Beyne sadece Omega-3 yetmez!

Güçlü bir bellek istiyorsanız, alkolü, sigarayı bırakın. Uykunuza özen gösterin. Daha çok hareket edin, okuyun, iyi ve doğru beslenmeye gayret edin. Unutmayın ki, sağlığınıza bir bütün olarak dikkat etmezseniz, beyne sadece “omega-3” desteği yetmez...

Haberin Devamı

İNGİLTERE’de yapılan yeni bir çalışmanın sonuçları Alzheimer hastaları için yeni bir umut oldu. Araştırma merkezi bu son derece can sıkıcı hastalığın tedavisinde kullanılabilecek yeni ve etkin bir molekül bulduğunu duyurdu. Gerçi bu yeni molekülün ilaç haline gelmesi için hastaların en az beş yıl daha beklemesi gerekiyordu ama haber yine de son yıllarda iyice umutsuz hale gelen Alzheimer hastaları ve aileleri için umut ışığı oldu. Belleğimizi kaybetmek bir yana, onun zayıflamasından bile korkarız. Çok iyi biliriz ki o, sahip olduğumuz en değerli hazinelerden biridir. Onu kaybetmek ise korkularımızın ilk sıralarında yer alır. Çünkü bellek kaybı sadece gözlüğümüzü, anahtarımızı sık sık bir yerlerde unutmamız anlamına gelmez. Özellikle yaşa bağlı bellek kaybının çok farklı ve ürkütücü anlamları vardır. Bunların hepsi doğru ama emin olunuz ki sorun korktuğunuz kadar büyük değil...

İYİ HABER...

Haberin Devamı

İyi haber şu: Biz yaşlandıkça beynimiz de yaşlanmanın doğal etkilerinden tabiî ki nasibini alıyor. Nasıl ki yaşlandıkça kulaklarımız eskisi kadar iyi işitmiyor, gözlerimiz eskisi kadar iyi görmüyor, kalbimiz eskisi kadar iyi vurmuyorsa, beynimiz de eskisi kadar iyi hatırlayamıyor. Konsantre olmada, anlamada, anladığı ve öğrendiği şeyleri depolama, işleme ve kaydetme ve sonra da yeniden geri çağırmada bazı zorluklar yaşıyor. Bunu basitçe “yaşlandıkça yüzünüzün kırışması” gibi de düşünebilirsiniz. Çünkü beynimiz de biz yaşlandıkça –özellikle bazı tedbirleri erken dönemde almadığımız takdirde- buruşmaya ve kırışmaya (!) başlıyor. Yaşlılığın beynimiz üzerindeki etkilerini 50-60 yaş döneminde fark etmeye başlıyoruz. Bu yaş kuşağına girdiğimizde eskisinden daha dalgın, unutkan birileri haline geliyoruz. Ama yine de bunlar ufak tefek –ve bazen de gülünç- teklemeler dışında sorun yaratmıyor ve bu konuda da bir şeyler yapmamız mümkün. Ama biz yapmamız gerekenlerden çok yapmamamız gereken şeyleri yapıyoruz.

YANLIŞ İŞLER

Bellek kapasitemizi riske eden, onu daha kolay yaşlandıran hataları ise çoğu zaman –bilerek ya da bilmeyerek- biz davet ediyoruz. Çünkü çoğumuz hala zinde bir beynin, zinde bir vücutta olacağının farkında değiliz. Sigaranın, alkolün, uykusuzluğun, stresin, fazla kiloların, hareketsiz bir hayatın, hipertansiyonun, şeker ve kolesterol fazlalığının, tiroid yetmezliğinin, tıkayıcı uyku apnelerinin rast gele yuttuğumuz bazı hapların beynimizin canına okuyabileceğini bilmiyoruz. “Güçlü bir bellek için neler yemeli?” dendi mi hepimiz pür dikkat kesiliyoruz ama bu konunun konuşulduğu televizyon programlarını sigara içerek, gazete yazılarını alkolümüzü yudumlayarak izliyor, okuyoruz. Kısacası pek çok sağlık sorununda olduğu gibi bellek problemlerini de aslında –hem de bazen neredeyse kırmızı mumlu davetiyelerle- biz davet ediyoruz. Tabiî ki Alzheimer hastalığını önlemek en azından şimdilik mümkün değil ama pek çok çalışmada net ve açık olarak gösterildi ki kilo fazlalığı sorunu olanlarda bu hastalığa yakalanma ihtimali daha fazla. Yine pek çok çalışmada gösterildi ki gizli şekeri olanların bellek problemlerine yakalanma ihtimalleri çok daha yüksek. Hareketsiz bir hayat, uykusuzluk, tansiyon, alkolün beyin hücrelerinin canına okuduğunu gösteren bilimsel verilerin sayısı ise binleri geçti! Ama biz hala aynı yanlışları dönüp dönüp yapmaya, işin çözümünü de sadece yiyecek içeceklerde aramaya devam ediyoruz.

NE YAPMALI?

Haberin Devamı

Şunu hiç unutmayalım: Hayatımızı iyi yönetemediğimiz, sağlığımıza gereken özeni göstermediğimizde bundan bir şekilde belleğimiz de etkilenecektir. “Optimum bellek optimum sağlıkla” birebir ilişkilidir. Beynin zinde kalması demek bedenin de zinde kalması demektir. Her gün biraz daha büyüyen göbeğinizi dikkate almayıp sigara-alkol içmeye devam ederken, diğer taraftan omega-3’ten zengin beslenip ginkgo hapları yutmanın belleğimize ciddi bir faydası olmaz. Eğer güçlü bir belleğim olsun istiyorsanız hayatınızı yeniden gözden geçirin. Alkole dikkat edip sigarayı bırakın. Uykunuza özen gösterin. Tembelliği bırakıp daha çok hareket edin. Hayata daha çok bağlanmanın, stresi daha iyi yönetmenin, her şeyi kafanıza takmamanın, dert haline getirmemenin yollarını öğrenin. Daha çok okuyun. Araştırın, inceleyin, dolaşın, görün, gezin, öğrenin. Olabildiğince iyimser bir duygusal yapılanma geliştirin. Manevi yanlarınızı güçlendirin. Tabiî ki daha iyi ve doğru beslenmeye de gayret edin. Ancak bunları bir bütün olarak yaptığınız ve sürdürdüğünüzde belleğinize ve beyninize karşı gereken görevleri yerine getirmiş olacaksınız. Unutmayın ki bir şeyi “hatırlamak” öncelikle o şeyi “edinmek”ten geçiyor ama bunu başarabilmek de sağlığa her şeyden daha fazla dikkat etmeyi gerektiriyor, beyne sadece “omega-3” desteği yetmiyor.

Haberin Devamı

Beyin hücreleri yaşla azalmaz

YAKIN zamana kadar yaşlandıkça beyin hücrelerimizin sayısının azaldığını zannediyorduk. Ama yeni çalışmalar, yaşlılıkta beyin kütlesindeki azalmanın, daha çok, hücreler arasındaki bağlantı kaybı ile ilişkili olduğunu gösterdi. Sinir hücrelerinin –nöronların- arasındaki bu yolların/dalların ve bağlantıların azalması tabiî ki bellek fonksiyonlarında da bir kayba yol açıyor. Fakat bu kayıp, akıllı stratejilerle minimumda tutulabiliyor. Hayatla bağlantılarınızı yaşlandıkça arttırabilirseniz,
beyin hücreleriniz arasındaki bağlantıları da korur, azaltmak yerine çoğaltabilirsiniz.

HARVARD’LI BİR UZMANA KULAK VERİN (*)

SAĞLIKLI yiyerek, düzenli egzersiz yaparak ve yeni şeyler öğrenerek bunu başarabilirsiniz. “Beyninizi yaşlanmanın etkilerinden korumaya yardımcı sağlıklı alışkanlıklardan bazıları bellek problemlerinizi önlemeye de yardımcı olabilir” diyor Harvard’lı ünlü bellek uzmanı Dr. Aaron P. Nelson. B nedenle, bugünden başlayarak “Belleğim için neler yapabilirim?” sorusuna da yanıt aramaya başlayın.
(*) Belleğinizi Nasıl Güçlendirebilirsiniz?/Dr. Aaron P. Nelson/Optimist Yayınları/İstanbul

Yazarın Tüm Yazıları