Paylaş
Çareyi kahve fincanlarında aramanıza da gerek yok! Beslenmenizde yapacağınız basit değişimler de işe yarayabiliyor. Zira “yoran gıdalar”, “hipoglisemik ataklar” ve “gizli susuzluk” sorunları da sık görülen yorgunluk nedenleri ve bunlarla mücadelenin yolu beslenmede yapılması gereken bazı değişimlerinden geçiyor. O değişimlerden en önemlileri de şunlar...
* ÖĞÜN SAYINI ARTIRIN: Hipoglisemik biriyseniz sık ve kolay yorgun düşersiniz. Bu durumda küçük porsiyonlar halinde günde 3 değil, 4-5 öğün de yiyebilirsiniz.
Sık ve az yemeniz kendinizi daha enerjik hissetmenizi sağladığı gibi şişkinlik ve yorgunluğunuzu da azaltacaktır. Aman dikkat! Atıştırmalık olarak bisküvi, grisini, gofret ve şekerlemelerden uzak durun.
* SU İÇİN: Yorgunluk çoğu kez susuzluğun ve sıvı eksikliğinin, yani “gizli susuzluğun” gözden kaçmış bir belirtisidir.
Günde en az 8-10 bardak su içerek ve bunu gün içine yayarak da enerji düzeyinizi koruyabilirsiniz. Mineral zengini suları tercih edin.
* UN/NİŞASTA VE ŞEKERDEN UZAK DURUN: Şekeri, tatlıları ve hamur işi gıdaları azaltmak yorgunluğunuzu azaltır. Özellikle kan şekeri dalgalanan, kilo sorunu olan, insülin direnciyle savaşan biriyseniz bu nokta çok daha önemli. Ayrıca hayvansal yağları da azaltmanız iyi olur.
Birçok araştırma, fazla miktarda hayvansal doymuş yağ tüketenlerde yorgunluk ve halsizlik şikâyetlerinin daha sık olduğunu ortaya koymuştur. Ama önceliğiniz şekeri, unu, nişastayı azaltmak olmalı.
Protein zengini yiyeceklere yönelin. Özellikle de bakliyat ve yumurtaya...
* SEBZE VE MEYVE YİYİN: Özellikle glisemik indeksi düşük, lif ve posa miktarı yüksek, antioksidan kapasitesi fazla meyveleri (Aşırı şekerli olanları değil) ve çiğ sebzeleri küçük porsiyonlar halinde tüketmeniz enerji düzeyinizi artırır.
Elma, şeftali, siyah erik, kiraz, nar, salatalık, karnabahar, havuç ilk tercihleriniz olmalıdır.
* ATIŞTIRMALIK SEÇİMLERİNİZİ DEĞİŞTİRİN: Sadece atıştırma seçeneklerinizi değiştirerek enerji düzeyinizi yükseltip, yorgunluğunuzu azaltabilir, ayrıca kilo almaktan korunabilir, birkaç kilo verebilirsiniz.
Patates, mısır cipsi, gofret, şekerleme yerine taze hazırlanmış sebze çubuklarını, az tatlı taze meyveleri ya da gofret yerine protein barlarını tercih edin.
Ayrıca dondurma veya çikolata yerine dondurulmuş üzüm taneleri veya dondurulmuş küçük kavun ve şeftali parçaları yiyebilirsiniz.
Yağlı, tuzlu krakerler yerine tuzsuz doğal (kavrulmamış) badem, fındık ya da cevizi tercih etmeniz de önemli bir avantaj sağlar.
Mayonez veya kremalı salata sosları yerine sirke, limon suyu veya balzamik sosları deneyin.
Şekerlemeler, çikolatalar veya pastalar yerine kuru veya taze meyveler (kuru veya taze elma, erik, kayısı) tüketin. Şekerli içecekler yerine sebze sularını, ayranı deneyin.
ÖNEMLİ
Bu banyo hasta eder
Tekrarlayan streslere karşı geliştirdiğimiz ölçüsüz ve akılsız tepkiler, bir süre sonra bizi baş edemeyeceğimiz yoğunlukta bir “kimyasal banyo”, yani “kimyasal kirlenme” ile baş başa bırakır.
Çözümsüz kalan çatışma, korku ya da endişeler, ilk aşamada faydalı olabilen stres tepkilerini sağlığa zararlı hale getirir. Stres alarm düğmesinin çalışmaması ya da kilitlenmesi, acil oluşan durumlara karşı kendimizi korumamız, belki de canımızı kurtarmamız için bir tehdit oluşturabilir.
Kısacası, her şey gibi stres için de bir “ifrat-tefrit” durumu söz konusudur. Stresin de azı -veya geçicisi- karar, çoğu –tekrarlayanı ve süreklisi, şiddetlisi- zarardır.
Dr. Gary Small diyor ki; “Yaşamınızdaki dağınıklığı azaltmak, stres düzeyinizi düşürmenin etkin bir yoludur. Nasıl ara sıra giysi dolabınızı elden geçirip fazlalıklardan kurtuluyorsanız, bazen duygusal evinizi de temizlemeniz, gereksiz ilişkilerden uzaklaşarak enerjinizi sadece sevdiğiniz, ilgi duyduğunuz insanlar için harcamanız doğru olur. Bir zamanlar anlam içeren bazı eski dostluklar, zaman içinde kişiyi zenginleştirmek yerine, ona zarar veren, sıyrılması güç alışkanlıklar haline gelir.”
Gary Small’un bu fikrinin özetini ben “ilişki detoksu” olarak tanımlıyorum ve hayatın pek çok alanında olduğu gibi zamanı ve yeri geldiğinde sorun yaratabilecek ilişkileri de hayatımızdan çıkarmanın, detokslamanın faydalı olacağını kabul ediyorum.
Netice şu: Stres hormonları ile yaptığınız banyoların sayısı arttıkça ömrünüz kısalır, hastalıklı günlerin sayısı artar, hayat kaliteniz düşer.
BİR SORU
İşiniz stresli mi?
Stresli bir iş kadar sağlığı bozan, stresli iş ortamı kadar yaşam kalitesini bozan bir şey var mı? Yok!
Nedeni şu: Çalışma hayatının yoğunluğu, başarıya, ekonomik kazanç ve dikey yükselmeye bağlı yapılanması stresi işle “eş anlamlı” hale getiriyor.
Çoğu çalışanın çektiği uykusuzluk, çarpıntı, gastrit gibi sorunlar ve daha birçok sağlık problemi stresle doğrudan ilişkili.
İşte bu nedenle işyerinde stresle başa çıkmanın yol haritasını bilmek gerekiyor. Stres, hayatımızın her anında var ama en yoğun olduğu yer “iş hayatı”mız gibi görünüyor. Arka arkaya gelen işyeri stresi ile ilgili sorunların çözümü için daha önce de yaptığım 20 maddelik bir tavsiyeyi bir kez daha tekrarlamakta yarar var. Siz bu tavsiyeleri bana sorarsanız bir yere not edin, masanızın etrafında, işyeri odanızın duvarlarında müsait bir yerde her an gözünüze batabilecek şekilde görmeye çalışın.
BİR ÖNERİ
Homeopatiden yararlanın
Bazı homeopatik ilaçlar uyku sorununun çözümünde yardımcı olabilir. Yatmadan önce 2 tablet NuxVomica 200 ve bunu takiben beş dakika sonra 2 Rabler Belladonna 30 kombinasyonu en sık önerilen homeopatik kombinasyondur.
Ünlü İngiliz integratif tıp uzmanı Dr. Müşerref Ali bu kombinasyonu stres ve gerilimden kaynaklanan uykusuzluk için özellikle öneriyor (Dr. Ali’nin Prens Philip’in özel hekimi olduğunu da hatırlatalım). NuxVomica 200’ün kas gerilimini azalttığı, Belladonna 30’un beyinden karmaşık düşünceleri uzaklaştırdığı kabul edilir. Bu kombinasyonu alıyorsanız oluşabilecek ağız kuruluğuna önlem olarak yatarken bir bardak su için.
BİR UYARI
Uyku hatalarına dikkat
Akşam aldığı ginseng veya ginkgo biloba gibi bitkisel destekler veya kafeinli ağrı kesiciler sebebiyle uyku sorunu yaşayan ve bu ilaçları kesince mışıl mışıl uyuyan hastalarım oldu.
Gecede üç-beş kez terlemelerle uyanan, isoflavon içeren desteklerden almaya başladıktan sonra daha rahat uyumaya başlayan menopoz çağı kadınlarının sayısı da bir hayli fazla.
Çay ve kahvesini azaltarak uykusunu düzene sokan, yatmadan önce yaptığı kısa yürüyüşler ve ılık duşlarla, televizyon seyretmeyi bırakıp kitap okumalarla bu sorunu çözen insanlar da var.
Bazı hastalarım papatya çayı, valeryan çayı, melatonin kapsülleri ile önemli mesafeler aldı.
Gece korku filmi seyretmeyi bırakan, gündüz şekerlemelerini sınırlayıp gece uykusunu düzeltenlerin sayısı da azımsanacak gibi değil. Kilo vererek, horlama problemini çözerek daha konforlu uyku uyumaya başlayan yüzlerce insan var.
Eğer bu basit önlemler sorunu çözmeye yetmiyorsa bir “uyku uzmanı” ya da “uyku merkezleri” ile görüşün.
Paylaş