Paylaş
Bazı şeyleri gereğinden fazla ‘tüketirsek’, sağlığımız bundan etkilenir, bedenimizde ve ruhumuzda sorunlar baş gösterir. Özellikle yiyecek ve içecekleri ‘çok fazla’ tükettiğimizde bazı hastalıklar ortaya çıkabilir. ‘Denge meselesi’ yani ‘makulde kalma’, bir başka deyişle ‘ifrattan ve tefritten kaçınma’ yaklaşımı sağlığımız söz konusu olduğunda zannettiğinizden önemlidir. Sağlığınızı korumak istiyorsanız, her şeyin ‘çok fazla’sından kaçının. Kaçının çünkü beden ve ruhunuza iyi geldiğini düşündüğünüz şeylerin bile fazlası size zarar verebilir, en azından uzun dönemde yük haline gelebilir. İşte bazı örnekler...
FINDIK, FISTIK İYİ DE
Son zamanlarda çok sık söz ettiğimiz kuruyemişlerin neredeyse tamamı sağlığa faydalıdır. Ceviz, fındık, badem, yer fıstığı, ayçiçeği ya da kabak çekirdeği belirli bir denge ve çeşitlilik içinde miktarlarına dikkat edilerek yenildiği zaman bizi pek çok yönden iyileştirir. İçlerindeki E vitamini, folik asit, selenyum, çinko, kalsiyum gibi mineraller, omega-3 yağları, resveratrol ve benzeri antioksidanlar, B vitaminleri ve daha pek çok özellikleri ile hepsi de sağlığımıza önemli katkılar sağlar ama 30 gramı yaklaşım 150-200 kalori civarında enerji içeren bu lezzetli atıştırmaları biraz abarttığınızda, örneğin avuç avuç yemeye başladığınızda kilo almanız kaçınılmazdır.
PROTEİNE DİKKAT
Hayvansal ve bitkisel proteinler belirli bir denge içinde tüketilirse, vücudumuzun vazgeçilmez yapıtaşlarıdır. Kırılanı, döküleni onarmak, yeni hücreler üretmek, bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak ve daha pek çok şey için bedenlerimizin proteinlere ihtiyaçları var. Ama ne var ki, proteinin de fazlası bir süre sonra zarar vermeye başlar. Mesela aşırı protein yüklenmek iskeletteki kalsiyumu emerek kemiklerin içini boşaltır. Proteinin fazlası zararlı bir madde olabilen homosistein seviyelerini arttırır. Homosisteinin artması kalp ve beyinde riskin de artması anlamına gelebilir. Ayrıca fazla miktarda protein tüketmek vücudunuzun asit yükünü de çoğaltacağı için, sağlıksız neticelere yol açar. Aşırı protein tüketiminde, onlara eşlik eden doymuş yağlar da aşırı alındığı için, damar sertliği ve hızlı yaşlanma gerçekleşir. Prensip olarak sağlıklı bir erişkinin günde 50-80 gram arasında protein tüketmesi yeterlidir. Bu nedenle hayvansal proteinlere aşırı yüklenmek de doğru sayılmıyor. Eti de, tavuğu da, balığı da kararında tüketmek ve bunların yağı az olanlarını tercih etmekte de fayda var.
ZEYTİNYAĞI İYİDİR AMA
Yağın da fazlası zararlı! Faydalı diye düşündüğümüz yağları bile gereğinden fazla yediğimizde, beslenmek yerine ‘besilenebiliyor’, damarlarımıza da fayda yerine zarar verebiliyoruz. Örneğin zeytinyağında böyle bir yanlışı sık yaptığımızı söyleyebilirim. Zeytinyağının yağların en faydalısı, en güvenlisi olduğu doğrudur ama bir kaşık zeytinyağının 120 kaloriye yakın enerji içerdiği ve zeytinyağının da doymuş yağlardan zengin olduğu net ve açık bir gerçektir. ‘Sızmadır, halistir, saftır, sağlıklıdır’ deyip, her sabah üzerine limon sıkılmış, nane, kekik eklenmiş zeytinyağına fırından aldığınız taze ekmeği bana bana yerseniz hem kilo alır, hem de kolesterolünüzü yükseltir, zeytinyağını margarinle aynı kefeye koymuş olursunuz!
ALKOLE DİKKAT
Alkolün de fazlası sağlığa zararlıdır. Alkol az miktarda tüketildiğinde sağlığa daha az zarar verebilir. Hatta bazı bilimsel çalışmalarda az miktarda alkolün sağlık için faydalı olduğu söylense de bu miktarın ne olduğu konusunda net bir fikir birliği yoktur. Prensip olarak alkolün azını da çoğunu da zararlı saymak lazımdır ama fazlasından mutlaka kaçınmalı. Alkol az içildiğinde bile iştahı açıyor, daha çok kilo aldırıyor. Dahası ‘az, az’ ile başlayan yolculuk, bir süre sonra alkol bağımlılığına dönüşebiliyor. Alkolün sinir hücrelerine zarar verdiği, belleği olumsuz etkilediği, karaciğere, sindirim sistemine, cinsel fonksiyonlara ciddi zararı kesindir.
BUNLARI HAYATINIZDAN ÇIKARIN
SAĞLIĞINIZI korumak için aşağıdakileri hayatınızdan çıkarın:
- Aşırı alkol
- Tatlandırıcılar ve tatlandırıcı eklenmiş yiyecekler ve diyet içecekler.
- Füme, salamura besinler.
- Aşırı tuzlu ve şekerli yiyecek ve içecekler.
- Aşırı fruktoz (meyve şekeri).
- Yanmış, kömürleşmiş kırmızı et.
- Kızarmış, yanmış, karamelize olmuş her türlü besin.
- Yanmış, kömürleşmiş et, kızartmalar, kızarmış, yanmış ekmek ve tost.
- Margarinler, fast-food yiyecekler, mayonez ve şanti.
- Trans yağları içeren cipsler, kızartmalar, fırın işi unlu ürünler
- Küflenmiş, nemli pul biber, kuruyemiş gibi aflatoksin içeren gıdalar.
- Nitrozamin içerikleri yüzünden sosis ve salamlar.
- Unun fazlası.
- Şeker ve tuzun fazlası.
- Kırmızı etin fazlası.
KAHVE, TUZ, ŞEKER, UN
SAĞLIKLI zannettiğimiz şeylerin bile fazlası zararlı ama bazıları tabii ki daha büyük tehlike arz ediyor. Mesela kahve. Az miktarda kahve keyif veriyor ama fazla alındığında çarpıntı yapıyor, tansiyonu yükseltiyor, uyku kaçırıyor. Bu nedenle kahvenin, yeşil veya siyah çayın, çikolata ve benzeri kakaolu her türlü yiyecek ve içeceğin ölçülü tüketilmesi lazım.
VE SON SÖZ, SONUÇ
TUZUN, unun, şekerin de fazlası –aslında bunları az miktarda bile tavsiye etmem- sağlığımız için pek iyi şeyler değil. Yetersiz uyku sağlığı bozuyor ama uykunun bile fazlası sağlığa iyi gelmiyor. Üzüntünün, hüznün fazlası depresyon hastası haline getirebiliyor. Stresin fazlası kalbinizi hasta ediyor, tansiyonunuzu, şekerinizi yükseltebiliyor. Benim önerim prensip olarak hayatın her alanında makulde kalmanız, hiçbir şeyi ifrat derecesine vardırmamanızdır. Doğal zannettiğiniz pek çok şeyin fazlaca tüketildiklerinde sağlığınızı bozabileceğini lütfen aklınızdan çıkarmayın. Suyun bile fazla içildiğinde su zehirlenmesine neden olabileceğini unutmayın. Kısacası hayatın her alanında ‘makul de kalın!’, her şeyin ‘çok fazlası’ndan kaçının...
Paylaş