Paylaş
Sağlığın diğer alanları gibi güçlü bir bellek için de azıcık gayret lazım. Ayrıca şu da mühim: Belleğimizin gücünü belirleyen beynimiz ve nihayetinde o da vücudumuzun bir parçası, vücut ne kadar güçlüyse o kadar güçlü ve sağlamdır. Diyeceğim şu: Bedeninizi güçlü, kuvvetli kılmadan, sağlık için olmazsa olmaz önerileri yerine getirmeden sağlam bir belleğe sahip olmak pek mümkün görünmüyor. İsterseniz biraz daha detaya girip önerilerimizi açık ve net hale getirelim. Buyurun...
NE YAPMALISINIZ?
1- Hareket edin. Aktif bir hayat sürmek ve düzenli egzersiz yapmak belleğin en etkili ama değeri en az bilinen dostlarından biridir.
Sadece bedensel değil, duygusal ve zihinsel egzersizleri de bu gruba dahil edin ama daha çok hareket etmek (özellikle düzenli olarak yürümek) sağlıklı bir bellek için çok ama çok mühim bir ayrıntıdır. (Açık havada yapılan yürüyüşlerin daha etkili olduğunu not düşelim.)
Zihinsel egzersizler de etkili birer bellek geliştirici ve destekleyicidir. Bulmaca çözmek, ezberlemek, yeni şeyler öğrenmeye gayret etmek bu tür egzersizler arasında yer alır.
Ayrıca duygusal egzersizlerin de belleğe olumlu faydalar yapabileceğini biliyoruz. Sıradan düz, tekdüze ve heyecansız bir hayat tıpkı hareketsiz hayatlar gibi belleği paslandırıp sıradanlaştırıyor.
Gülmek, eğlenmek, hatta gerektiğinde üzülüp ağlamak bile belleğe olumlu etkiler yapabiliyor.
2- Uykunuza dikkat edin. Uykusuzluk ve kaliteli uykudan mahrumiyet, bilinen en güçlü bellek düşmanlarıdır. Gece mışıl mışıl uyuyup bilişsel devrelerini tümüyle kapatarak derin uykuya geçemeyen bir beyin, ertesi gün bellek fonksiyonlarında asla başarılı olmaz, olamaz. O beyin daha kolay unutur, daha kolay bozulur ve daha kolay bunar!
3- Bitkilerden faydalanın. Bazı bitkilerde belleği güçlendiren doğal moleküllerin varlığı biliniyor. Örneğin, ginkgo yapraklarında hafızayı güçlendirici flavonoidler ve terpenoidler var.
Yeşil çayda bulunan kateşinlerin de bellek dostu olduğunu öğrendik. Ginseng, biberiye, Bacoba özleri ve adaçayında da belleğe güç verecek bazı doğal maddeler olduğu kabul ediliyor.
4- Zeytinyağını tercih edin. Zeytinyağı beyin dostu yağlardan biri. Tıpkı Omega-3 yağları gibi o da güçlü Omega-9 yağ yapısı nedeniyle belleği destekliyor.
Zeytinyağının bellek güçlendirici özelliğinde antioksidan gücünün de payı var.
5- Proteinsiz kalmayın. Proteinden zengin beslenmek en azından yeteri kadar “iyi protein” tüketmek beyni güçlendiren, özellikle de çocuklarda beyne destek veren çok önemli bir noktadır.
Yumurta sarısı, en ayrıcalıklı protein kaynağı besindir. Zira yumurta sarısında beyin dostu kolin, fosfolipidler, Omega-3 yağları bol bol var.
6- Daha çok Omega-3 kazanın. Omega-3 yağlarının hepsi ama özellikle de Dokozo Hekzonoik Asit (DHA) çok güçlü bir bellek dostudur. Yağlı balıklarda bol bulunan EPA ve diğer Omega-3 molekülleri de beyninizin en güçlü dostları arasında yer alır.
Sadece balıkta değil, organik/naturel yani doğada kendi halinde otlanıp beslenen ineklerin etinde, yoğurdunda, tavukların etinde, yumurtasında da Omega-3 yağları var.
Ayrıca keten tohumu, semizotu, ceviz başta olmak üzere birçok bitkide de
Omega-3’ler (ALA) bulunduğunu biliyoruz.
Omega-3 destekleri de eczanelerde bulunabiliyor. Bellek için özellikle DHA zengini havyar ve krill omegaları öneriliyor. Bunlar fosfolipidden ve kolinden de zengin omega destekleri.
Fosfolipid ve kolin miktarı yüksek olanlar, beyinde bilişsel açıdan daha çok iş görebilir deniyor.
7- B12 ve D vitamini kaynaklarına yönelin. Daha önce de yazdım, B12 de Omega-3 gibi beynin vazgeçilmez besinlerinden biri. O da sanki bir tür “beyin sütü”. B12’nin en çok bulunduğu yiyeceklerse hayvansal ürünler, yumurta süt ürünleri, et, balık, tavuk.
B12’nizi ölçtürün, izleyin, 500’ün altına düşmesine izin vermeyin.
D vitaminine ulaşmanın yolu ise cildinizi güneşle daha çok ve sık buluşturmaktan geçiyor.
Her iki vitaminin kan düzeylerini takip etmenizi ve gereğinde takviye (destek) ürünlerden faydalanmanızı da öneririm.
8- Depresyondan korunun. Uzun süren hüzün hali belleği baskılayan çok kötü, çok olumsuz, çok keyifsiz bir durumdur.
Konsantrasyonu bozduğu, öğrenmeyi zorlaştırdığı, hatırlamayı imkânsızlaştırdığı için bu tür depresif bir ruh hali, hele hele kronik klinik depresyon sorunu belleğin canına okuyabilir.
Stresten uzak huzurlu bir hayata odaklanın, huzur haplarından daha güçlü bir bellek desteği hâlâ bulunabilmiş değil ve belleğe en çok destek veren ilk üçlü hâlâ aynı. Bir; huzur, iki; huzur, üç; huzur...
Gerginlik, endişe, korku, kaygı belleğin hiç hoşlanmadığı kötü, kirli sözcükler.
9- Bitter çikolata ve kafeinden faydalanmayı düşünün. Çikolatanın da -tabii ki bitter olanları- içindeki önemli antioksidanlarla beyni desteklediğini gösteren kanıtlar var.
Ayrıca makul miktarda tüketilen kafeini de çikolatanın yanına ekleyebilirsiniz.
Mesela akşamları atıştırmalık olarak bir bardak yeşil çay (20-30 mg kafein), bir bitter çikolata (eğer kafein uykunuzu kaçırmıyorsa) neden olmasın? Kafeinin dozuna aman dikkat!
10- Doğal desteklerden faydalanmayı düşünün. DHA, Bacoba özü, Ginkgo-Ginseng ekstraktı, Fosfatidilserin/Fosfatidilkolin/Fosfolipid, E-L-theanin gibi belleğe faydalı olabilecek doğal desteklerin güvenli ve kaliteli üretilenlerinin işe yarayabileceğini düşünüyorum. Özellikle bazı curcumin/curcumalonga/zerdeçal özlerinin de bellek takviyesi olarak kullanılabileceği düşüncesindeyim. Bu listeyi daha da uzatmak bile mümkün.
Yapmanız gereken bu ürünlerden faydalanırken internet bilgileri, komşu tavsiyeleri gibi şeyleri bir kenara bırakıp doğru dürüst bilgilenmek ve en iyi, en kaliteli ürüne ulaşmak olsun. En güvenli ürünlerin de eczanelerde satıldığını unutmayın.
‘Yüzde 10’ palavradır
Her organımız gibi beynimizin de geleceği bize bağlı. Onun hangi kapasitede olacağına, ne kadar doğru ve kaliteli işler yapacağına biz karar veriyoruz.
Onu kendi haline bırakırsak sonuç maalesef olumsuz oluyor. Yok, eğer üzerine gider, büyütüp geliştirir, bazı katkılarda bulunmayı becerebilirsek o da son nefesimizi verene kadar bize hizmet edebilecek kapasitede kalıyor.
Şunu çok iyi bilelim: “Beyin gücümüzün yüzde 10’unu kullanıyoruz” cümlesi şehir efsanesinden başka bir şey değildir. Beynimizin çok daha büyük bir kısmını kullandığımızdan emin olabilirsiniz. Bu eski şehir efsanesini “beyin rezervimizi geliştirebilir, bilişsel rezervi ikiye, üçe katlayabiliriz” şeklinde değiştirebilirseniz işte buna tabii ki “evet” derim.
Bağlantı yollarını geliştirin
Çalışmaya, gelişmeye, daha iyisini yapmaya zorlanmayan bir beyin kapasitesini de artıramaz.
“İşleyen demir ışıldar” deyimi biraz da beynimiz için söylenmiş gibidir.
Belleğinizi güçlü tutmak ve onun rezervini artırmak için ilk hedefiniz beyin hücreleri arasındaki bağlantı yollarının sayısını artırmak olsun.
Hücreler arası bağlar ne kadar çok, oluşturduğunuz ağ yapısı ne kadar sağlam olursa hücrelerin birbiriyle haberleşmesi de o kadar kolay olur. Bu bir anlamda beyin hücrelerini güçlenmeye zorlayan, kapasitelerini artırmaya yönelten bir çalışma anlamına da gelmektedir.
Beyin hücreleri arasındaki bilgi alışverişi, bazı sinirsel bağlantılar sayesinde gerçekleşiyor ve bu bağlantıların sayısı arttıkça hem hücreler arası bilgi alışverişi hem de hücrelerin bilgi depolama kapasiteleri artıyor.
Yolları artırmanın da, ağları güçlendirmenin de yolu daha çok okumak, öğrenmek, gezip görmek, düşünmek, hatta hayal kurmaktan geçiyor.
Önemli bir ayrıntı da şu: Çoğumuz beynimizi zehirliyoruz. Bunu da aşırı alkol tüketimi, sigara, kirli hava, zararlı kimyasallar ve kötü besinlerle yapıyoruz.
Beyni zehirleyen, ona zarar veren görülmez toksinlerden biri de lüzumsuz yere kullanılan ilaçlar. Örnek mi? Kolesterol hapları, uyku şurupları, antihistaminikler...
Paylaş