilgi de net, açık ve tartışma götürmez: Pandemik hastalıkların önlenmesinde bireysel tedbirler yeterli olmuyor. Bu hastalıklara da diğer toplumsal hastalıklar gibi yaklaşmak gerekiyor.”
Yukarıdaki cümleler bana değil, geçtiğimiz günlerde telefonda sohbet ettiğim deneyimli bir iletişim uzmanı hocamızın saptamaları. Dikkate almakta fayda var. Özeti şudur: Deniz aynı deniz ama gemilerimiz farklı olabilir.
GÜNÜN SORUSU
MASKE Mİ AŞI MI
PANDEMİNİN ateşi sadece bizde değil, hemen her ülkede artmaya devam ediyor. Özellikle Avrupa merkezli güçlü dip dalgaları onlara da bize de muhtemel bir ikinci dalganın yaklaştığını anlatıyor. Ama tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen insanlarımız bir türlü ve hâlâ anlaşılmaz bir inatla “Bu iş maskesiz başarılamaz arkadaş!” diyemiyor. Neticede de ortalıkta hâlâ maskesiz ya da onu yanlış kullanan saygısız ve dikkatsiz insanlar dolaşıp duruyor. “Neden böyle arkadaş?” diye sorduğunuzda da yanıtları hazır: Çoğu “Aşı geliyor da ondan” diyor. Peki etkili olduğu kabul edilip uygulamaya sokulan bir aşı geliştirilse bile bu iş bitecek mi? Maskeler fora edilecek, ‘mutlu son’ gelecek mi? Aşı mı, maske mi? Kesin çözüm hangisi? Hemen söyleyeyim: En güçlü aşılar bile tek başlarına pandemiyi sonlandıramaz.
AKLINIZDA OLSUN
AŞI KESİN ÇÖZÜM DEĞİLDİR
2-3 aşıda denemeler mutlu sona yaklaşmak üzere. Ama işin uzmanları diyor ki: “Güçlü bir aşı geliştirilse bile, eğer gerekli koruyucu tedbirler ihmal edilirse, müthiş bir hızla yayılan bu belalı virüse karşı yüzde 100 koruma sağlanabileceğini söyleyemeyiz. Koruma ve kontrol etme ihtiyacımız hep olacak. Ayrıca geliştirme aşamasındaki bu aşıların tamamı sağlıklı yetişkinler üzerinde deneniyor. Yaşlı ve hastalarda ne oranda koruyuculuk sağlayacakları tam ve açık olarak bilinmiyor.” Kısacası bilim insanları aşıların pandemiyi sonlandıracakları ve hatta hayat kurtarıp kurtarmayacakları konusunda tereddütlüler. Muhtemel bir aşıyı beklemek yerine şimdilik maskelere güvenmek daha doğru gibi görünüyor.
Paylaş