Paylaş
Kateşinler damar tıkanıklığı, kanser ve kan pıhtılaşmasına neden olan serbest radikallerden hücreleri koruyarak adeta temizleyici bir detoks etkisi gösteren “mucizevi” doğal bileşenler.
University of Maryland Medical Center’a göre her gün iki fincan yeşil çay tüketmek, sadece kanser riskinizi azaltmakla kalmaz, kanserin yeniden oluşma riskini de azaltır.
Yeşil ve siyah çayın en faydalı hali taze demlenip tüketildiğindedir.
Kafeinsiz, çabuk hazırlanan (sallama çaylar), şişelenip soğuk içilen şekerli-şekersiz çaylar genellikle daha az antioksidan içeriğine sahiptir.
Yeşil çay bazı ilaçlarla etkileşime girebilir. İlaç kullanıyorsanız yeşil çay içmeden önce doktorunuza danışın.
Çayınızı şekersiz içmeyi alışkanlık haline getirin. Şeker (sükroz) veya nişasta bazlı früktoz ya da tatlandırıcı yüklü soğuk çaylardan da uzak durun...
Dirençli nişasta zararlı değil, faydalı
Makarna, pirinç, patates ve tahıllar yani çok sık tükettiğimiz karbonhidratların çoğunun özü nişastadır ve nişasta pişirildiğinde kolay sindirilebilen çok lezzetli bir besindir. Ne var ki mükemmel lezzetine karşılık kan şekerini aniden yükseltmesi önemli ve tehlikeli özelliğidir.
Kan şekerindeki ani yükselmeler bir süre sonra insülin direnciyle neticelenebiliyor. Bu nedenle de sağlıklı beslenme söz konusu olduğunda “nişastadan uzak durun” deniyor.
İyi haber şu: Bazı nişasta tipleri sindirime daha dirençli. Bu yüzden de “dirençli nişasta” olarak adlandırılıyor ve bu tür nişasta yapıları bağırsaklarımızdaki dost bakterilerin beslenmesine yardımcı oluyor, dahası “bütirat” gibi kısa zincirli yağ asitlerinin üretimini de artırıyor.
Bütiratlar bağırsak hücrelerinin kullandığı mühim enerji kaynakları. Dolayısıyla dirençli nişastalar kilo almaya değil vermeye bile yardım edebiliyor, insülin direncini artırmak bir yana azaltıyor.
Sindirim sağlığını da destekliyor. Nişasta zengini bir besini pişirdiğinizde dirençli nişastaların büyük bölümü ortadan kalkıyor.
Pilavın, makarnanın soğuğu, muzun yarı olgunu daha iyi
Püf noktası şu: Bu besinleri pişirdikten sonra yeniden soğumaya bırakırsanız dirençli nişastayı tekrardan geri kazanmanız mümkün.
Bu nedenle nişasta zengini bir besini -örneğin pilavı, makarnayı, patatesi- pişirdikten hemen sonra sıcak olarak tüketmek yerine soğumaya bırakmak ve daha sonra tüketmek daha akılcı.
Patatesi haşladıktan sonra soğutun, daha sonra tüketin. Pirinç ya da bulgur pilavını sıcakken değil iyice soğuduktan sonra yiyin. Pişmiş yulaf lapasını da soğuduktan sonra tüketmeye gayret edin. Aynı şeyi baklagiller için de deneyin.
Muza gelince... Yeşil-yarı olgun muz mükemmel bir dirençli nişasta ve posa kaynağıdır. Muz olgunlaştıkça içindeki dirençli nişasta früktoz, glikoz ve sükroz gibi basit şekerlere dönüşüyor.
Bu nedenle kilo sorunu olanların veya insülin direncinden yakınanların muzu da tam olgun değil, yarı olgun haldeyken tüketmeleri lazım. Yarı olgun muzun mükemmel bir “prebiyotik” olduğunu ve yararlı bakteriler -probiyotikler- tarafından çok sevildiğini de hatırlatalım.
Bitter çikolata neden faydalı?
Bitter çikolata, yüzde 60’tan fazla kakao içerir. Bu demek oluyor ki bitter çikolataların antioksidan miktarı sütlü çikolatadan daha fazla ve bunlar kendisine koyu rengi veren flavanoidlerden zengin.
Kan basıncını düşürmek, kolesterolü azaltmak ve kan pıhtılaşma riskini azaltmak da bitter çikolatanın faydalarından.
University of Michigan Health Systems’e göre günlük önerilen bitter çikolata miktarı yaklaşık 30 gramdır.
Bitter çikolatayı taze böğürtlen grubu meyveler ile birleştirirseniz, güçlü antioksidan içerikli lezzetli bir ara öğün elde etmiş olursunuz.
Bunların yanı sıra bitter çikolatanın da yağ ve kalori içeriği yüksektir. 30 gram bitter çikolata yaklaşık 165 kalori içerir.
İçinde ne kadar kafein var?
◊ Bir kupa filtre kahvede 140 mg
◊ Bir kupa hazır kahvede 100 mg
◊ Bir fincan espressoda 150 mg
◊ Bir fincan Türk kahvesinde 120 mg
◊ Bir kutu enerji içeceğinde 300-400 mg
◊ Bir bardak geleneksel çayda 40 mg
◊ Bir bardak yeşil çayda 20 mg
◊ 50 gram bitter çikolatada 50 mg
◊ Bir kutu kolalı içecekte 40 mg
Not: Değerler yaklaşık olarak verilmiştir. Farklı kaynaklardan farklı değerler görülebilir. Sağlıklı yetişkinler için genel tavsiye günde 400 mg kafeini geçmemek şeklindedir. Hamilelik döneminde bu miktarın 200 mg ile sınırlandırılması önerilmektedir. Küçük çocukların kafeinli içecekleri, yani çay, kahve ve kolalı içecekleri içmeleri uygun değildir.
Astaksantin nedir, neye yarar?
Astaksantin koyu kırmızı bir yosun çeşidinde bol bulunan bir antioksidan (Haematococcus pluvialis).
Astaksantin takviyeleri de zaten mikroalglerden üretiliyor.
Kabuklu deniz hayvanlarının Haematococcus pluvialis yosununu tüketmesi nedeniyle astaksantin doğal olarak bu kabuklu deniz yiyeceklerinde de bol bulunuyor.
Karides ve somondaki pembe kırmızı pigmentlerden sorumlu fitokimyasal da astaksantindir.
Astaksantin çok güçlü bir antioksidandır. Örneğin E vitamininin vücut hücrelerini ve DNA’yı serbest radikal hasarlarından korumasından 100 kat daha etkili olduğu düşünülür. Astaksantinin diğer antioksidanlarla sinerjik çalıştığı ve etkinliklerinin ve aktivitelerinin geliştirilmesinde yardımcı olduğu görülür.
Astaksantin, karotenoidlerin güneş kaynaklı UVA hasarlara karşı koruyucu olması nedeniyle “doğanın güneş koruyucusu” olarak adlandırılır.
Luteine benzer olarak astaksantin damar tıkanıklığı, kanser, katarakt ve göz hasarlarına karşı koruyucu ve tedavi edici bilinir.
Astaksantin takviyeleri gücü ve dayanıklılığı artırma, yüksek kan basıncını düşürme, inme riskini azaltma, beyin ve sinir sistemine karşı koruyucu olma, diyabet gelişimini yavaşlatma ve stresi azaltma amaçlarıyla kullanılır. Özetle “pembe mucize” astaksantinden faydalanmak akılcı bir karar!
Paylaş