Besinleri trankilizan gibi kullanmayın

Geçici ruhsal rahatlama sağlayan kalori bombası bazı gıdalar (aslında bunlara gıda dememek gerek!) bir süre sonra neredeyse ilaç haline geliyor.

Haberin Devamı

Herhangi bir huzursuzluk veya zihinsel dağınıklığı geçici de olsa gideren bir sakinleştirici gibi kullanılmaya başlıyor. İkinci ve daha tehlikeli dönem bu yiyeceklerin televizyon seyrederken, internette sörf yaparken, okurken, çalışırken de tüketilmeye başlanması oluyor. Bu tuzağa düşen şanssız insanlar, sorunlarından habersiz bir şekilde şişmanlamaya devam ederler. Koca bir dilim pizzayı veya pastayı ya da bir paket kremalı bisküviyi, gofreti nasıl olup da farkına varmadan yediklerine şaşarlar. Aslında yedikleri kremalı bisküvi veya gofret değil stresleri, iç kavgalarıdır. Yediklerinin onları beyinlerindeki kaostan kurtaran sakinleştirici veya keyif verici mutluluk ilaçları olduğunu zannederler.

DEPRESYON ŞİŞMANLATIR!

Duygusal kökenli aşırı yeme sorununun en çok yaşandığı durumlardan biri depresyondur. Panik bozukluk eğilimi olan hastalarda da duygusal kökenli aşırı gıda tüketimine rastlanabilir. İşin kötü yanı bu hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların bazılarının aşırı yeme krizlerini daha da çoğaltmasıdır. Bu nedenle depresyon sorunu yaşayan veya depresyon tedavisi gören hastalarda yeme davranışı bozukluğuna, kilo fazlalığı ve obezite sorununa sık rastlanır. Giderek artan kilo sorununun depresyon veya panik bozukluğunu artırması ise tam bir şanssızlıktır.

CAN SIKINTISI YİYEREK GEÇMEZ!

Haberin Devamı

Can sıkıntısından kurtulmak için yemek yemekten kaçınmak istiyorsanız şu yolları deneyebilirsiniz:
1- Aktivite seçeneklerinizi yeniden gözden geçirebilir, eğlenceli planlar yapabilirsiniz.
2- Kitap evlerini gezip kendinize kitap veya CD alabilir ya da eski fotoğraflarınızı gözden geçirebilirsiniz.
3- Yeni oyunlar oynayabilir, zihninizi geliştirmek için dil öğrenebilir, şiir ezberleyebilir ya da özel kurslara katılabilirsiniz.
4- El becerilerinizi geliştirebilirsiniz (örneğin, dikiş dikebilir, çaydanlıklarınızı boyayabilir, resim çerçeveleri yapabilir, eviniz için çeşitli süs eşyaları oluşturabilirsiniz).

BİR UYARI

Güneşi sevmeyen ilaçlar

İlaçların yol açtığı “ışığa karşı aşırı duyarlılık=fotosansibilite” hem kimyasal hem de ışınsal boyutu olan bir cilt sorunudur. Ültraviyole ışınları (UV-A ve UV-B), güneşten yayılır, ozon tabakası tarafından süzülerek yeryüzüne ulaşır, ısı oluşturmadıkları ve gözle görünmedikleri için farkına varılmaksızın cildimizi etkiler. Yapay olarak da kullanılan (solaryum, vb.) bu ışınlar, “fototoksik” ve “fotoallerjik” kimyasal reaksiyonlara girerek toksik ya da alerjik maddelerin açığa çıkmasına neden olur.
“Fototoksik reaksiyon”, sık rastlanan, daha ilacın ilk alımında, hızla, ileri derecede güneş yanığı şeklinde belirti veren, bağışıklık sisteminden bağımsız bir tablodur. İlacın dozu ve ışına maruz kalma süresi ile doğru orantılı olarak şiddeti artar. Buna karşın, “fotoallerjik reaksiyon”a daha seyrek rastlanır. Kullanılan ilaç dozundan bağımsız olarak, ilaç yeniden kullanıldığında, 24-72 saat içerisinde, dermatit tarzı belirti ve bulgular oluşur. Güneş gören vücut kısımları kadar görmeyen yerleri de etkilenebilir.
Hangi ilaçları kullanırken dikkatli olmalı?
Işığa karşı aşırı duyarlılık reaksiyonu oluşturabilecek bir ilaç kullanırken UV ışınlarına maruz kalmamaya özen göstermelisiniz. Yalnızca dekoltenizin ya da ellerinizin açıkta kalması bile reaksiyonu tetikleyebilir. Yüksek koruyuculuğu olan kremleri sık aralıklarla, düzenli olarak kullanmalısınız.
Herhangi bir nedenle ilaç kullanmaya başlamadan tüm yan etkilerini doktorunuza sorun. İlaçlarınızın (kişisel farklılıklarınızı da göz önünde bulundurarak) fototoksik ve/veya fotoallerjik olup olmadıklarını öğrenin. Bazı antibiyotiklerin (doksisiklin fototoksik ve fotoallerjik; siprofloksazin ve sülfonamid fototoksik), bazı ağrı kesicilerin (ibuprofen ve naproksen fototoksik), bazı idrar söktürücülerin (hidroklorotiazid fototoksik ve fotoallerjik; furosemid fotottoksik), bazı antidepresanların, bazı tansiyon ilaçlarının (ace inhibitörleri, beta blokanlar), bazı şeker ilaçlarının, östrojen ve östroprogestatiflerin, A vitamini prekürsörlerinin yer aldığı uzun bir liste yapmak olasıdır.
DR. EVREN ALTINEL

Yazarın Tüm Yazıları