Paylaş
Yapın çünkü bayramlar huzura ve dolayısıyla sağlığa
açılan kapılardır...
Çektiğimiz sağlık sorunları ve yakındığımız şikâyetlerin çoğu aslında benzer şeyler. Kimimiz uyku kaçmaları, yorgunluk, kâbuslar ve terlemelerle uyanmalardan, kimimiz yürek çarpıntıları, nefes darlıkları ve kramplardan şikâyetçiyiz ve bunların kaynağı çoğu zaman aynı “şey”: Huzur yoksunluğu!
Bu yoksunluk -ya da eksiklik- bazen reflü, gastrit, kolit; bazen taşikardi, aritmi, hipertansiyon, bazen rahatsız ayak, gece terlemesi, kaşıntılar, döküntüler, kimi zaman da depresyon, panik bozukluk, kronik yorgunluk ve ağrılar ile kendini ifade ediyor.
O ‘ŞEY’ BELLİ
Kısacası uykularımızı kaçırıp bizi kâbuslar ve/veya terlerle uyandıran, sabahlara kadar koyun-fil saydıran veya başımızı döndürüp kulaklarımızı çınlatan, konsantrasyonumuzu bozup belleğimizin canına okuyan “şey!”, aslında belli. Ve belki de yine aynı sebeple Haşimato hastalarının, sedef hastalarının, vitiligo problemlerinin, bağışıklık çökkünlüklerinin, hatta bazı kanserlerin zirve yaptığı bir devirdeyiz.
En çok ihtiyacımız olan şey ise o sorunu çözmek, huzur yoksunluğuna bir son vermek. Rahatlamak için, birbirimizden daha çok keyif almak için, kendimizi daha güçlü, dinamik, zinde hissetmek için daha az endişe, daha çok güven, daha az kıskançlık daha çok sevgi için en çok o sorunu çözmeye, o sorunun ilacını bulmaya ihtiyacımız var. Çözüm de ilaç ise keyifli bir huzur hali!
SEVGİ VE MANEVİYAT
Dr. Tokgöz B. Karasu, “Huzurlu Yaşama Sanatı” isimli eserinde bakın ne yazmış: “Herkesin arzulamakta olduğu o ‘şey’ olağan ve geçici mutluluktan ziyade, olağanüstü ve kalıcı, keyifli bir huzurdur. Psikolojik bir ifadeyle ruhlu ve manevi bir varlığa demir atmış tam bir yetişkinlik halidir. O ruh halinin kapısını ancak hem ruhu hem de maneviyatı içeren birleşik bir anahtar açabilir. Bu anahtar ruhu sevgi vasıtasıyla içerir; başkalarını sevmek, çalışmayı sevmek ve ait olmayı sevmek. Maneviyatı ise inanç vasıtasıyla içerir; kutsala inanmak, birliğe inanmak ve dönüşüme inanmak. Hepsi de Tanrıya inançta ve Tanrı sevgisinde zirveye ulaşır. Mutluluğun kolay ve kestirme bir yolu yoktur, yalnızca ona doğru giden yavaş ve çetin bir yol vardır. Bu yolun bir sonu, bir varış çizgisi de yoktur. Yalnızca başlama noktası vardır. Keyifli huzuru ararken başlayabileceğiniz tek bir nokta da yoktur. Şuanda bulunduğunuz nokta başlamak için en ideal yerdir.”
BAYRAM BAŞLANGIÇ OLSUN
Herhangi bir konuda yeni bir başlangıç için en güzel zamanlardan birinde, en keyifli bayramlarımızdan birinin ilk günündeyiz. Gelin “Bayramda ne yemeli, içmeli?” gibi lüzumsuzlukları bir kenara bırakıp bu bayramı keyifli huzura giden yolculuk için bir vesile yapın. Yapın çünkü bayramlar huzura ve dolayısıyla sağlığa açılan kapılardır.
Hepinizin bayramını en içten dileklerle kutluyor, mutluluk ve huzur dolu keyifli bir gelecek diliyorum.
Sağlıkta domino etkisi
Dr. Deepake Chopra, “Beden holografiktir, ‘biyo-işaretler’den birini değiştirdiğinizde hepsini etkilersiniz” diyor. Doğrusu sadece bedene değil, ruha ilişkin, organizasyonlarımız için de aynı şey geçerlidir. Bedende de, ruhta da taşlardan biri yerinden oynadı mı, her şey birbiri ardına değişiverir. Bu tam bir “domino etkisi”dir.
Holografik yapılanma veya domino etkisi sadece bedenin kendi içinde ruhun kendi içinde oluşturduğu organizasyonlar için geçerli değildir. “Beden-ruh organizasyonu” için de aynı kural geçerlidir. Bedendeki bir biyolojik işaretin değişikliği, bir farklılaşma ruhsal yapılanmada da değişimlere yol açar; ruhsal yapılanmadaki farklılaşmalar bedensel depremlere veya yenilenmelere sebep olabilir. İsterseniz bu önemli konuyu bazı basit örneklerle biraz daha açmaya gayret edelim ve önce bedenin holografik yapılanmasına örnekler verelim.
ŞEKERDEN TANSİYONA...
Kan şeker seviyelerimizin kabul edilebilir bir aralığı var. Bu aralıktaki yükselmeler de, düşmeler de şeker dengesi dışında pek çok dengeyi hemen etkiler. Diyelim ki kan şekeriniz yükselmeye başladı, 90’dı 100; 100’dü 150 oldu. Bu değişimi çok geçmeden kanınızda trigliserid isimli yağın artması, kötü kolesterol LDL’nizin yükselmeye başlaması ve ürik asidinizin çoğalması da izler. Kelebek kanatlarını kan şekeri dengesi bölgesinde çırpmaya başlamıştır ama o kanat çırpışların rüzgârları birçok biyo işareti de etkileyeme başlamıştır. Ne yazık ki bu biyo işaretler bir süre sonra damarlarınızın sertleşip tansiyonunuzun yükselmesine, gözünüz, kalbiniz ve böbreklerinizde olumsuz pek çok sürecin harekete geçmesine yol açacak, sizi hasta edebilecektir. Benzer şeyler “ruhsal holografik yapılanma” için de geçerlidir. İşte oradan bir örnek: Eğer sıradan bir üzüntüyü –ki son derece doğal bir ruhsal tepkidir- gereğinden fazla uzatır ve yoğunlaştırırsanız süreç bir süre sonra önce keder çizgisine, sonra da klinik depresyona dönüşebilecek, bu değişim panik bozukluk ve daha pek çok dayanılması gerçekten zor ruhsal problemleri birbiri ardına davet edecektir.
RUHTAN BEDENE
Anlatmaya çalıştığım holografik etkileşim ya da bir başka adıyla “domino etkisi” beden ruh ilişkisinde de geçerlidir. Önce bir negatif örnek verelim: Depresyondaysanız eğer depresyonunuz ağırsa ve fazlaca uzamışsa bedensel fonksiyonlarınızda da aksamalar başlar; bağışıklığınız zayıflar, iştah dengeniz altüst olur, kalp krizine, beyin felcine davetiye çıkarırsınız. Stresinizi uzun süre kontrol edemezseniz eğer tansiyon ayarınız, kalp hızınız ve daha pek çok bedensel parametreniz bundan etkilenir. Panik bozukluğunuz var ve önlenemez panik atakları ile sarsılıp duruyorsanız eğer tansiyon patlamaları, taşikardi nöbetleri içinde kıvranıp durmanız ve sık sık acil servislere taşınmaya başlamanız kaçınılmazdır.
BEDENDEN RUHA
Ruhun bedeni etkilediği gibi bedenin de ruhu etkileyebileceği de hatırlanmalıdır. Örnek mi? Diyelim ki uzun süredir bir türlü geçmeyen çok şiddetli –dayanılmaz- ağrılı ataklarla seyreden kronik bir romatizmal hastalığınız varsa bir süre sonra depresyonla tanışma ihtimaliniz yüksektir. Tiroid beziniz aşırı çalışıyorsa eğer duygusal dengeniz altüst olabilecek, öfke tepkileriniz kontrolsüz kalabilecektir. Uzun süredir kanserle mücadele eden birinin yaşadığı bedensel sıkıntıların da ruhsal yansımaları olabileceğini hepimiz biliyoruz.
NE YAPMALI?
Özetle beden kendi içinde ruh kendi içinde “holografiktir” ama beden-ruh ilişkisinde de “holografik bir ilişki” ya da “domino etkisi” söz konusudur. İşte bu nedenle biyolojik ayarlarınızı etkileyerek, olumlu yönde değiştirerek ruhsal yaşınızı (psikolojik yaş) etkileyebilir; algılarınızı değiştirip kendinize daha iyi “iç mesajlar” göndererek bedensel yaşınızı (biyolojik yaş) değiştirebilirsiniz. Hayatımıza kalite katmak, hayat kalitemizi yüksek tutmak hepimizin ortak arzusu. Bu işin parayla pulla pek ilgisi yok. Kaliteli hayat sizden sadece bir tutam eğitim, bir avuç kültür, kucak dolusu da gayret ister. Kaliteli bir hayat için her şeyden evvel fiziksel ve ruhsal kapasitenizi güçlendirin. Bunu yaparken de “küçük ve basit değişimlerin” bile “domino etkisi” ile büyük faydalar getireceğini bilin.
Paylaş