Paylaş
Ağrılar kalıcı hale geldiğindeyse iş gücü kaybına, sosyal hayatta sınırlamalara, hatta karı koca ilişkilerinde bozulmalara bile yol açabilir.
Başı ağrıyanlarda beyin tümörüne yakalanmaktan felç olmaya kadar değişik korkular başlar. Kısacası baş ağrısı, baş ağrıtan bir konudur!
Ne iyi ki modern tıp uzun zamandır görmezden geldiği bu sorunun önemini fark etti. “Nöroloji” uzmanlık alanı içinde baş ağrısı konusunda çalışma grupları oluşturuldu.
Aslında 80’li yıllardan beri Prof. Dr. Cankat Tolunay ile başlayan ve iyi bir “ulusal baş ağrısı sicilimiz” var. Yani Türk tıbbının konuya ilgisi yeni değil. Cankat Hoca, yıllarca bu konuyu gündemde tutmaya çalıştı. Dernekler kurdu, uluslararası toplantılar düzenledi. şimdi bayrağı nörologlar ele almış gibi görünüyor. Baş ağrısı konusu gerçekten çok önemli. Modern yaşam başımızı eskisinden daha çok ağrıtacak gibi görünüyor.
Konunun bu kadar “baş ağrıttığını” fark etseydim, şimdiye kadar ben de bu konuda çoktan birkaç yazı yazardım! ıki haftadır NTV’deki pazar programımda sevgili Gülay Afşar ile “baş ağrısı” konuşuyoruz. Programda gelen yüzlerce soru yetmezmiş gibi iki gündür e-postama 500’ün üzerinde soru geldi. Öyle görünüyor ki Orhan Veli’nin “baş ağrısı” şiirinde dediği gibi “beden yorulur/baş ağrısı yorulmaz” gibi bir durum var. Halkımızın fena halde başı ağrıyor. Gelen e-postaların oranına bakılırsa baş ağrısı çekenlerin yüzde 90’dan fazlası kadınlarımız...
Öncelikle şu noktayı unutmayalım: Baş ağrısı bir hastalık değil, bir belirtidir. Beyin zarında, kafatasında, saçlı deride, baş boyun bölgesindeki kaslarda ve kafa içindeki sinirlerde oluşabilecek her türlü tümör, iltihap ve benzeri hadise baş ağrısına yol açabilir. Ayrıca başınız sapasağlam olsa da vücudunuzun başka yerinde süregiden sağlık sorunları da başınızı ağrıtabilir.
MİGREN POPÜLER AMA...
Doğrudan baş boyun bölgesinden kaynaklanan baş ağrılarının en korkulanı “migren” hastalığı. Migrenin temel karakteri “yarım baş ağrısı” ile ortaya çıkması ama her migrende durum aynı değil. Bazı migrenler yarım baş ağrısı dışında belirtilerle ortaya çıkabiliyor ya da bazı yarım baş ağrıları migrenle ilgisiz olabiliyor.
Baş ağrısına bulantı, kusma, ses ve ışıktan rahatsız olma, zonklama, görme ve işitme sisteminde bazı değişiklikler işaret ediyorsa akla hemen migren geliyor. Ne var ki migren diye takip edilen hastaların çoğunda sorun migrenle ilgisiz oluyor. Bir başka deyişle, migren teşhislerinin önemli bir bölümü doğru değil.
GERİLİM BAŞ AĞRILARI DAHA YAYGIN!
ışin aslına bakılırsa, migren zannedilen ağrılar da dahil olmak üzere baş-boyun bölgesinden kaynaklanan ağrıların en sık görülen sebebi (yüzde 75-80) gerilim baş ağrıları. Bu ağrılar “psikolojik/stresle ilişkili/gerilim/adale kasılmasına bağlı baş ağrıları” olarak da adlandırılabiliyor. Bunlar da migren gibi zaman zaman ortaya çıkabiliyor. Ruhsal gerginliğin arttığı, iç çatışmaların yoğunlaştığı dönemlerde ataklar yapıyor.
Kişiler bu tür ağrıları “beyninin mengeneyle sıkılması, kafasının patlayacak gibi olması, baş-boyun-ense bölgesinde şiddetli bir basınç ve yoğunluğun ortaya çıkması” ya da genel olarak “basınç ağrıları” şeklinde tanımlıyor.
Eğer zamanında tedavi edilmezse sık tekrarlamaya, hatta kalıcı olmaya bile eğilimli olabilen bu ağrılar çoğu zaman psikolojik deyip geçiştiriliyor. Böyle bir teşhis doktorların elini rahatlatsa da hastaların canını sıkıyor.
KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR
Gerilim tipi baş ağrıları kadınlarda daha sık görülüyor. Özellikle kendini ifade etmekte zorlanan, baskı altında kalan, fazlaca sorumluluk yüklenen, endişesi, korkusu aşırı, güvencesi, umudu az hanımlarda bu ağrılar daha sık görülüyor.
Mükemmeliyetçi, detaylara fazla yoğunlaşan, konuları fazlaca büyütme eğilimde olan, duygularını paylaşmakta zorlanan, arzu ettiği şefkati görmediğine inanan hanımlarda da bu ağrılarla karşılaşma olasılığı artıyor.
Bu tür ağrıların tıpkı migren ağrıları gibi hormonal gelgit dönemlerinde, örneğin adet zamanlarında sıklaşması mümkündür. Gerilim baş ağrıları özellikle eğitimli, yarışmacı meslek gruplarında çalışan, zamana karşı yarışan, statü sendromuna takılıp kalan, yani bulunduğu konumu kaybetme endişesiyle gereğinden çok çalışıp işini hayatı yapan erkeklerde de sık görülüyor. Bu bakımdan özellikle finans, basın ve iş hayatında çalışan kişilerde, profesyonellerde bu tip ağrılarla karşılaşma ihtimali artıyor. (Devam edecek)
Bir demet ağrı!
“Demet tipi” baş ağrıları da var ve bunların görülme olasılığı Allah’tan çok çok az. Çünkü bu ağrılara dayanmak gerçekten zor. Çoğu zaman tek taraflı olan bu ağrılar inanılmaz derecede şiddetli olabiliyor.
Gözün arkasında veya yan taraflarında ortaya çıkan, 1-2 dakikadan birkaç saate kadar değişebilen süreler içinde tekrarlayan ama devam süresi genellikle üç saati geçmeyen bu ağırların önemli bir belirtisi de ağrının olduğu tarafta göz yaşında artma, gözde kanlanma, burunda tıkanma, yüzde terleme, gözbebeğinde küçülme ve o gözde şişme, hatta göz kapağında düşme gibi belirtilerin de ortaya çıkmasıdır.
Bu ağrıların bazen kişiyi intihara kadar bile götürebileceği biliniyor.
Damar iltihabı da baş ağrıtıyor
Özellikle yaşı 40’ı geçen kadınlarda ortaya çıkabilen özel bir baş ağrısı nedeni de “dev hücreli arterit” adı verilen damar duvarı iltihabı ile karakterli bir hastalıktır. Bu kişilerde baş ağrısına şakak damarlarında kabarıklıklar, hatta ele gelen sertlikler de eşlik edebiliyor. Ağrıyan bölge elle muayenede aşırı hassas bulunuyor. Tıbbi tedaviyle düzelebilen bir ağrı tipi olması önemli bir şans.
Beyin tümörü ve baş ağrısı
Birkaç günü geçen baş ağrılarında çoğu hastanın aklına beyin tümörü geliyor ama beyin tümörlerine bağlı ağrıların genel baş ağrısı rakamları içindeki oranı oldukça düşük. Beyin tümörlerinin bazıları neredeyse yumurta, hatta portakal büyüklüğüne varır ama baş ağrısı yaratmaz.
Hipofiz bezi tümörlerinde, beyincik bölgesindeki urlarda ağrı daha sık görülüyor. Beyin tümörlerine bağlı baş ağrılarında ağrının ilerleyici olması görme bozukluğu, denge sorunları, bulantı ve kusmaların da tabloya eklenmesi, tümör büyüdükçe ağrının da şiddetlenmesi önemli işaretler.
Paylaş