Onur Erol’un 68 yaşında olduğuna bakmayın. Biyolojik yaşının henüz 60’larda olduğunu söyleyebilirim.
Sağlığı için yaptıklarını ve yaşam tarzını incelerseniz biyolojik yaşını nasıl bu kadar genç tutabildiğini çözebilirsiniz! Biyolojik yaşınızı küçültmek istiyorsanız Dr. Onur Erol’u iyi izleyin...
Her yıl milyonlarca kişi, daha genç ve sağlıklı görünebilmek için estetik cerrahların kapısını çalıyor. Bazıları bir süre sonra "estetik bağımlısı" haline gelebiliyor. Birkaç gün önce gazetelerdeki bir haberi hatırlayın. Dünyada en çok estetik operasyon yaptırma rekoru da Brezilyalı bir mankendeymiş. Manken kız yanlış hatırlamıyorsam 30’un üzerinde estetik operasyon geçirmiş. Eğer, "estetik bağımlısı" olmak istemiyorsanız daha ilk ameliyatınızda kendinizi deneyimli ve emin birisine teslim edin. Onur Erol, işte bu emin ellerden biridir...
Onur Hoca, yaşlanmaya karşı mücadelenin ilk adımının çok çalışmak olduğunu iyi biliyor. Hocanın, daima yapacak bir işi, bir hedefi, başarılacak bir çalışması, halledilmesi gereken bir kaygısı var. Mükemmel bir düzende çalışan, ameliyatlarını, hasta vizitlerini hiç aksatmayan, bu yoğun programının arasına ulusal ve uluslararası kongre ve benzeri aktiviteleri sıkıştırmayı becerebilen Onur Erol’un yaşam tarzı alışkanlıklarından alınacak çok ama çok önemli dersler olmalı.
BİRAZ YAVAŞLAMALI...
Eğer biri bana Onur Erol’un eleştirilecek bir yanını bul dese söyleyeceğim tek şey kendine biraz daha zaman ayırması gerektiği olur. Hocanın bundan sonra daha çok yazması, deneyimlerini aktarması, birikimlerini daha geniş platformlarda meslektaşlarıyla sık sık paylaşması gerektiği düşüncesindeyim. Bunun nedeni de sahip olduğu yeteneklerin, bilgi birikimlerinin çokluğu, tecrübelerinin yoğunluğu.
Onur Hoca tahmin edeceğiniz üzere beslenme yönünden mükemmel bir not alıyor. Yoğun tıbbi mesaisi nedeniyle atlamak zorunda olduğu öğünleri düzene sokabilirse bu notu 10’a yükselecek.
Onur Erol’un yaşam tarzı alışkanlıklarında da örnek seçimleri var. Sigarayı hiç kullanmamış olması, alkolü yok denecek kadar az içmesi hocanın bu bölümde de aldığı notu yükseltiyor: 9. Ayrıca olumlu bakış açısı, çalışkanlığı, üretken kişiliği, sosyal ilişkilerdeki ustalığı da hocanın diğer artıları.
COENZYMQ-10’U DÜZENLİ ALMALI
Onur Erol, sağlığın korunmasıyla da, tedavisiyle de yakından ilgili. Kolesterol probleminin çözümü için "Atorvastatin" içeren bir statin kullanıyor. Atorvastatin ve diğer statinleri kullananların belirli aralıklarla karaciğer fonksiyon testlerini kontrol ettirmeleri gerekiyor. Hoca, bu önlemi ihmal etmiyordur.
Statinler yüzde 1-2 oranındaki hastada karaciğer fonksiyonlarında bozulmaya neden olabiliyor. Karaciğer fonksiyonlarındaki bozulma bir yere kadar normal kabul ediliyor. Karaciğer enzimlerindeki artış normalin iki katını geçerse ilaca devam edilip edilmeyeceğini ciddi bir şekilde tartışmak gerekiyor. Statinlere bağlı karaciğer fonksiyon bozukluğu ilacın bırakılmasından kısa bir süre sonra normale dönüyor. Birçok araştırma, statin kullanan hastalarda coenzymQ-10 seviyesinin azaldığını gösteriyor. Bu nedenle bazı hekimler statin kullananlara besin desteği olarak coenzymQ-10 almayı öneriyor. Bu konuda kardiyologlar arasında kesin bir fikir birliği yok. Biz koruyucu amaçla 30-100mg coenzymQ-10 desteğinin, özellikle statin kullanan hastalarda koroner riski azaltma yönünde yararlı olabileceği kanaatindeyiz.
KALBİ KORUYAN DESTEKLER
Omega-3 kapsüllerinin de koroner damarları korumada yararlı olması mümkün. Doğal olanı omega-3 yağlarını balık veya ceviz gibi tabii kaynaklardan temin etmek. Bununla birlikte güvenilir bir firma tarafından üretilmişse saf, temiz bir omega-3 desteğinden (EPA+DHA karışımı) faydalanın. Dikkat edilmesi gereken balık yağı değil saf omega-3 kapsüllerini kullanmaktır. Biz, "balık yağı" veya "Fishoil" değil "saf Omega-3" kullanmayı tavsiye ediyoruz.
Sırası gelmişken kalbi koruma amacıyla C ve E vitamini desteğinin de alınabileceği ama bu iki antioksidanın yararı konusunda fikir birliğinin bulunmadığını hatırlatalım. Kalp koruma paketinin içine eğer bir "hiperhomosisteinemi" yani homosistein yüksekliği hali söz konusuysa Folik asit, B6 ve B12 vitaminlerinin de eklenebileceğini belirtelim. Onur Hoca düzenli ve bilinçli ilaç, besin desteği kullanma bakımından da pekiyi notu hak ediyor: 9
AKTİF İNSAN UZUN YAŞAR
Onur Erol "Genetik mirasımda ciddi bir sorun yok" diyor ama ailesinde kalp sorunları ve şeker hastaları halen mücadele ettiği kolesterol yüksekliğiyle birlikte değerlendirildiğinde damar riski yönünden etkili bir genetik mirasının olabileceği aklında olsun. Hocaya genetik miras yönünden de iyi bir not veriyoruz: 9
Onur Erol’un iyi planlanmış bir aktivite programı var. Farklı kas gruplarını çalıştıran değişik egzersiz ve sporları belirli bir uyum içinde yapıyor. Yüzme, tenis, yürüyüş ve kalp hızı kontrol edilerek yapılan hafif koşular iyi egzersizler. Bu seçimlerin sağlığına olağanüstü yararlar sağlayacağı kesin.
Kliniğime iyi ve uzun bir yaşam tavsiyeleri için gelenlere yaptığım temel önerilerden biri aktif yaşam. Onlara hareketli, aktif bir yaşamın ve mümkün olursa planlanmış bir egzersiz programının en az kullandıkları tansiyon, şeker, kalp ilaçları ve vitaminler, mineraller kadar yararlı olacağını mutlaka belirtirim. Örnek olarak da eski cumhurbaşkanları Kenan Evren ve Süleyman Demirel’i verebilirim. İkisi de ileri yaşlarına rağmen düzenli yürüyüş yapıyor. Ve inşallah ikisi de "dalya" diyecek... Unutmayın, uzun ve iyi bir yaşamın bilimsel olarak kanıtlanmış iki yolu var: Biri, ihtiyaçtan fazla kalori tüketmemek, diğeri, mümkün olduğu kadar hareketli bir yaşam sürmek. Onur Hoca’ya aktivite yönünden de pekiyi veriyoruz: 9
Onur Erol’a sağlık, mutluluk ve huzurlu bir hayat diliyorum.
ONUR HOCA NE YAPMALI
Çalışmayı bırakmamalı ama çalışma saatlerini biraz azaltmalı. Tatillere, kendine, ailesine yani hayatın "ruhsal yönü" ve "hazlar bölümü"ne biraz daha zaman ayırmalı. E vitaminine ara vermeli, onun yerine üçer aylık kürler halinde yılda iki kez günde 200-400mg Alfa Lipoik Asit ve 500mg Asetil-L Carnitin almalı. Omega-3 kapsülünün içeriğini gözden geçirmeli ve saf "DHA+EPA" karışımı olup olmadığını kontrol etmeli. Safra kesesi taşının büyüklüğünü ve tıbbi geçmişini bilmiyorum ama eğer bir santimden büyükse ya da küçük ve çok sayıda taşı varsa ameliyat olup olmamak konusunu işin uzmanı bir gastroentologla tartışmalı. Daha ileri yaşlarda ortaya çıkabilecek safra kesesi iltihapları veya tıkanma sarılığı gibi sorunlar canını sıkabilir.
NASIL YAŞIYORSUNUZ?
Onur Erol (68)
Estetik ve plastik cerrahi uzmanı
Bugüne kadar canımı sıkan tek bir sağlık sorunum oldu. O da safra kesemdeki taş. Yorgunluk, uyku bozukluğu gibi bir sorunla da karşılaşmadım. Stresle ilgili önemli bir sorun yaşadığımı hatırlamıyorum. Ailemde ise kalp sorunları ve şeker hastalığı görüldü.
Doğrusu sıkı bir aktivite programım var. Haftada bir gün koşu bandında yürüyorum. İki gün de dışarıda yürüyüş yapıyorum. Ayda iki-üç kez tenis oynuyorum. Yazın bunlara yüzme ekleniyor. Üç-dört ay boyunca her gün yüzüyorum. Ayrıca özel gecelerde dans etmeye bayılırım. Tabii ameliyathanede ve klinikte sürekli aktifim.
Zaman zaman kilo sorunu yaşadığım için diyetime çok özen gösteriyorum. Hamur işlerinden, unlu gıdalardan uzak duruyorum. Tuzu çok kısıtlı kullanıyorum. Bol bol su içiyorum. Hayvansal yağlar yerine zeytinyağı kullanıyorum. Sabahları bal yiyorum. Meyvesiz, sebzesiz ve salatasız günüm geçmez. Tabii iyi bir balık severim. Balık yoksa beyaz eti yeğliyorum. Kendime özel bir bitki çayı karışımım var. Yeşil çay, ıhlamur ve kekik karışımı bu çaydan günde 6-8 büyük bardak içiyorum. Öğün saatlerim hep düzenli. Ara öğün tüketiyorum. Sosyal ortamda biraz daha fazla yemek yiyorum. Bir de yemekleri hızlı yeme alışkanlığım var. Sigarayla alakam olamaz. Özel gecelerde 1-2 kadehi geçmemek kaydıyla içki içiyorum. Kullandığım birkaç ilaç var: 10 mg Lipitor ve 4 mg Cardura’nın yanı sıra günde birer adet performans vitamini, coenzym, evit ve omega3 tableti alıyorum.