Çocuklar ve gençleri koruyun

Çocuklar ve gençler arasında yanlış beslenme alışkanlıkları hızla yayılıyor. Fazla kilolu, obez veya anorektik gençlerin sayısındaki hızlı artış dikkati çekici boyutlara varıyor.

Türkiye’de durum nasıl? Çocukluk çağı obezitesiyle ilgili yapılmış yeni, kapsamlı ve güvenilir bir çalışma yok. Önceki bazı çalışmalarda 6-10 yaş arası kız ve erkek çocuklarının neredeyse yüzde 10’un fazla kilolu ya da obez olduğu saptanmıştı. Gençlik-ergenlik dönemi obezitesinde hızlı ve korkutucu bir artış var. Kısacası çocukluk çağı veya gençlik-ergenlik dönemi obezitesi Türkiye için ciddi bir sorun olma yolunda. Anoreksiya (besin reddi) sorunu ile ilişkili ciddi bir veri ne yazık ki yok.

Sorunun çözümü için geniş bir işbirliği, ülke çapında bir strateji gerekiyor. Üniversiteler, Sağlık Bakanlığı, sivil toplum kuruluşları, gıda maddesi ve içecek üreticileri, medya ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın katılacağı ve hızlı kararlar alabilen bir yapılanma sorunun çözümü için zorunlu.

Geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimiz için hemen yola koyulmak gerekiyor. Bu yolculuk; sorunun varlığını kabul etmek, çözüm yollarını doğru öğrenmekle başlıyor. Okullar yarın açılıyor. Bu güzel başlangıçta anne ve babalara, öğretmen ve yöneticilere önemli görevler düşüyor. Size yardımcı olabilecek temel hileleri merak ediyorsanız, bu yazıyı lütfen daha dikkatli okuyun.

DEĞİŞTİREBİLECEĞİNİZ FAKTÖRLERE ÖNCELİK VERİN!

Yüksek kalorili gıdaları fazla tüketme alışkanlığı obezitede birinci faktör. Aç değilken, televizyon izlerken, okurken veya başka uğraşlar sırasında hep bir şey yeme eğilimi önemli bir faktördür. Ailede yüksek kalorili atıştırmalara dayalı beslenme modelinin bulunması obeziteyi kolaylaştırır. Fast-food besinlerin sık sık yenmesi de önemli bir tehdittir.

Fiziksel aktivitenin azlığı ya da yeterli egzersiz alışkanlığının yokluğu ciddi bir sorundur. Oturarak yapılan bazı davranışların abartılı hale gelmesine dikkat etmek gerekiyor. Çok uzun süre televizyon izlemek, bilgisayar oyunları oynamak ya da DVD seyretmek kalori harcamasını önlüyor.

Çevresel faktörlere dikkat edilmesi şart! Yüksek kalorili gıdaların ve atıştırma reklamlarının yoğunluğu çocuk ve gençleri kontrolsüz besin tüketmeye yöneltebilir, yoğun enerjili besinleri tercih etme alışkanlığını körükleyebilir.

Aç kalmak tehlikelidir: Daha çok ergenlik çağındaki kız çocukları, hiç yemeden kilo vermeye çalışır. Bu tehlikeli bir yanlıştır. Yemeyerek, öğün atlayarak asla kilo verilmez. Bu yanlış davranış biçimi bir süre sonra Anoreksiya Nervoza isimli tehlikeli bir hastalıkla sonuçlanabilir.

Zayıflatıcı ilaçlar ve ürünlere dikkat: Fazla kilolu veya şişman bazı gençler, doktor tavsiyesi olmadan zayıflatıcı ilaçları veya reçetesiz bitkisel destekleri kullanır. Kilo vermek amacıyla Ephedra (Ephedrin, Maltuang), tiroid hormonu karışımları veya tiroid özütleri gibi reçetesiz satılan ürünleri kullananlar çoğu kez zayıflama tutkusuna kapılmış genç kızlardır. Doktor önerisi olmadıkça zayıflatıcı ilaç kullanmak tehlikeli ve sonuçları ağır bir yanlıştır.

Laksatifler zararlıdır: Besinlerin bağırsaklarda kalma süresini azaltan, ishal yapıcı etkileri ile hızla bağırsakları boşaltan reçeteli veya reçetesiz ürünlerin zayıflama amacı ile kullanımı faydasızdır. Bu ürünler bir süre sonra çok ciddi bazı sağlık sorunlarına sebep olabilir.

İdrar söktürücüler faydasızdır: Diüretikler olarak bilinen ve idrarı çoğaltarak bedensel su kaybını arttıran ilaçların kilo verme amacıyla kullanılmasının yararı yoktur. Bu ilaçlarla kaybedilen sadece bedenin ihtiyacı sudur. Suyla birlikte kaybedilen bazı minerallerin (özellikle potasyum) azalması tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

YAPACAKLARINIZ YAPMAYACAKLARINIZ

Çocuğunuza kesinlikle hazır, ticari bir diyet uygulamayın. Doktorunuzdan veya bir beslenme uzmanından yardım alın. Çocukların büyüme çağında olduklarını unutmayın. Daha fazla harekete öncelik verin.

Birlikte yemek yapmaya çalışın. Sanılanın aksine çocuklar yemek pişirmeyi severler. Sizinle birlikte sağlıklı beslenmenin püf noktalarını daha kolay öğrenebilirler

Her zaman masaya oturarak ve beraber yemek yemeye çalışın. Yemekte onunla konuşun, sohbet edin. Ama onu çok üzmeden! "Senin az yemen, kilo vermen gerekiyor" cümlesini unutun!

Yemeği hızla yiyip bitirmekten kaçının. Hızlı yemek, sindirime fazla vakit bırakmaz. Çocuğunuza lokmaları iyice ve uzun süre çiğnemesini, yavaş yavaş yemesini öğretin.

Yağ ve şeker içeriği yüksek besinleri evinizde bulundurmayın. Patates, kurabiye, börek, kuruyemiş, çikolata ve şekerlemeler sabotajcı yiyeceklerdir.

Yemek porsiyonlarınızı küçültün. Çocuğunuza, tabağındaki yemeği mutlaka bitirmesi için ısrar etmeyin.

Fast-food besinleri azaltın. Haftada bir gün ile kısıtlayın. Çocuğunuz bu besinleri seçtiğinde isteksiz davranın ve bu tavrınızın nedenini açıklayın.

Bütün aile fertlerinin katılabileceği fiziksel aktiviteler ve egzersizler düzenleyin. Ev işlerinde size yardımcı olmasını sağlayın. Birlikte evinizi, odasını temizleyin.

Çocuğunuzu bir spor kulübüne kayıt ettirin. Klüpteki düzenli aktivitelerden birine üye yapın.

Televizyon ve bilgisayar başında geçirdiği saatleri azaltın. Özellikle bilgisayar oyunları ve DVD izlediği tembel saatleri sınırlayın.

Okulda sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmasını sağlayın. Okul rehberlik servisinden yardım alın. Okul-aile birliği toplantılarında okuldaki aktivite ve beslenmeye yönelik önlemleri tartışın.

Bazı gençler sigarayı, kilo kaybı amacıyla bir araç gibi kullanmaktadır. Bu gibi durumlarda dikkatli olun ve bir uzmandan yardım isteyin

Çocuğunuzda bir kilo sorunu varsa önce bir uzman hekime danışın. Bu sorunun tıbbi temellerinin olup olmadığını araştırmadan ne diyete ne de egzersiz yoğunlaştırıcı önlemlere yönelin.

Unutmayın! Çocuklarınızın iyi yemek yemeleri, yeterli ve dengeli beslenmeleri ve fiziksel olarak aktif olmaları için onlara yardım etmek onlar için yapabileceğiniz en iyi şeydir.

NASIL YAŞIYORLAR?

DR. AZMİ OFLUOĞLU
(Hastane sahibi)

60 yaş yaşındayım. Boyum 1.73 m, kilom 64-65 kilo arasındadır. Sabah kahvaltısını iyi yaparım. Haftanın 5 günü Karadeniz yemekleri yiyorum. 10 yıldır kırmızı eti çok az tüketiyorum. Balıkla aram çok iyi. Alkol, sigara hiç sevmedim, içmedim. Tatlıyla aram hoş değil. Unlu gıdaları da sevmem. Günde iki kahve, misafirlerin sayısına göre 5-10 bardak çay içiyorum. Her gün aspirin içiyorum. Üzüm ve domatesten elde edilen doğal vitaminler alıyorum. Ailemde ırsi bir hastalık yok. Düzenli aldığım ilaç da yok. Günde 6-7 saat uyuyorum. Spor yapmıyorum. Ancak işlerimin başında çok hareket ediyor, yürüyorum. İşimi severek yapıyorum. Kafama taktığım işi mutlaka bitiriyorum. Evime iş götürmem, stres götürmem. İyimserim. İşlerin iyi tarafını mutlaka bulurum. Hiç not tutmam. Her şeyi aklımda tutarım.

PROF. MÜFTÜOĞLU’NUN YORUMU

Azmi Bey’in özellikle hastane yatırımlarında ve sağlık hizmetlerini halka taşımakta müthiş bir girişim gücü ve birikimi var. Karadenizlidir ve Karadeniz kültürü yaşamına neredeyse yapışmış gibidir. Karadenizli gibi yaşar ve bundan onur duyar. Karadeniz yemeklerine tutkusu da bundandır. Fazla tereyağı dışında Karadeniz mutfağının ciddi bir yanlışı olduğunu düşünmüyoruz. Bu mutfak mısır ürünlerini, yoğurdu, peyniri, yeşil sebzeleri, özellikle lahanayı bol bol kullanır. Tahıl oranı düşük değildir. Kırmızı et miktarı kararındadır. Azmi Bey’in yemek seçimleri işte bu nedenle sağlıklı görünüyor. Alkol ve sigaradan uzak yaşamı bir doktor olarak ona yakışıyor. Fazla kilosu yok, uyku sorunu yaşamıyor, yeteri kadar sebze ve meyve de tüketerek vitamin, mineral ve flavanol ihtiyacını doğal yoldan karşılıyor. Aspirin kullanması doğru bir tercih. İşte işi bırakması, evine iş taşımaması son derece önemli. Hemen hatırlatalım: Stresle mücadelenin en kolay yollarından biri de evi çok zorunlu olmadıkça iş yeri haline getirmemek, iş yaşamının toksinlerini eve sokmamaktır. Azmi Bey’in en önemli cümlesi, sağlığının başlıca güvencesi o tek kelimede saklı: "İyimserim"! Hayata olumlu bir pencereden bakmak, olan bitenin iyi taraflarını görmek hayatı uzatan en etkili ilaçlardan biridir. Azmi Bey’e en güçlü hafızanın not tutmak olduğunu hatırlatmak ve sporu değil ama egzersizi mutlaka önermek dışında ciddi bir önerim yok. Başarıları artarak sürsün, daha çok sağlık kurumu açsın, hizmeti daha çok insana taşısın. Sağlıklı ve huzurlu bir yaşam dileğiyle.
Yazarın Tüm Yazıları