Paylaş
“Yapamadığınız şeyleri hatırlayarak mutlu olamazsınız!” Zaman, siz ne yaparsanız yapın hükmünü sürdürüyor. Ve bu hızlanmış hayat yapabileceklerimizi ciddiye almamızı ama yapamadıklarımızı da hoş görmemizi zorunlu kılıyor.
“İnsan ihtiyaçlarının değil, arzularının esiridir” diyen de, “Modern insan istediğini sandığı şeylerin, aslında gerçekten istediği şeyler olduğunu fark etmeden, ondan istemesi beklenen şeyler olduğu yanılsaması içinde yaşıyor” diye düşünen de (Erich From) haklıdır.
Özellikle ikinci cümlenin üzerinde dikkatle durmakta yarar var. Çoğumuz bizi neyin mutlu edeceğini, nelerin doymamızı sağlayacağını ve hangi şeylerin hayata daha fazla dokunmamıza vesile olacağını bilmeden, gördüğümüz her şeyin üstüne aç kurtlar gibi atlıyoruz!
YÜREĞİNİZİ DİNLEYİN
Mutlu yaşamayı eğer kafanıza gerçekten koymuşsanız -ki özellikle son günlerdeki gelişmelerle bu dünyadaki herkes için oldukça zorlaşmıştır- isteklerinizin ya da istediğinizi sandığınız şeylerin ve duygularınızın gerçekten sizin içinizden mi geldiğini, yoksa başkalarının size yakıştırdığı veya dayattığı şeyler mi olduğunu anlamaya çalışmanızda yarar var.
“İç ses” zannettiğinizden çok daha önemli bir yol göstericidir. Ve gerçekten çoğumuzun iç sesimizi, bizdeki yaygın söylemiyle “yüreğimizi dinlememizde” yarar var. Huzurlu, ruhlu ve keyifli bir hayat yaşayanları dikkatle inceleyin. Çoğunun iç seslerine sadık insanlar olduğunu göreceksiniz.
Ernie J. Zelinski’den not ettiğim bir cümle de şu: “Başkasının ateşinde ısınmak yerine kendi ateşinizi yakın”. Eğer hem iç sesinizi dinlemeyi, hem de kendi ateşinizi yakıp onu en azından için için yanar vaziyette sürdürebilmeyi başarır ve bu beceriyi Sarah Caldwell’e ait “Başarı insana asıl yapmak istediği işleri yapma fırsatını verdiği ölçüde önemlidir” cümlesiyle de taçlandırırsanız işinizin daha da kolaylaşacağından hiç kuşku duymayın.
Ernie Zelinski diyor ki: “Kuzey Amerika’nın en büyük sağlık sorunlarından biri kabul edilen can sıkıntısı, bir dizi psikolojik bozukluğun ve fiziksel sorunun temel nedenidir”.
Bu görüşe katılmamak mümkün değil. Özellikle son günlerde canınızın her zamankinden daha fazla sıkıldığını tahmin ediyorum. Bu durumlarda yine Zelinski’ye kulak vermekte yarar var. Zelinski diyor ki: “Kronik olarak canı sıkılan insanların aşağıdaki özelliklere sahip olma eğilimleri vardır:
- Bu kişiler maddi varlıkları ve güvenlikleri için kaygı duyarlar.
- Eleştiriye karşı çok hassastırlar.
- Geçer akçe değerlerle uyum içindedirler.
- Her şeye üzülürler.
- Öz güvenleri yoktur.
- Çok yaratıcı değildirler”. (Ernie J. Zelinski/Çalışmamanın Keyfi/Boyner Yayınları/2004)
ZELINSKI’YE KULAK VERİN
Eğer can sıkıntısından şikâyet etmek gibi bir bulaşıcı hastalığa yakalanmamak istiyorsanız Zelinski’nin yaklaşımlarını dikkate almanızda yarar var. Yoksa yine Zelinski’nin dediği gibi “Hayattan da erkenden emekli olursunuz ve bu gerçekten de can sıkıcı bir durumdur.”
Kötümserlik, can sıkıntısı ve mutsuzluk nezle virüslerinden bile hızlı bir şekilde yayılıyor. Bu virüsten korunmanın en kolay yolunu da yine Zelinski gösteriyor:
“Can sıkıntısını hayatın basit kuralını kullanarak yenin!”
O kuralı bir kenara hemen not edebilirsiniz:
“Zor ve konforlu olmayanı seçmek.”
Su içmek zayıflatır mı
Düzenli su tüketiminin kilo denetiminde yararlı olup olmadığı sorusuyla çok sık karşılaşırız. “Su içmek zayıflatır mı?” sorusu ise yanıtlamamız istenen en önemli sorular arasında en başlarda yer alır. Hemen belirtelim, acıktığımızı zannettiğimiz süreçlerin çoğunda aslında sorun acıkmak değil, susuzluktur. Eğer düzenli bir su tüketimimiz varsa acıkma hissiniz azalabilir veya dengelenebilir. Gıda tüketiminiz sınırlanır. Diğer taraftan yemeklerden önce ve yemek esnasında su tüketiminin gıda tüketiminin kontrolünü kolaylaştırdığı bilinmektedir. Bazı çalışmalarda suyun metabolizmayı süratlendirdiği ve enerji tüketimini hızlandırdığına ilişkin bulgular saptanmıştır. Bir çalışmada özellikle soğuk su içmenin kilo kaybını kolaylaştırdığı, günde 1,5 lt ve üzerinde su tüketmenin yılda 2?2,5 kg.lık kalori tasarrufu sağladığı belirlenmiştir.
Bizim düşüncemiz belirli bir kalori kısıtlanması ve egzersiz programı ile birleştirildiğinde düzenli aralıklarla ve yeterli miktarda su tüketiminin kilo kontrolünü kolaylaştırdığı yönündendir. Diyet yaparken sık aralıklarla su tüketmenizi ve tercihinizin mineral yapısı güçlü, doğal mineralli sulardan yana olmasını tavsiye ediyoruz. Yiyecek kısıtlanması sürecinde oluşacak olan bazı mineral eksikliklerinizi mineralden zengin sıvılarla karşılayabilirsiniz. Yemeklerden önce içilen suyun tokluk hissi verdiği, suyun kilo kaybına bağlı kuruluk ve cilt sarkmalarını önlediği böbrek ve karaciğer fonksiyonlarımızı desteklediği de aklımızda olsun.
Saç kaybı tedavi edilebilir
Saç dökülmesini ilk aşamalarda durdurmak günümüzde kolaydır. Bu amaçla önce dökülmenin nedenlerini saptamak için gerekli testler yapılmalıdır. Bunlar arasında kan, demir ve çinko seviyelerinin tayini ve tiroid bezi çalışmasının testleri sayılabilir. Kozmetik saç bakımı da saç dökülmelerinin durdurulmasında önemlidir. Tedavi olarak uygun şampuan ve losyonlar doktor tarafından saptandıktan sonra gerekli vitaminler de kullanılmalıdır. Bunların dışında, dünya ile birlikte ülkemizde de reçete ile satılan ve henüz ölmeyen foliküllerden saç çıkartma özelliği bulunan biri lokal uygulanan, diğeri hap şeklinde ağızdan alınan iki ilaç bulunmaktadır. ? Dermatolog Dr. Ahmet Günay
www.ahmetgunay.com
Yumurta hangi sorunlara iyi geliyor
Yumurta çok güçlü bir protein kaynağı. Çok dengeli bir yağ ve vitamin, mineral deposu. İçinde bol miktarda çinko, magnezyum, karotinoit, kalsiyum, demir, selenyum, niyasin ve yaşlılıkta görme sorunlarını azaltan lutein isimli madde vardır. Eğer kolesterol sorununuz yoksa hangi yaşta olursanız olun yumurtadan faydalanabilirsiniz. Kolesterol yüksekliği sorununuz varsa haftada 1?3 yumurta yiyebilirsiniz. Miktarı doktorunuzla birlikte kararlaştırmanızda yarar var. Kalp hastası, kolesterol ilacı kullanan biriyseniz yumurtayı az yemeniz gerektiği konusundaki bilimsel görüş geçerliliğini hâlâ koruyor. Kısacası kolesterol probleminiz varsa, kalp hastası iseniz bu değerli besinden ne sıklıkla faydalanabileceğinizi doktorunuzla konuşmalısınız.
Cildinizi yalnız bırakmayın
Cilt yaşlanmasının hızını azaltmada C ve E vitamininin rolü uzun zamandır biliniyordu. Duke Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar vitamin “C+E+ferrurid acid” karışımını cilde serum şeklinde tatbik etmenin de çok faydalı olduğunu gösteriyor. “Hiyalüronik asit” içeren ürünlerin faydasını kanıtlayan çalışmalar çoğalıyor. Son zamanlarda “betaglukan” ve “niacinamid” ihtiva eden ürünlerle de iyi sonuçlar alındığı belirtiliyor.
Niacinamid özellikle akne ve “rozasea”ya bağlı hasarları azaltıyor. Çok güçlü bir kırışıklık savaşçısının daha geldiğini gösteren umutlu çalışmalar var. “Idebenone” içeren kremler ile elde edilen güçlü güvenilir bulgular var. Co Q 10 olarak da bilinen bu maddeyi içeren ürünleri (Quinone tablet, Qmelt tablet, Prevage ) biz de uzun süredir kullanıyoruz. Alfa lipoik asit içeren ürünler popülaritesini hâlâ koruyor. Bakır peptitleri içeren ürünler hakkında ise henüz kesin bir kanaat oluşmadı. Umut verici bir yenilik de üzüm çekirdeğinde bulunan yaşlanma önleyici “rezveratrol” ile ilişkili.
2’li test nedir
Gebeliğin 11?14. haftaları arasında kan testi ve ultrasondan oluşan 2’li test, Down sendromu ve Trizomi 18 isimli genetik hastalıkların taranmasına yönelik bir testtir.
Alınan kanda PAPP-A ve HCG isimli iki maddenin seviyesine bakılır, aynı zamanda ultrason ile bebeğin ense kalınlığı ölçülür.
Bu bulgular birleştirildiğinde yapılan istatistiksel bir hesaplama ile genetik hastalık risk miktarı belirlenir. Testin Down sendromunu tespit etmede yüzde 85 doğru olduğu bulunmuştur.
Kansız ameliyat
Rahim içinden düzensiz ve fazla kanama gelmekte ise bu durum kansız bir işlemle tedavi edilebilmektedir. Öncelikle muayene, ultrason ve gerekirse rahim içinden biyopsi alındıktan sonra kanamayı yapan sebep tespit edilir.
Sonrasında 10?20 dakika uyutulan hastada vajinadan girilen ince, ucunda ışık olan kameralı çubuklarla (histeroskopi) rahim içinde kanayan oluşumlar görülerek buraları elektrik akımı ile yakılabilir, rahim iç zarı tamamen pişirilebilir veya zar soyularak çıkartılır.
Bu durumda adet kanamaları da biter, tabii artık çocuk yapma isteğinin olmaması gerekir. Yumurtalıklara dokunulmadığı için adet olmaz ama menopoz şikâyetleri de olmaz. Sonrası hasta 1?2 saatte evine gidebilir, 2 hafta kadar sulu-kanlı bir akıntı haricinde fazla şikâyeti olmaz.
Paylaş