"Çocukta da kolesterol olur mu?" demeyin. Olur! Eğer beslenme yanlışları yapıyorsa veya "Familial Hiperkolesterolemi" gibi genetik geçişli problemler söz konusuysa çocuklarda da çok yüksek LDL kolesterol düzeyleri saptanabilir.
Ofisime henüz 15 yaşında, kilosu normal, sapasağlam, aslanlar gibi oğluyla gelen anne ve baba yukarıdaki yanıtı alınca şaşırdılar. Ortada hiçbir şey yokken, anne işgüzarlık yapmış -iyi ki de yapmış- çocuğunun da kolesterolüne baktırmıştı. Sonuç şaşırtıcıydı: LDL kolesterol 320, HDL kolesterol 32, Trigliserit 410. Bu hikayeyi konu ile ilgili hekimler her yıl çok sık yaşar.
Araştırmalar, günümüzde her dört çocuktan ikisinin orta yaşlarda kalp-damar hastalığına yakalanacağını ve ne yazık ki bu iki çocuktan birinin de orta yaşa gelince kalp krizi geçireceğini gösteriyor. Kalp-damar hastalıklarının yaşam süresi ve kalitesi üzerindeki olumsuzluklarından daha az etkilenmenin en kolay yolunun koruyucu tedbirlerin daha çocukluk döneminde başlatılması olduğu belirtiliyor. Risk faktörleri erken yaşlarda daha kolay denetim altına alınıyor. Yaşam biçimi değişiklikleri çocukluk çağlarında başlatılırsa kalp-damar hastalıklarına karşı daha etkili bir zafer kazanılıyor.
ÇOCUKLAR NEDEN HASTALANIYOR
Çocuklar ve gençler arasında kolesterol yüksekliği sorunu sandığınızdan daha yaygındır. Sadece kolesterol sorunu değil, hipertansiyon da bu yaş grubunda sanıldığından daha sıktır. Kilo fazlalığı ve obezite sorunu çocuklar arasında hızla yayılmaktadır. Fast food beslenmenin yaygınlaşması, bilgisayarlar ve televizyon karşısında geçirilen saatlerin artması, park ve bahçelerin iyice küçülüp oyun alanlarının neredeyse kaybolması, hareketsiz, aktiviteden uzak yeni bir nesil yaratmıştır. Ağır öğrenim koşulları, art arda gelen sınavlar, sürekli değişen öğretim sistemi ve bu öğretim sisteminin dayattığı yarışa dayalı öğrenim tarzı çocuklar ve gençler arasında stresin yayılmasına yol açmaktadır. Hareketsiz ve fazla kilolu çocuklar neredeyse 10-15 yaşına ulaşmadan 50 yıl sonra yakalanabilecekleri Erişkin Tipi Şeker Hastalığı gibi yaşlılık hastalıklarıyla boğuşmaya başlamaktadır. Kısacası çocuklarımız erkenden yaşlanmaktadır!
Kolesterol yüksekliği, hipertansiyon, şeker hastalığı, kilo fazlalığı, hareketsizlik ve stresin yoğun olduğu ve uzun sürdüğü bir yaşamın beklenen sonucu ise erken yaşlarda ortaya çıkan koroner kalp hastalığıdır. Çocuklarımızı geleceğin sağlıklı ve formda gençleri olarak düşünüyorsak onları çağın bu en tehlikeli ve en yaygın sağlık sorununa karşı eğitmek ve bilgilendirmek zorundayız. Çocuklara kolesterolün ne olduğunu ve nasıl bir beslenme planıyla kolesterol yüksekliğinden korunabilecekleri ilköğretimleri sırasında anlatılmaya başlanmalıdır. Yüksek kolesterol düzeyinin aile geçmişiyle, yani genetik mirasla bir ilişkisi olduğu doğrudur. Ama çoğu ailede yüksek kolesterol seviyelerinin nedeni genetik geçiş değil, aile içindeki yanlış beslenme alışkanlıklarının çocuklar tarafından da sürdürülmesidir. 18 yaşını tamamlayan her gençte kolesterol seviyelerini kontrol etmekte fayda var.
Çocuklar için de az yağlı yiyecekleri seçmeyi öğrenmek, doymuş yağların tüketimini en az düzeye indirmek ve kolesterol oranı düşük besin seçimlerine yönelmek koroner kalp hastalığına karşı korunmada önemlidir.
Nasıl beslenecekler
Sakın unutmayın. Yemek yemek ve farklı yemekler seçmek her şeyden önce bir alışkanlıktır. Yetişkinlerin yeme alışkanlıkları önemli ölçüde çocukluk çağlarında oluşmaktadır. Bu alışkanlıkların daha sonra değiştirilmesi son derece zordur.
n Çocuklarınıza doymuş ve doymamış yağ kavramlarının ne olduğunu, bunları birbirinden nasıl ayıracaklarını öğretmeye çalışmalısınız.
n Onları daha az yağlı seçimler yapmaya yöneltmeli, yemek seçimlerinizde iyi örnek olmaya özen göstermelisiniz.
n Okuldaki yemek mönülerini incelemeli, gerektiğinde okul yönetimiyle işbirliği yapmalısınız.
Öğle yemeği kalorilerinin yağlardan gelen miktarını yüzde 30’la sınırlamalı, yüzde 35’i geçmemesine özen göstermelisiniz. Doymuş yağlardan aldıkları kalorinin yüzde 10’un altında kaldığından emin olmalısınız.
n Damak zevkinin doğuştan gelen bir özellik olmadığını, belli bir kültür veya süreç içinde öğrenilerek kazanıldığını, damak tadının bir alışkanlıktan daha fazla anlam taşımadığını unutmamalısınız.
n Çocuklarınızı az yağlı beslenmeye yönelttiğiniz zaman onların 2-3 ay sonra çok yağlı besinleri itici bulmaya başladıklarını hayretle göreceksiniz.
(Hayat bilgisi, Prof.Dr. Osman Müftüoğlu, 2005, Doğan Kitapçılık)
Lezzetli detoks kokteylleri
Karpuz detoksu
n Bir büyük dilim karpuz
n 1 adet portakal
n 1 su bardağı kiraz
Yaz sabahı detoksu
6 2 adet elma
6 4 adet havuç
6 1 adet portakal
Yaz akşamı detoksu
p 1 adet kivi
p 6 adet çilek
p 1/2 su bardağı kiraz
p 1 su bardağı doğranmış ananas
Stres azaltıcı yaz detoksu
f 1 su bardağı çilek
f 2 dilim kavun
f 1 adet kivi
Enerji verici yaz detoksu
n 1 su bardağı çilek
n 1 adet kivi
n 1 adet elma
n 1 yemek kaşığı ketentohumu
Bağışıklık güçlendirici detoks
m 1 adet elma
m 1 su bardağı böğürtlen
m 1 su bardağı kiraz
m 3-4 adet mürdümeriği
Alkol detoksu
6 2 adet elma
6 1 adet portakal
6 1 su bardağı çilek
6 1 çay kaşığı bal
Yenileyici yaz detoksu
1 su bardağı taze doğranmış ananas
1 büyük dilim kavun
1 su bardağı kiraz
1 avuç dolusu kırmızı çekirdeksiz üzüm
Hazırlanışı:
u Bir meyve sıkacağı veya blender kullanarak, yapacağınız kokteyl için gerekli olan meyvelerin suyunu çıkarın.
u Hazırladığınız içeceği bir bardağa boşaltıp bekletmeden, hemen servis edin.
Güzellik uykusu gerçek mi
Uzmanlar "güzellik uykusu" deyiminin doğru olduğu düşüncesindeler. Cilde iyi bir uyku kadar etkili yaşlanma geciktirici bir ilaç yoktur diyenler var. Uyku cilt altı kaslarını gevşetiyor, cildin beslenmesini iyileştiriyor, onu dinlendiriyor. Toksinlerden kurtulmasını, kendini tamir edip yeniden yapılanmasını kolaylaştırıyor. Kısacası cildinizin, içinizin aynası olduğu kesinlikle doğru.
Eğer onun daha geç yaşlanmasını istiyorsanız ona daha çok "uyku kremi", "mutluluk spreyi" sürmeyi unutmayın. Günde bir kez en azından uykudan önce "olumlu düşünce teknikleri" ile cildinize masajlar yapın, "detokslayın, temizleme sütleri" ile kirlenmiş duygulardan arındırın. Bu ürünlerin etkisini artırmak istiyorsanız, hoşgörü kapsüllerinden de kullanın. Elde ettiğiniz sonucu sıkılaştırmak için bu küre, umut şuruplarını da ekleyebilirsiniz.
Ara öğünü kaçırmayın
Kilo aldıran nedenler arasında en önemli etkenlerden biri, bütün gün aç kalıp ya da öğünü geçiştirip sadece akşam veya öğle öğününde yemek yemektir. Çünkü yaklaşık 20 saat aç kalan vücut bu durumun devam edeceğini düşünür ve ertesi gün de aynı kıtlık davranışı hissini yaşamamak için yediklerini depolamaya başlar. Sonra 4 saat içerisinde gelen besinlerle alınan enerjinin yaklaşık 300-400 kalorilik kısmı enerji olarak harcanır.
Ek olarak aldığınız ve "sadece yemek bu" diye düşündüğünüz enerji gün gün depolanmaya başlar. Uygulamanın başında kilo vermenizin nedeni bazal metabolizma hızınızın henüz çalışıyor olmasıdır. Günden güne verdiğiniz sınırlı enerji nedeni ile metabolizmanız yavaşlayacaktır. Aynı zamanda belli bir süre sonra hafif geçirdiğinizi düşündüğünüz sabah ve öğle öğünlerinde belki de hiç alışkanlığınız olmadığı halde atıştırmaya başlayacaksınız. Diyet yaparken böyle bir alışkanlık kazanmanız emin olun öneriler içinde yok! Üç ana öğün ve en az bir ara öğün sistemi ile desteklenmiş bir beslenme planı sağlıklı kilo vermenin sırrıdır.
Aldığım posayı nasıl artırırım
Doğru. Yeterli posa tüketimi kolesterol düşürmede etkilidir ve kilo denetiminde iştah üzerine etkisi ile zayıflamaya yardımcı olur. Günlük posa ihtiyacımız 25-35 gr. kadardır. İşte posa artırmanın birkaç yolu:
n Meyve ve sebzelerin kabuklarını soymadan yiyin.
n Diyetin kalorisinden düşerek patates yemek istiyorsanız, fırında yağsız, kabuklu patates yiyin.
n Her yemeğe kurubaklagil ekleyebilirisiniz. Örneğin salatalara 2-3 yemek kaşığı mercimek ilave edin.
n Tam tahıllı ürünleri tercih edin.
n Hamur işi besinlerin beyaz unla yapılanlarını değil, tam buğday unu ile yapılanları seçin.
n Makarna, pilav, pizza gibi yiyecekleri sebzelerle zenginleştirin.
n Meyve suyu yerine meyve yiyin.
n Kahvaltılık gevrek kullanıyorsanız posa bakımından zengin olanları seçin.