Paylaş
Eski tıp kitaplarında “İnsan, beden ve ruhtan müşekkeldir” diye yazar. Buradaki “müşekkel” sözcüğü çok önemli. Çünkü bu sözcük, beden ve ruhun bir araya geldikleri andan itibaren “önceki hallerinden sıyrılıp birlikte yeniden şekillenmeleri”ni anlatır.
Tıbbi açıdan bakıldığında da beden veya ruhtan birinde ortaya çıkan değişiklik, diğerini ve genel sağlığı derinden etkiler. Sadece bu nokta “sürekli sağlık” için “beden ruh uyumu”nun önemini çok güzel açıklar. “Mükemmel sağlık” için beden ve ruhun uyumlu çalışması da yetmez. İyi bir “sosyal çevre” ve güçlü “moral değerlere” de ihtiyaç vardır. Zaten bu nedenle olsa gerek sağlığın evrensel tarifi şudur: Bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik hali...
PAYLAŞIMLAR ÖNEMLİDİR
Eğer yaşadığınız toplum, hayatı paylaştığınız aile ve akrabalar, arkadaş-dost çevrenizle ilişkileriniz iyi değilse, bir süre sonra en azından ruh sağlığınızda bazı sorunların başlayacağından hiç kuşkunuz olmasın.
Bunun nedeni sağlığın, huzurun ve hayattan keyif almanın temel belirleyicilerinden birinin de sosyal çevre ve bu çevreyle kurulan “aidiyet duygusu” olmasıdır.
Son yıllarda hepimiz bir “yalnızlaşma” süreci yaşıyor, birbirimize eskisi gibi güvenmiyor, hatta endişe duyuyoruz. Bu kişisel ve toplumsal sağlığımız bakımından tehlikeli bir gelişmedir. Bana göre insana kendini kötü hissettiren duyguların başında işte bu yalnızlık duygusu var. Yalnızlık duygusunun panzehri olan sosyal bağlar ve diğer paylaşımlar hayat yürüyüşünde yalnız olmadığınızı, bu yürüyüşte size farkında olmasanız da (iyi günde de kötü günde) bazı “şey”lerin ve birilerinin eşlik ettiğini düşünmenizi ve rahatlamanızı sağlar.
NEDEN İYİ GELİYOR?
Ben bayramları çok severim. Özellikle bayramın birinci gününü, hele sabahını. Bana göre bayramlar yalnızlık sorununu çözmenin, çoğalmanın ve hayatı daha çok sevmenin panzehri, ilacı gibidir.
Böyle zamanlarda yalnızca endişeleriniz azalmakla kalmaz, yetinmeyi, “Az çoktur, küçük güzeldir” diyebilmeyi daha kolay başarırsınız. Daha az korkar, daha kolay affeder, daha çabuk hoş görür, daha çok özür diler, kendinizi daha mükemmel hissedersiniz. Sivriliklerinizden kurtulup törpülenirsiniz. Saflaşıp hafifleşirsiniz. Gürültünüzü azaltır, sessizleşirsiniz.
Zihninizin derinliği ile kolay buluşur, kendinizi daha çok yaşarsınız. “Ben”in yokluğunu daha derinden kavrar, sakinleşirsiniz. Hatta bazen “ben”i unutmak noktasına varır, “biz” demeyi daha kolay başarırsınız.
Bayram günleri bana “inanmanın gücünü daha bir derin hissetme, çoğalma, sakinleşme, sevgi, mutluluk” gibi güzel sözcükleri anımsatır. Bayram günleri güzel duyguları daha yoğun yaşamamı ve kendimi hayatın bir parçası yapmamı sağlar.
Sağlıklı, mutlu, huzurlu bir bayram diliyorum.
BİR BİLGİ
Tatlı yiyelim tatlı konuşalım
Bayram demek biraz da baklava-kadayıf demek aslında! Ölçüyü kaçırmadan yemek koşulu ile bayram sohbetlerinin lezzetini şerbetlendirmek mümkün! Tabii günlük karbonhidrat (ekmek, çorba, bulgur pilavı, meyve) ve yağ hakkınızdan ne kadar azaltmanız gerektiğini diyetisyeninize sormak koşulu ile... Dyt. Müge BAŞER
Baklava 40 g (1 dilim ) 120 kalori
Tulumba tatlısı 90 g (2 adet ) 230 kalori
Kadayıf 25 g (1 kibrit kutusu) 80 kalori
Şekerpare 50 g (1 adet) 130 kalori
Kalburabastı 40 g (1 adet) 125 kalori
Bayram sofraları
Aile sofralarının en güzel örneklerinden biri olan bayram yemeklerinin ruhunuzu besleyen yanının hiç eksik olmaması dileği ile. Genellikle büyüklerimizin enfes yemekleri ile bezenmiş bu sofralarda sadece birkaç noktaya dikkat ederek yemek sonrası oluşabilecek tatsız mide şikâyetlerinden korunabiliriz. Yeterli, dengeli ve çeşitli seçimler yapmanıza yardımcı olacak birkaç önerim var.
Salata (karışık, yağsız): Zeytinyağlı yiyeceklerin özellikle dolmaların, sarmaların sık tüketildiği bu sofralarda salatalarınızı yağsız tüketebilirsiniz.
Yoğurt: İçecek tercihinizi asitli kolalı içecekler yerine ayrandan yana kullanabilirsiniz.
Zeytinyağlılar: Zeytinyağlı sebze yemekleri özellikle dolmalar ve sarmalar bayram sofralarının vazgeçilmezlerindendir. Porsiyon kontrolünüzü sağlayabilmek için bu tür yiyecekleri ana yemeğin yanında küçük porsiyonlar şeklinde almaya çalışın. Dolma ve sarma tarzı yiyecekleri tüketirken pilav, makarna ve ekmek grubu besinleri aynı anda tüketmemeye özen gösterebilirsiniz.
Börekler: Zeytin-yağlılar gibi börekler de sofralarınızda yerini alacaktır. Börekleri de zeytinyağlı dolma ve sarmalar gibi değerlendirerek pilav, makarna ve ekmek grubu besinlerin yerine tercih edebilirsiniz.
Kırmızı et, tavuk, balık ile hazırlanmış yemekler: Çok yağlı olmayan etlerin genellikle yağ ilavesi yapılmadan fırında, buharda, ızgarada pişirilerek hazırlanmış olanları tercih edilmelidir.
Tatlılar: Yemeğin hemen ardından tatlı tüketmek bedeninizi oldukça yorar. Tatlı tüketiminizi yemekten 2 saat sonrasına saklayın ve sütlü tatlıları tercih etmeye çalışın. Diyetisyen Nilüfer BAYRAM
Paylaş