Birand’la yaptığım o konuşma

“Sahip olduğumuz tek şey zaman. Ve bir gün, düşündüğünüzden daha az zamanınız olduğunu fark edebilirsiniz.

Haberin Devamı

Bu yüzden başkasının değil, kendi hayatınızı yaşayın. Başkalarının değil, kendi kaderinizin peşinden koşun!” Mehmet Ali Bey bir sabah beni, “Doktor, pankreas kanseri olduğumu söylediler, seninle görüşmem lazım!” diye aradığında aklıma hemen yukarıdaki cümleler geldi. Nedeni şu...

Birand’la yaptığım o konuşma

O cümleleri, kısa bir süre önce ‘pankreas kanseri’ teşhisi konup ‘üç ay ömür biçilen’ dünyaca ünlü bir bilimadamı, Randy Pausch’un ‘SON KONUŞMA’ isimli kitabında okumuştum. Prof. Pausch Pittsburgh’daki Carnegie Mellon Üniversitesi’nde bilgisayar tasarımı profesörü idi. Günün birinde, çoğu insan gibi o da tıpkı Mehmet Ali Bey gibi ‘pat diye’ pankreas kanseri olduğunu öğrenmiş, yine tıpkı Mehmet Ali Bey gibi, bu en sinsi ve en agresif kansere o da mesleğinin zirvesindeyken paçasını kaptırmıştı.

DOĞRU ŞEYLER YAPTI

Rahmetli Mehmet Ali Birand, hasta olduğunu öğrendikten sonra, tıbbi açıdan en doğru şeyleri yaptı. Doğru doktorlarda, doğru hastanelerde yapılabilecek her türlü tedavi, yol ve yöntemi denedi. Daha da önemlisi hep ‘kanseri yenmiş, onunla baş etmiş’ gibi davrandı. ‘İşinin başında olduğunu’ ve ‘uzun süre bizimle birlikte kalacağını hissetmeye ve hissettirmeye’ çalıştı. Zaten ‘iyimser’ biriydi, hastalıktan sonra da iyimserliğini korudu, iyimser kaldı. Güçlü, dirençli ve dingindi. Sonuna kadar ve asla ‘vazgeçmedi, pes etmedi’. ‘İyileşme umudunu’ hiç yitirmedi. Hastalığının en sıkıntılı dönemlerinde bile “İyiyim” dedi, “İyi gidiyor, bence iyileşiyorum” diye ekledi.

ÇOK ŞEY VERDİ ÇOK ŞEY YAŞADI

Onunla aynı hastalıktan muzdarip olup aynı mücadeleleri veren Prof. Pausch bakın neler söylemiş o ünlü son konuşmasında: “İyimser olmayı mümkün kılan tek şey, her şey kontrolden çıktığında yedek bir planınız olmasıdır, dışarı çıktığınızda götürebileceğiniz tek şey, yanınızda getirdiğiniz şeydir.”
Ben, Mehmet Ali Bey’in çok şey yaptığı ve hayata çok şey verdiğini, giderken de bizden çok şey alıp götürdüğünü, bizi çok eksilttiğini düşünüyorum.
Onu kaybettiğimiz gün konuştuğum Sedat Ergin dedi ki: “Mehmet Ali Bey belki on insanın üreteceği kadar şeyi tek başına üretmeyi ve on insanın yaşayabileceği kadar şeyi tek başına yaşamayı başardı!”
Anladığım kadarıyla sevgili Sedat da, benimle aynı fikirdeydi: Mehmet Ali Bey varlığıyla hayatımıza çok şey kattı, kaybıyla da bir o kadar şeyi alıp götürdü. Nur içinde yatsın, Allah rahmet eylesin.

Haberin Devamı

PANKREAS: EN SİNSİ KANSERLERDEN BİRİ

Haberin Devamı

PANKREAS kanseri teşhisi en zor, en sinsi, en sessiz ve derinden seyreden, teşhis konulduktan sonra da mücadelesinde en çok zorluk çekilen kanserlerin başında geliyor. Hastalığa yakalananların %90’ından fazlası, ne yazık ki en çok beş yıl içinde kaybediliyor. Bütün dünyada en çok can alan kanserler sıralamasında daima ilk beşte yer alıyor; üzülerek belirtelim ki, son kırk yıldır kurtulma ihtimali ve yüzdeleri yükselmeyen tek kanser çeşidi olma unvanını da elinde bulunduruyor. Özellikle kuyruk bölümünde gelişen kanserlerde kurtulma ihtimali yok denecek kadar az.

NEDENİ BİLİNMİYOR AMA...

Pankreasın baş bölümünde gelişen kanserlerde ise belirtiler azıcık daha erken fark edilebiliyor ve bazılarında ömrü uzatma şansı yakalanabiliyor. Hastaların en fazla beşte birinde çok erken dönemde teşhis konulabildiği taktirde, iyileşme şansı var. Son yıllarda daha sık karşılaştığımızı düşündüğümüz kanserlerden biri olduğu da kesin. Nedeni bilinmiyor ama aşırı kilo almak, fazla miktarda alkol tüketmek –özellikle sert içkileri fazlaca içmek-, proteinden fakir hayvansal yağlardan zengin beslenmek, kızartılmış yiyecekler, sigara içmek risk faktörü olarak kabul ediliyor. Kesin kanıtlanamamış olsa da, şeker hastalığıyla da ilişkilendirenler var. Genetik geçiş ciddi olmasa da etkili bir faktör, ailesinde pankreas kanseri bulunanlar daha fazla risk altındalar. Pek çok ünlüyü pankreas kanserinden kaybettik, benim hemen aklıma gelenler rahmetli Ufuk Güldemir, Arif Mardin ve ünlü İtalyan tenor Luciano Pavarotti.

Haberin Devamı

Belirtileri neler?

AŞAĞIDA  yazdığım belirtiler çoğu zaman ve maalesef “iş işten geçtikten sonra” kendini göstermeye başlıyor. Ama yine de bu belirtileri dikkate almakta fayda var:

İşte BUNLARA DİKKAT!

Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, kansızlık, bulantı, kusma, sarılık, idrar renginde koyulaşma, dışkı renginde açılma, özellikle karnın sol kısmına, göbek çevresine ve sırta yayılan ağrılar, ani kan şekeri düşmeleri ve buna bağlı hipoglisemi işaretleri ya da kan şekeri dengesizlikleri. Özellikle karın-göbek-mide çevresinde gelişen kalıcı-inatçı ağrılar, hazımsızlık, şişkinlik, kilo kaybı, iştahsızlık uyarıcı olmalı diye düşünüyorum.

 

Yazarın Tüm Yazıları