Paylaş
O nasibin az mı çok mu olacağı ise biraz genetik mirasımıza biraz yaşam tarzı seçimlerimize, kişisel çabalarımıza, biraz da hayat şartlarımıza bağlıdır. “Başarılı Yaşlanma” kitabının yazarı Dr. Daniel J. Levitin de benimle aynı fikirde. İsterseniz gelin o kitaptan faydalanarak beynin yaşlanma sorunlarına farklı bir bakış açısıyla yaklaşalım.
ŞİFRE PREFRONTAL KORTEKSTE Mİ?
Prefrontal korteks yaşlandıkça yıprandığını belli eden beynin ilk önemli alanı. Bir başka beyin sağlığı uzmanı Art Shimamura’ya göre, “yaşlılardaki en önemli bilişsel sorunlardan birinin düşünceleri takip etme ve rastgele düşüncelerin araya girmesinin önüne geçme becerisi olmasının nedeni prefrontal korteksteki hasarlardır. Oysa yaşlandıkça beynimizin zindeliği önemli ölçüde sağlıklı ve aktif bir prefrontal korteks sürdürmeye dayanır. Günlük aktiviteler esnasında bu beyin bölgesini ne kadar çok meşgul edersek düşüncelerimizi o denli iyi kontrol edip o denli esnek düşünebiliriz”. Bu mükemmel ve doğru bir yaklaşımdır. Peki, yaşlılıkta yaşadığımız bilişsel sorunların kaynağı sadece prefrontal korteks etkinliğinin giderek zayıflaması mıdır? Hayır! Sırada başkaları da var.
UNUTMAYIN
HER BEYİN YAŞLANIR
Dr. Levitin’e göre, “yaşlandıkça çoğumuz -istesek de istemesek de- bir takım zihinsel güçlüklerle karşı karşıya kalacağız ve o güçlüklerin birden çok nedeni var. Mesela Alzheimer hastalığında olduğu gibi amiloid plakların birikimi veya klasik demansta olduğu gibi damar sertliği nedeniyle kısmen tıkanmış ana damarlardan yeterince kan akışının olmaması beynimizi muhakkak ki etkileyecektir. Diğer taraftan nörokimyasal maddelerin üretimindeki azalma da beyin hücrelerinin/nöronların daha az etkili biçimde beynimizi ateşlemesine yol açacaktır. Örneğin, dopamin düzeyleri her 10 yılda yüzde 10 civarında düşüyor. Serotonin ve beynin diğer nörotropik/besleyici doğal kimyasallarının düzeyleri de yaşımız ilerledikçe azalıyor. Sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklar da beynimizi küçültüyor”. Kısacası yaşlanan beyni bekleyen pek çok sorun var. O sorunların en yoğun yaşandığı bölgelerin başında da “PREFRONTAL KORTEKS” ve “HİPOKAMPUS” geliyor. Peki, sonuç ne? Sonuç maalesef bazen oldukça can sıkıcı ve tatsız olabiliyor.
KISA BİLGİ
MİYELİN, MİYELİN, MİYELİN...
Yaşlılığa bağlı zihinsel gerilemenin önemli bir başka belirleyicisi de sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan yalıtıcı miyelin kılıfıyla ilişkilidir. Beynin bilgi aktarım hatları yani miyelin ile kaplı aksonların gücü de yaşımız ilerledikçe azalıyor. Miyelin yalıtımının yaşlandıkça azalıp kaybolması ise yanlış nöronsal ateşlemelere ve elektriksel sinyal bozukluklarına yol açıyor. Neticede yaşlandıkça beyindeki düşüncelerin iletimi de yavaşlıyor. Dr. Daniel J. Levitin “Bu yavaşlamayı basit bir ev testiyle kendiniz de deneyebilirsiniz” diyor. Peki, o test ne?
BEYNİNİZİ TEST EDİN
TÜKENMEZ KALEM TESTİ
Tükenmez bir kalemi ucuna yakın olacak biçimde baş parmağınızla işaret parmağınız arasında sıkıştırıp dik bir şekilde tutun. Avucunuzu açın ve sonra kalem düşerken onu mümkün olduğu kadar hızla kavramaya çalışın ve kalemin ne kadarının parmaklarınızın arasından geçtiğini ölçün. Bunu daha sonra daha genç insanların ne yapabildiği ile kıyaslayın. Ya da hızınızı koruyup korumadığınızı veya yavaşlamaya başlayıp başlamadığınızı görmek için aylık bir günlük tutun ve bu günlükteki rakamları/ölçüm sonuçlarını dikkatle izleyerek beyninizi takibe alın.
OMEGA 3/B12 İLE MİYELİN İLİŞKİSİNE DİKKAT!
Dr. Levitin’e göre, “nöral sağlığımızı geliştirmemiz için yapabileceğimiz en önemli şeylerden biri yüzde 80’i yağ olan MİYELİN ile alakalıdır. Vücutlarımızın miyelin üretme ve üretim becerisini sürdürme yeteneği ise besinlerle kazandığımız doğal yağlara bağlıdır. Bir sözcüğü hatırlama sorunu ya da kaybedilen her cüzdanın sorumlusu sadece miyelin kaybı olmasa da yaşlılıkta da sağlam bir beyin için miyelinizasyonu geliştirip devamlılığını sağlamakta fayda vardır. Bunu yapmanın ise iki temel yolu var:
BİR: SIK SIK YAĞLI BALIK YEMEK
İKİ: YETERİNCE B12 VİTAMİNİ KAZANMAK
Balığın beyin dostu bir gıda olduğu kesinlikle doğrudur. Zira balık yağı vücudun miyelin üretmekte kullandığı “OMEGA 3 YAĞ ASİTLERİ”ni -özellikle dokoza hegzanoik asidi- temin eden temel bir besin kaynağıdır”.
Anlaşılan o ki çocukluğumuzda lezzetsiz bularak yutmaktan kaçtığımız balık yağ şuruplarını bize içirmeye çalışan annemiz/anneannemiz de balık pazarında “Hamsi fakir gıdası değil, fikir gıdasıdır” diye balığını satmaya çalışan balıkçı kardeşimiz de kesinlikle haklıdır. İsterseniz gelin daha güçlü bir beyin için aşağıdaki listeyi de bir kenara not edelim...
BİR LİSTE
BEYNİN BESİNLERİ
BİR: Omega 3 yağları/Balık yağı. İKİ: B12 vitamini/hayvansal besinler.
ÜÇ: B9 vitamini/yeşil sebzeler.
DÖRT: B1, B3 ve B6 vitaminleri/tahıllar, bakliyat. BEŞ: D vitamini/güneş.
ALTI: Magnezyum/kuruyemişler, bakliyat. YEDİ: Demir/kırmızı et.
SEKİZ: Kolin/Yumurta.
DOKUZ: Kateşinler/Çay.
ON: E vitamini/Çekirdekler.
Paylaş