Paylaş
Ve aslında böyle olması iyi bir şeydir. Eğer her anımız belleğimizde sonsuza dek depolansaydı emin olun felaketimiz olurdu. Her şeyden önce kafamız bir kazan haline gelir, her şey birbirine karışırdı. Bitmedi, daha da kötüsü var. Hafızamızdan bir türlü silemediğimiz, bir türlü unutamadığımız kötü ve tatsız bazı anılar nedeniyle mutluluk, huzur gibi duygular hayal haline gelirdi. Ama yine de bellek meselesi de hatırlama yetisi de özellikle yaşlılık döneminin mühim sorunlarından biri.
Belleğimize daha ilk gençlik döneminden itibaren yatırım yapmaya başlamamız ve bu yatırımı ömür boyu sürdürmemiz lazım. Güçlü bir belleğe sahip olmanın farklı parametreleri var. Ama öncelik sağlıklı beslenmekten geçiyor. Ayrıca özellikle bazı besinler var ki onlar beyne de belleğe de iyi geliyor. “Hangileridir o besinler?” diyorsanız buyurun…
BEYİN DOSTU ON BESİN
İLK BEŞ
- YAĞLI BALIKLAR Yağlı balıklar öncelikle omega-3 zenginlikleriyle öne çıkıyor ama güçlü protein yapıları, mineral ve vitamin zenginlikleri de onları bellek dostu besinlerin ilk sırasına yerleştiriveriyor.
- MORLAR VE SİYAHLAR Meyvelerdeki antioksidanların her türlüsü belleğinizin dostu. Ama yine de bazılarının, özellikle antosiyaninlerin belleği daha güçlü bir koruma altına aldıkları kesin. Çünkü onlar aynı zamanda bir yangın söndürme ekibi. Çok güçlü antienflamatuar etkiye sahipler. Bu sayede beyindeki yaşlanmaya bağlı yangısal süreçleri baskı altına alıyorlar. Yabanmersini, böğürtlen, karadut, üzüm, kiraz ve benzerlerinin beynin en sevdiği meyveler sıralamasında ilk sıraya yerleşmesi bundan.
- ZERDEÇAL O sadece bir baharat değil, aynı zamanda bir doğal eczane, çok yönlü bir ilaç. Aktif maddesi “kurkumin” müthiş bir yangın söndürücü, etkili bir damar koruyucu, harika bir antidepresan. Bu özellikler de zerdeçalı en güçlü bellek dostu baharat haline getirmeye yetiyor.
- LAHANA VE SAZ ARKADAŞLARI Beyin dostu sebzeler söz konusu olduğunda listenin ilk sırasına lahana ve saz arkadaşları (karnabahar, brokoli) anında yerleşiveriyor. Bunun birden çok nedeni var: Birincisi antioksidan zenginlikleri. İkincisi vitamin K güçleri. Üçüncüsü antienflamatuar yetenekleri.
- BİTTER ÇİKOLATA Çikolata sözcüğünü duyunca ister istemez ağzınızın sulandığını tahmin edebiliyorum. Ama aklınızda olsun bizim tavsiye ettiğimiz bellek dostu çikolatalar o şekeri, sütü bol ve çoğu “zararlı” sayılanlar değil, yüksek oranda flavanoid içeren en az %70’i kakaodan yapılmış acı çikolatalar. Kakao flavanoidlerinin “beyin dostu” özellikleri, öğrenmeyi artırıcı yetenekleri her gün biraz daha netleşiyor ve o flavanoidlerin bilhassa ilaçla ilişkili zihinsel düşüşü yavaşlatmaya yardımcı olabilecekleri anlaşılıyor. Çikolatanın beyinle ilişkilerinin sadece flavanoidlerle sınırlı olmadığı da kesin. Bu işte kafeinin de bir miktar etkisi olmalı.
İKİNCİ BEŞ
CEVİZİ VE YUMURTAYI İHMAL ETMEYİN
- ÇEKİRDEKLER Özellikle kabak çekirdeğinin etkili bir beyin dostu olduğunu gösteren güvenilir çalışmalar var. Listeye susam tohumlarını da eklemeniz iyi olur. Yağlı tohumlardaki mineral zenginliği, özellikle magnezyum, demir, çinko ve bakır gücü onları harika birer beyin desteği yapıveriyor.
- KURUYEMİŞLER Ceviz de, fındık ve antepfıstığı da badem de beyin dostu. Ama söz konusu beyin olduğunda birinciliği cevize vermekte fayda var. Çünkü en fazla omega-3, en çok folik asit ve magnezyumu ceviz içeriyor.
- YUMURTALAR Sadece tavuk yumurtası değil, yumurtanın her türlüsü beyne dost gıdalar. Nedeni de harika protein içerikleri, kolin zenginlikleri, güçlü folat, B6 ve B12 vitamini yapılanmaları.
- ÇAY Çayın her türlüsü siyahı, yeşili, beyazı hafızayı, odaklanmayı, uyanıklığı arttırıyor. Bilişsel performansa güç, kuvvet katıyor. Bunda öncelikle içindeki güçlü antioksidan kateşinlerin rolü var ama kafeini ve L-theanini de yabana atmamanız lazım.
- TURUNÇGİLLER Portakal, mandalina, limon, greyfurt fark etmiyor, beyniniz bunların her birini özellikle C vitamini zenginlikleri nedeniyle çok seviyor. Muhtemeldir ki içlerindeki farklı antioksidanların (limonenler, naringenin, hesperidin…) da beyin açısından önemi var. Ama yine de öncelik C vitamini güçleri ile ilişkili.
İYİ BİLGİ
İNSÜLİN DİRENCİ İLE MÜCADELEDE İLK 10
- İYİ yaşlanmak ve yaşamak istiyorsanız insülin direncine paçanızı kaptırmamaya bakın, zira bu direnç obeziteye, hipertansiyona, damar sertliğine, şeker hastalığına, kronik iltihaplanma ve kansere çıkarılmış kırmızı mumlu bir davetiye anlamına da gelebiliyor. Ve zaten bu nedenle de hemen herkesin özellikle yaşı kırkı geçenlerin kan insülin seviyelerini bilmeleri ve iyi izlemeleri gerekiyor.
İdeal rakamlar açlık insülininin 5’ten, tokluk insülinininse 25’ten daha az olması. Mümkünse de bu değerlerin açlıkta 8, toklukta 40’ın üstüne çıkmaması. Peki insülini yüksek olanlar ne yapmalı? Hangi tedbirleri almalı? İşte kısa bir özet…
- Daha az şeker ve un m Daha bol sebze m Ölçülü miktarda meyve m Daha sık baharat (tarçın)
- Daha çok kaliteli protein m Makul bir kilo m Daha düzenli egzersiz m Daha az stres m Daha güzel bir uyku m Daha ince bir bel
ALÜMİNYUM FOLYOLAR PİŞİRİRKEN GÜVENLİ Mİ?
- DEĞİL! Alüminyum folyo hanımların ve aşçıların mutfakta sık kullandıkları bir ev ürünü haline geldi ama pişirmede alüminyum folyo kullanmanın folyodaki alüminyumun yiyeceklere sızmasına ve sağlığı tehlikeye atmasına yol açabileceğini düşünenlerin sayısı bir hayli fazla. Böyle düşünenlerden biri de benim. Her şeyden önce alüminyum hâlâ sorgulanan bir mineral. Alüminyum içeren deodorantlar ve diğer koltuk altı anti terleme ürünleri ile meme kanseri, alüminyum içeren mide hapları ve alüminyumdan zengin sularla bunama/Alzheimer arasındaki ilişkileri araştıran çalışmalar hâlâ sürüyor. Elde henüz net ve açık bulgu henüz yok dense de özellikle beyinde alüminyumun birikiminin belleği olumsuz yönde etkilediği, Alzheimer hastalığının gelişiminde potansiyel bir faktör olabileceğini düşündüren pek çok gözlem var. Tavsiyem şu: Aksi ispat edilene kadar alüminyum folyoları ve alüminyum içeren mutfak aletlerini –özellikle tencere ve tavaları- mutfağınızdan uzak tutun. Hele hele bu folyolarla kapladığınız besinleri fırınlarda yüksek ısı ile pişirmekten kaçının. Domates veya limon gibi asitli gıdalarla pişirdiğiniz yemeklerde alüminyum folyo kullanmaktan kesinlikle vazgeçin.
KIZARTMAKTA HÂLÂ ISRARLI MISINIZ?
- YAĞDA kızartılmış patateslerde kanserojen akrilamit maddesinin miktarı oldukça yüksek. Akrilamit aslında yüksek ısıda pişirilen pek çok gıdada oluşan kötü bir bileşen ama yağda kızartılmış patateslerde çok fazla akrilamit olduğu da kesin. Aynı sorun patates cipsi için de söz konusu. Mümkünse sadece patates kızartmasından değil, yüksek ısıya maruz kalmış, yanmış, hele hele yüksek ısıda kızartılmış her türlü gıdadan uzak durun.
Paylaş