Paylaş
Biz yazmaktan yorgun düştük, siz okumaktan sıkıldınız belki ama ortada elle tutulur gözle görülür bir düzelme yok. Bu nedenle hoşgörünüze sığınarak yazmaya devam edeceğiz...
Bitkilerle tedavi (fitoterapi) önemli bir konu. Bilimsel esaslara dikkat edilirse, şifalı bitkileri gerek hastalıklardan korunma gerekse tıbbi sorunları tedavi etmede kullanmak tabii ki mümkün.
Ama bir şartla: Özellikle tedavi edici amaçla kullanıldıkları zaman bu ürünlerin mutlaka ama mutlaka bir hekim tarafından reçetelenmesi ve ürünün sadece ve sadece eczanelerde satılması gerekiyor.
Bu ilaçlar gelişmiş ülkelerde, özellikle Avrupa’da çok ciddi denetimlere tabiler. Almanya ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde bitkisel ilaçlar sadece hekim reçetesi ile eczanelerde satılıyor. Bedelleri de resmi kurumlar tarafından tıkır tıkır ödeniyor.
SORUN NE?
Bitkisel tedavinin önemi ülkemizde -maalesef- yeni yeni fark ediliyor. Biz doktorlar da eczacılık fakülteleri, ilaç üreticileri ve eczacılarla birlikte konunun önemini biraz geç fark ettik. Doğal olarak alanı “üçkâğıtçı-şarlatan-tehlikeli” kişi ve firmalar işgal etti.
Çünkü konunun ciddi bir ticari büyüklüğü var. Parasal rakamlar zannettiğinizden çok ama çok daha yüksek boyutlarda.
Durum böyle olunca bu tür şarlatanların türemesi hele bir de alan bilim uzmanları, doktor, eczacı ve ilaç firmaları tarafından doldurulmazsa bir şekilde “işgal edilmesi” son derece normal!
Bu şarlatanlar şimdi de çocuklar ve annelere el attılar. Çakma ürünleriyle “boy uzattıklarını” iddia edip yalan söylüyorlar.
SADECE ECZANELERDE SATILMALI
Kısacası bu yoldan zengin olmayı kafasına koyan çok sayıda kişi ve firma bu alanı işgal etmeye, pay kazanmaya çalışıyor.
Alan, maalesef aktarların ve kendilerini “lokman hekim” yerine koyan “çakma uzmanların” cirit attığı bir alan haline geldi. Bu büyük bir tehlike. Hızla, çok ciddi ve etkili önlemler alınması, ciddi yasaklamalar, kısıtlamalar, kontroller ve cezalar getirilmesi lazım.
Üzülerek belirtelim ki, bitkisel hap üreticilerinin çoğu nerede, nasıl, ne şekilde, hangi koşullarda imal ettikleri tartışmalı haplar ve şuruplarla obezite sorununu çözmeye, kanser tedavi etmeye, kemik erimesini engellemeye, fıtığı, basuru, ülseri iyileştirmeye, alerjinin, astımın, bunamanın, yaşlanmanın, kalp yetmezliği, karaciğer hasarının “köküne kibrit suyu sıkmaya” kadar birçok konuda inanılmaz vaatlerle ürünlerini satmaya çalışıyorlar.
Yani durum çok ama çok ciddi. Boyutları çok ama çok önemli. Yetişkinlerden sonra tehlike şimdi de çocukların sağlığını tehdit eder hale geldi.
Televizyonlarda bunlarla ilgili “danışıklı dövüş” diyebileceğimiz “pazarlama” programları var. Aynı kişiler gazete, dergiler ve internet aracılığıyla akla gelmez önerilerle kötü emellerine zavallı ve çaresiz insanları alet etmeye çalışıyor.
Bu soruna bir an önce dur denmeli. İlgililere bir kez daha duyurulur...
Özellikle, sağlıkta olağanüstü iyileşmeler yapan, başarılara imza atan Sağlık Bakanımız Dr. Recep Akdağ’dan bu konuda daha etkili yaptırımlar bekliyoruz.
Umca’da alkol var mı?
Umca, Al-manya’da yaklaşık 20 yıldır yetişkinlerin güvenle kullandığı bitkisel ürünlerden biri.
Özellikle solunum yolu enfeksiyonlarında, viral kaynaklı soğuk algınlıklarında etkin ve hızlı tedavi amacıyla tercih ediliyor. Ürünün içindeki sardunya köklerinden çıkarılan özü elde etmek için “alkol” kullanılıyor. Bu nedenle Umca, alkol (etanol) ihtiva eden bir ürün.
Hatta bu nedenle prospektüsünde, ilacı alanların araç ve makine kullanımında dikkatli olmaları gerektiği belirtilmiş.
Ben ürünün yetişkinlerde güvenle kullanılabileceği düşüncesindeyim. Tabii ki her ilaç gibi Umca’nın da bulantı, karın ağrısı gibi bazı yan etkileri olabiliyor. Kanama eğilimi olanların karaciğer ve böbrek rahatsızlığı bulunanların, hamilelik ile emzirme dönemindeki hanımların Umca’yı kullanmaması lazım.
Öte yandan kullananların Umca’nın içinde alkol olduğunu bilme hakkı var.
Umca’nın çocuklarda kullanıp kullanılamayacağı konusuna gelince... Yurtdışında 5 yaşın üzerindeki çocuklarda doktor tavsiyesi-reçetesi ile kullanımına izin verildiğini biliyorum. Ama daha küçük yaştaki çocukların kullanmaması gerektiğini hatırlıyorum.
Eğer bu konuda farklı düşünceler varsa, sayfamızda yer açmaya hazırız.
Paylaş