Balık mı, balık yağı mı?

Sık sık yağlı balık yemek, omega-3 rezervini artırıyor, hücre ve hücre duvarlarına daha fazla omega-3 kazandırıyor, bu kesin. Yağlı ve buzlu soğuk denizlerde doğup büyüyen balıklar neredeyse tam bir omega-3 deposu. Nedeni şu: Balıklar omega-3 yağlarını soğuktan korunmak amacıyla ‘antifriz’ olarak kullanıyor. Bizim Karadeniz balıklarının hakkını da yememek lazım. Özellikle lüfer, istavrit, palamutun ve hamsinin ciddi birer omega-3 deposu olduğunu söyleyebiliriz.

EĞER BALIK YEMİYORSANIZ…

Sık sık balık yeme imkanı bulamayanlar ya da sevmeyenler, yeterince omega-3 kazanabilmek için balık yağı ya da omega-3 kapsüllerinden yutsalar olmaz mı? Can alıcı nokta bu. Çoğumuz öyle zannetsek de balık yağı haplarıyla omega-3 kapsülleri aynı şey değil! Eczane ve vitamin dükkanlarında satılan balık yağları ya da ‘fish oil’ desteklerinin içinde çok az miktarda omega-3 yağı var. Doğal olarak da bunları uzun süre kullansanız bile size ciddi bir faydaları olmayabilir. Aylarca balık yağı kapsülü yutmasına rağmen kanında omega-3 seviyeleri zerre kadar artmayan ama düzenli olarak haftada üç kez 100-200 gram yağlı balık yiyince hızla artan kişilerle karşılaşmak bu nedenle sürpriz sayılmıyor.

NE YAPMALIYIZ?

Eğer yeteri kadar balık yemediğiniz ve omega-3 zengini doğal besinlere (doğal ortamda yaşayan hayvanların etleri, sütleri, yumurtaları, doğal yetişmiş semizotu, keten tohumu ve ceviz) yeteri kadar ulaşamadığınızı düşünüyorsanız yapacağınız şey balık yağı haplarını yutmak yerine doğrudan saf ve temiz üretilmiş, içine kaliteli ve bol omega-3 yağları (EPA+DHA) eklenmiş omega-3 kapsülleri yutmak olmalı. Bu kapsüllerdeki omega-3 yağlarının (EPA ve DHA’nın) toplam miktarlarının 750 miligram ve üzerinde olmasına da dikkat etmelisiniz. Piyasada satılan balık yağı kapsüllerinin içindeki omega-3 miktarı 100, bilemediniz 200 miligramı geçmiyor ve üzülerek belirtelim ki çoğunun içindeki gerçek miktar ambalajda yazanın yarısının bile altında oluyor.

BİR KOENZİM Q-10 DEPOSU: ISPANAK

KoenzimQ-10 popülaritesi sürekli artan, yıldızı hızla parlayan bir besin desteği. Bu besin desteğinin özellikle antioksidan gücü çok yüksek. Diğer antioksidanlardan C ve D vitaminleriyle uyum içinde çalışan Koenzim Q-10’un kalp kasını güçlendirdiği, damar yapısını desteklediği, diş etlerini neredeyse tedavi ettiği belirtiliyor, güneş ışınlarının neden olduğu cilt yaşlanmasını önlediği ileri sürülüyor. Koenzim Q-10 ıspanaktan başka hayvansal etlerde ve deniz ürünlerinde bulunabiliyor. Sırası gelmişken ıspanakta bol miktarda bulunan diğer besin unsurlarını da sayalım: Lutein (göze iyi geliyor), zeoksantin (cilde ve göze iyi geliyor), beta karoten (kanserden koruyor), alfa lipoik üsit (ıspanak bu çok önemli antioksidanın en bol bulunduğu besinlerin başında yer alıyor), B, C, E vitaminleri ile kalsiyum, demir, magnezyum ve çinko.

HANGİ BİTKİ HANGİ SORUNA İYİ GELİYOR?

Bu bilgiler bilimsel verilere dayanmaktan çok geleneksel tıbbın üzerinde durduğu yararlarr. Bu desteklerden yararlanırken doktorunuzla görüşmek zorunda olduğunuzu unutmayın!

* Ekinezya: Bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
* Umclaoba: Virüsleri yok edici, bağışıklık destekleyici etkisi var.
* Papatya: Sakinleştirici, uyku kolaylaştırıcı, mide rahatlatıcı olduğu biliniyor.
* Tarçın: Kan şekerini ve kolesterolü dengelediği kanıtlandı.
* Limon otu: Stresi azaltıyor, gerginliği gideriyor, uykuyu kolaylaştırıyor.
* Zencefil: Mide ve bağırsakları sindirim yönünden rahatlatıyor, hazmı güçlendiriyor.
* Ananas: Ödem azaltıcı etkisi var.
* Melek otu: Sindirim güçlüğü, mide krampları ve iştahsızlığa iyi geliyor. Kadınlarda cinsel arzuyu güçlendirdiği iddia ediliyor.
* Nane: Hazımsızlığı gidermede, bağırsak kaslarını gevşetmede ve gazı azaltmada yardımcı oluyor.
* Ginseng: Erkeklerde ve kadınlarda afrodizyak etkisi var. Ayrıca enerji veriyor. Belleği güçlendirebildiği ve problem çözme yeteneğini arttırdığı ileri sürülüyor.
* Cüce palmiye: Libido kaybını azaltıyor, prostat büyümesini yavaşlatıyor.
* Enginar ve Milk Thistle (deve dikeni): Karaciğeri destekliyor, koruyor.