İngiliz Gıda Standartları Enstitüsü’nün yayınladığı yeni bir araştırmanın sonuçları sadece anne ve babaları değil, hepimizi ürküttü. Aileler, gıdalarda kullanılan renklendirici maddelerin sağlığı bozucu etkileri olduğundan uzun süredir kuşkulanıyordu.
Daha önce de gıda boyalarının çocuklarda davranışı etkilediğini iddia eden araştırma sonuçları vardı ama, bunların çocuklarda öğrenme güçlüğüne de yol açtığına dair kesin bir kanıt yoktu. E102 diye bilinen (tartrazine ) maddenin kaşınma ve kurdeşen benzeri döküntüler yaptığı biliniyordu. Birçok ülke, kuşkulu bulduğu bu maddeyi zaten izlemeye almış, E102’yi etikete yazma mecburiyeti koymuştu. Amaç E102’ye duyarlı olanları uyarmaktı.
BU ALTILIYA DİKKAT EDİN
İngiliz bilim adamları bu son araştırmanın sonuçlarına bakarak besinlerin içine konan, E102, E104, E110, E122, E124, E129 gibi renk verici katkı maddelerinin yasaklanmasını öneriyorlar. Özellikle E110 ve E102’nin davranış bozukluğu yanında, zeka gelişimini de engelleyebileceği endişesini taşıyorlar.
Gıda katkılarının birçok çeşidi var. Bu katkılar besinlere tatlandırıcı (aspartam), koruyucu (benzoatlar), renk verici (E102), ya da lezzet artırıcı (MSG) amaçla ekleniyor. MSG’nin bazı insanlarda aşırı duyarlılığa yol açabileceği biliniyor. Şeker yerine kullanılan aspartamın göz kapakları dudaklar el ve ayaklarda şişmeye neden olabileceği, koruyucu olarak eklenen benzoatların ciddi alerjik durumlarını tetikleyebileceğini gösteren gözlemler var. Besinlere renk vermek amacıyla eklenen maddeler içinde ise en sık alerjik reaksiyon yapan boya E102 gibi görünüyor. E102 duyarlı kişilerde astım ve kurdeşen ataklarına neden olabiliyor. Bu konuda bilinenler, bilinmeyenlerden çok az. Daha etraflı çalışmalar gerekiyor. Prensip olarak çocuklarınıza renkli yapay maddelerin eklendiği, içerdiği besinleri yedirmemeye çalışın. Onları özellikle şekerlemeler ve benzeri renkli yiyeceklerden uzak tutun.
Kalp sağlığı risk değerlendirmesi
(*) Pazartesi günü yayınlanan yazımızda bu tabloda ortaya çıkan iki hatayı düzeltmek için bu listeyi yeniden yayınlıyoruz. Özellikle bel çevresi ile ilgili rakamları düzeltmek istiyoruz.
Parametreİdeal Değerler En Yüksek Risk
HDL (İyi Kolesterol)> 65< 35
LD L(Kötü Kolesterol)< 100 > 140
HbA1< yüzde 5> yüzde 8
Açlık İnsülin< 10 u U/ml> 15 u U/ml
Trigliserid / HDL< 2> 4
Toplam Kolesterol/HDL< 2> 4
Homosistein< 7> 11
Fibrinojen< 300> 350
Lp(a)< 15> 25
Vücut yağ oranı - erkek< yüzde 16> yüzde 35
Vücut yağ oranı - kadın< yüzde 22> yüzde 33
Bel çevresi - erkek< 94 cm (*)> 102 cm (*)
Bel çevresi - kadın< 82 cm (*)> 88 cm (*)
Kan basıncı yüksekliği göz tansiyonuna yol açar mı
Glokom (göz tansiyonu), göz içi basıncının yükselmesiyle görme sinirinin giderek zayıflamasına ve görme kaybına yol açan, kronikleşen (süreğenleşen) bir hastalıktır. Glokom’a herkeste ve her yaşta rastlanabilirse de ailesinde glokom bulunanlar, şeker hastalığı, ileri miyopi (uzağı iyi görememe) ve damar hastalığı olanlar, 40 yaş üzerindeki kişiler daha riskli grubu oluşturur. Bazı klinik çalışmalarda, hipertansiyon (kan basıncı yüksekliği) sorunu olan kişilerde, göz içi basıncının da yüksek bulunması arada bir bağlantının olabileceğini düşündürmüştür. Glokom’da ailesel geçişinin önemli olduğu ve ailesinde göz tansiyonu bulunan kişilerin bu hastalığın görülmesi açısından normale göre 8 kat fazla risk altında olduğu unutulmamalıdır.
Glokom, sinsi bir hastalıktır
Glokom, çoğunlukla ileri dönemlere kadar hiçbir belirti vermeyen ve doktor muayenesi olmadıkça ortaya çıkarılması güç bir hastalıktır. Bu nedenle, belirli aralıklarla göz hastalıkları uzmanı kontrolünden geçmek çok önemlidir.
Çocuklarımızın beslenme eğitimi önemlidir
Günümüzde, ebeveynlerin kendilerini çocukları için beslenmenin temelleri konusunda eğitmeleri önemlidir. Çünkü kamuoyuna yönelik ortalıkta dolaşan beslenmeyle ilgili tavsiyelerin çoğu, çocuklara yönelik hazırlanmıştır. Haberlerde en çok kilo verme diyetleriyle günün moda diyetleri yer alıyor. Pek çok kişi, kilo vermeye yarayan diyetlerle sağlık için en iyi olan diyetleri karıştırıyor. Ebeveynler, yetişkinlere yönelik bir kilo verme programında ileri sürülen fikirlere dayanarak çocukların beslenmelerindeki önemli maddeleri kısıtladığında, bunun çocuklar için feci sonuçları olabilir. Yetişkinlere yönelik beslenme ve sağlık konulu doğru kitaplar bile her zaman çocukların ihtiyaçlarına cevap vermiyor.
Ne yazık ki çocuklar yeterinden fazla yediğinde de eğer yedikleri şeyler ihtiyaçları olan tüm besinleri karşılamıyorsa, beslenme bozuklukları oluşabiliyor.
(*) Dr. W. Willet’den alınmıştır.
Boyun fıtığı nasıl teşhis ediliyor
Ayrıntılı tıbbi öykü ve fizik muayene ilk şarttır. Yardımcı görüntüleme tekniklerinden MR çok yararlı olabilir.
TEDAVİDE ÖNCELİKLER
Öncelikle ağrıya karışan başka bir etkenin olup olmadığını kontrol ediyoruz. Uyuşma, ağrı gibi şikáyetler sol kolundaysa hastanın bir kalp problemi olabilir. Tedavide hastanın eğitimi, ilaç, istirahat, fizik tedavi, boyun korsesi ve egzersiz yer alıyor. Tedaviye başlarken hastanın boyun hareketlerine kısıtlama getirilir. Daha sonra ağrıları biraz hafifletilir. Ardından bel fıtığında olduğu gibi öncelikle hastada nasıl kayıpların oluştuğunu belirleyip bunları yerine koymak için rehabilitasyon programına başlanır. Fizikoterapiyle sorunlu bölgeye yüzeysel ve derin ısı uygulamaları yapılarak kanlanma sağlanır. Kanlanma artınca da sinirlere tekrar hayat gelir ve bölgede iyileşme görülür. İlaçla adale spazmları giderilir.
FİZİKOTERAPİ SÜRESİ NE KADARDIR
Ortalama iki saat süren seanslarla 20-25 gün. Ama tedavi sonrasında tekrarlama riskine karşı hastaya üç ay rehabilitasyon uygulamak gerekir. Bu da kendi evinde yapacağı bazı egzersizleri içerir. Tedavi sonrasında hastanın ağırlık kaldırmaması, ağır işler yapmaması, ters hareketlerden kaçınması, uzun süre aynı pozisyonda kalmaması, ağrıları geçse bile egzersizlerini yapması gerek. Eğer kolda duyarsızlaşma, uyuşma, kasılmalar ve güç kayıpları varsa ve tedaviye rağmen bu şikayetler düzelmiyorsa, el becerilerinde azalma varsa ameliyat gerekebilir.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00
Şu anda uygulamaya başladığım bir haftalık bir diyet var. Vermem gereken 3-4 kiloyu hızlı bir biçimde verebileceğim söyleniyor. Diyeti size gönderiyorum. İnceleyebilir misiniz?
Kopyala yapıştır diyetlere dikkat
Sabah: Bir küçük boy elma ve bir dilim light ekmek
Güne sadece karbonhidrat ile başlamak gün içinde özellikle öğleden sonra saatlerinde halsizlik, yorgunluk, sinirlilik hali gibi yaşam kalitenizi etkileyen durumların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Özellikle kan şekerinizde meydana gelecek düşüşler yemek sonrasında yoğun tatlı krizlerine yol açar. Güne karbonhidrat protein karışımı bir öğünle başlamak (1 adet tost veya 1 adet yumurta + 1,2 dilim kepekli ekmek gibi) sabah kalktığınızda düşmüş olan kan şekerinizi en sağlıklı şekilde toparlamanın en iyi yoludur.
Öğle: 200 gram light yoğurt ve salata (istenilen miktarda)
Öğle öğününüzde et grubundan bir protein kaynağı tercihi (tavuk, balık, kırmızı et gibi) ile bu öğün desteklenmelidir. Ayrıca tahıl grubu bir besin (ekmek, galeta, bulgur gibi) sizin vücut ölçülerinize uygun porsiyonlarda bu mönüde mutlaka yer almalıdır. Sadece yoğurt ve salata ile geçirilen bu öğünün ardından özellikle de bir ara öğün ile desteklenmeyen bu planda gününüzü hareketsiz geçirmek zorunda kalabilirsiniz. Uyku hali, konsantrasyon güçlüğü, dikkat dağınıklığı gibi iş veriminizi etkileyecek bu durum ilerleyen saatlerde kaçınılmazdır.
(Devam edecek...)
Boyum 180 cm, kilom 62. Zayıf bir erkek olmak hiç hoşuma gitmiyor. Kendimi çok halsiz hissediyorum. Yediklerimi artırmaya çalışıyorum ama iştahım da çok iyi olmuyor her zaman. Ne önerirsiniz?
İştahım ve kilom azalıyor
İştahınızın çok iyi olmaması ile beraber aldığınız kalori, yakabileceğiniz kalori miktarının altına düşüyor ve kilo alamıyor, bir süre sonra da kilo vermeye başlıyorsunuz. İhtiyacınız olan kaloriyi tamamlamakta bile zorlanıyorsunuz ama bu kalorinin daha da üzerine çıkmanız gerekiyor. 1 günde 2000-2500 kalori arasında kalori harcayabilecek bir metabolizma hızınız olduğunu düşünürsek, 2500 kalorinin üzerinde bir beslenme programına ihtiyacınız var demektir. Yetersiz beslenme nedeniyle kendinizi halsiz hissediyor olabilirsiniz. İştahın az olduğu durumlarda küçük ara öğünlerle kalori alımını düşürmemeye çalışın. İştah açıcılar, soslu ve baharatlı yemekler, sevdiğiniz yiyecekler, incir, ceviz, fındık, üzüm gibi kuruyemişler ile günlük besin tüketiminizi artırmaya çalışın. Ve hatta bu konuda size bunları hatırlatması için annenizden, eşinizden, arkadaşlarınızdan yardım isteyin. Çünkü iştah az olduğunda muhtemelen bunları yemek aklınıza gelmeyecektir. Soslu makarnalar hazırlayın. Yemeklerin yanına veya aralara meyve suyu (taze) veya ayran gibi sağlıklı içecekler ekleyin. İştahın artması için veya besin tüketiminizin iyice azaldığı dönemlerde çeşitli besin destekleri kullanılabilir ama bunun için doktorunuza danışmanız gerekiyor.
El soğukluğu ve üşümesinden yakınıyorsanız
Bazılarında soğukla ince damarlarda spazmlar, kasılmalar ortaya çıkmakta ve bu bölgelere kan akımı azalmaktadır. Elde karıncalanmadan uyuşmaya, hatta ağrıya kadar değişebilen belirtiler ortaya çıkar. Bu durum Raynaud hastalığı veya fenomeni olarak bilinilir Magnezyum destekleri faydalı olabileceği, Gingko Biloba’nın ve masajın belirtileri hafifletebileceği biliniyor.