Bağışıklık sisteminin görevi sadece mikroplarla savaşmak, çevresel zararlıları ortadan kaldırmak değildir.
Bağışıklık sisteminiz vücudunuzda oluşan zararlı, kanserleşme oranı yüksek hücrelerle savaşmakla da görevlidir. Kanser bağışıklığını izleyen organizasyon, müthiş bir sinyalizasyon sistemidir. Olağanüstü bir tarama, yanlış olanı önceden anlama, hatalı hücreleri tarayıp bulma, zararlı olabilecek hücresel değişimleri erkenden yakalama ve yok etme yeteneğidir.
Her gün vücudunuzda milyarlarca hücre bölünmesi müthiş bir düzen içinde sürüp gider. Bu gerçekten saygı duyulacak, inanılması güç bir düzendir. Hücreler genetik bilgilerini inanılmaz bir düzenle neredeyse hiç yanlış yapmadan, müthiş bir beceriyle tekrarlar dururlar. Eğer nadiren bir yanlışlık yaparlarsa ortaya hatalı, kontrol dışı gelişmelere açık, ne yapacağından pek emin olamayacağınız hücreler çıkar. Bunlar, habaset kazanmaları, kanserleşmeleri mümkün olan hücrelerdir. Kontrolsüz bir şekilde çoğalma, vücudun genel kontrol ve yönetim sistemlerini tanımama ihtimalleri vardır. Bağışıklık sisteminizin bir görevi de bu hücreleri önceden tanımak ve onlara herhangi bir fırsat vermeden ortadan kaldırmaktır.
STRES, UYKU, BESLENME, EGZERSİZ
Eğer güçlü ve iyi çalışan bir bağışıklık sisteminiz varsa bu hücreler hemen belirlenmekte, ayıklanıp ortadan kaldırılmaktadır. Vücudunuzun kansere karşı korunmasında iyi çalışan, görevlerini iyi yapan bir bağışıklık sistemi şarttır. Zayıf bir bağışıklık sistemi kanser oluşumunu kolaylaştırmaktadır.
İster mikroplara, ister kanserlere karşı savunmada olsun; ortaya çıkan eksikliklerinde hemen bağışıklık sisteminizi suçlamayın. Hatanın çoğu kez sizde olduğundan kuşku duymayın. Güçsüz bir bağışıklık sisteminin, genellikle yanlış beslenmekten, yeteri kadar egzersiz yapmamaktan, vücudu yoğun bir stres bombardımanı ile karşı karşıya bırakmaktan kaynaklandığını unutmayın!
Bağışıklık sisteminin gücünde, doğru beslenmenin önemi iyi bilinmektedir. Yeteri kadar kalori tüketmeyen, ihtiyaç duyduğu protein, yağ ve karbonhidratı gerekli oranlarda bedenine kazandırmayan, vitamin, mineral ve diğer antioksidan besin desteklerini kazanamayanlarda bağışıklık sistemi zayıf düşmektedir. "Bağışıklık sistemi hangi besinlere ihtiyaç duyar" sorusunun cevabı tek kelimedir: Hepsine! En küçük bir besin unsurunu bile ihmal ederseniz, bağışıklık sisteminiz bundan zarar görecektir.
BAĞIŞIKLIK DOSTU VİTAMİN VE MİNERALLER
A vitamini ve Beta karoten, beyaz hücre aktivitesini artırarak tümörlerle savaşa yardımcı olmaktadır. Beta karoten, kanserle savaşta bağışıklık sisteminizin ihtiyaç duyduğu en önemli doğal kaynaktır. Diğer B vitaminlerinin ve özellikle Folik asidin de bağışıklık sistemine güç kattığı bilinmektedir. C vitamini, antioksidan gücü ve daha pek çok özelliği yanında bağışıklık sistemine güç vermektedir.
E vitamini, hücrelerde serbest radikallerin neden olduğu hasarları önlemekte, beyaz hücrelerin aktivitelerini artırarak bağışıklık sistemine güç vermektedir. Demir, bağışıklık sisteminizi artıran yaşamsal minerallerin en başında gelmektedir. Selenyum, özellikle kanser bağışıklığı söz konusu olduğunda çok güçlü bedensel destektir. Çinko daha çok enfeksiyon bağışıklığına güç kazanmada önemlidir. Eksikliği vücudu güçsüz düşürmekte, beyaz kan hücrelerinin üretiminde azalmaya yol açmaktadır.
BİTKİSEL DESTEKLER: UMCLAOBA, ELDERBERRY
Bağışıklık sisteminizi güçlü tutmak istiyorsanız, yeteri kadar doğal besinsel antioksidan kazanmanız gerekiyor. Vücudunuza daha çok Resveratrol, Kuvarsetin, Antosiyanin, Kateşin, Flavanol, Likopen, Lütein vb. kazandırmanız öneriliyor. Bunun için daha bol taze, renkli sebze ve meyve tüketmelisiniz. Havuç, domates, ıspanak, marul, pancar, portakal, muz, kayısı ve diğer sebze-meyvelere beslenme planınızda mutlaka yer vermelisiniz.
Güçlü bir bağışıklık sistemi için yeteri kadar protein tüketmeniz de şarttır. Hayvansal kaynaklı besinler, süt ürünleri, et ve et ürünleri, bakliyat ve tahıllarda bulunan bitkisel proteinler bu ihtiyacınızı karşılamaya yetecektir. Doymuş ve trans yağların yani margarinlerin ve hayvansal yağların bağışıklık sisteminin pek hoşuna gitmediğini, Omega-3 yağ asitlerinin ise bağışıklık sistemine güç verdiğini hatırlatalım. Bağışıklık güçlendirici doğal destekler arasına Echinacea’yı, Elderberry’i Umclaoba’yı da koyalım.
Eğer bağışıklık sisteminize güç vermek istiyorsanız, düzenli egzersiz yapmayı, stresten uzak bir yaşam sürmeyi, yeterli ve kaliteli bir uyku alışkanlığını da ihmal etmemelisiniz.
Mantıklı hedef: İlk 6 ayda yüzde 10 kilo kaybı
Eğer kilo verme hedefiniz çok yükseklerdeyse, hayal kırıklığına uğrama olasılığınız da bir o kadar yüksektir. Çünkü kısa sürede çok yüksek kilolar vermekten ziyade, uzun sürede sağlıklı ve kalıcı bir kilo kaybı ile yağdan kayıp sağlamak hedef alınmalıdır. Peki mantıklı hedef nedir? Başarılı bir kilo kaybı, vücut ağırlığının yüzde 10’u kadarını 6 ayda kaybetmektir. Yani kalıcı bir kilo kaybı için uygulamalar, mantıklı, ulaşılabilir ve adım adım olmalıdır.
marslan@yasasinhayat.org
Diyetisyen
Müge ARSLAN
Depresyon mu, demans mı?
Unutkanlıklarınız bir doktora başvurmanızı gerektirecek boyuta ulaştığında, muhtemelen aklınıza gelen ilk soru "Alzheimer hastası mıyım" olacaktır. Ancak unutkanlıklarınızın temelinde depresyonunuz rol alıyor olabilir. Bu sorunun cevabının bulunmasında ipucu olabilecek noktaları şöyle sıralayabiliriz:
7 Depresyonda, kişinin kendisi unutkanlığından yakınarak doktora başvurur. Demansta (özellikle Alzheimer tipi demansta) ise hastayı yakınları bu yakınma ile doktora getirirler. Hasta kendi durumunu yeterince değerlendirememektedir.
7 Depresyonda şikayetlerin başlangıcı daha kısa süre öncesine dayanır.
7 Ailede depresyon öyküsü olup olmadığı sorgulanmalıdır.
7 60 yaşından sonraki dönemde bir neden olmaksızın kişinin ilk kez depresyon geçirme olasılığı oldukça azdır.
7 Depresyondaki hasta, ruh durumundaki bozulmayı, coşkusundaki azalmayı tarif edebilir. Hasta hem ruhsal, hem de bedensel olarak yavaşlamıştır.
Hastaya demans tanısı koymadan önce, kullandığı ilaçlar ve hastalıkları konusunda mutlaka ayrıntılı bilgi alınması gereklidir. Bazı metabolik hastalıkların (şeker hastalığı gibi), elektrolit dediğimiz vücutta bir dengede olması gereken maddelerin dengesizliklerinin, psikiatrik rahatsızlıklar için kullanılan bazı ilaçların tabloyu karmaşıklaştırabileceği ve tanıyı zorlaştırabileceği de unutulmamalıdır.
Prof. Dr. Ayşe ALTINTAŞ
BİR ÖNERİ
Daha güçlü ve verimli bir beyin için beslenin
Enerji besinleri vücut gibi beyni de destekler. Bunlar Glikoz, Tiamin, Riboflavin, Niasin, Vitamin C ve Demir gibi mikro-nütrientleri sağlarlar. Mental performansımızı artırırlar ve stres altındayken de daha iyi düşünmemizi sağlarlar. Daha sakin ve uyanık halde tutmak, uykumuzun kalitesini artırmak için karbonhidrat-protein dengesini düzenlerler. Aynı zamanda besin alerjisinin ortak sonuçlarına verdiğimiz yanıtı azaltırlar. Depresyon, baş ağrıları ve genel yorgunluğa karşı daha az duyarlı olmamızı sağlarlar.
Dr. Evren ALTINEL
Yiyecekler tiroit fonksiyonlarını etkiler mi?
Hipotiroidizm (tiroit bezinin normalden daha az tiroit hormonu üretmesi durumu) için, doktorunuz tarafından verilen tiroit hormonu yerine koyma ilaçlarını alıyorsanız, özel bir diyet uygulamanıza gerek yoktur. Burada akılda tutulması gereken nokta; bazı yiyeceklerin ve besin desteklerinin sentetik tiroit hormonunun bağırsaktan emilimini bozabileceğidir. Demir destekleri veya demir içeren vitaminler, kalsiyum destekleri, alüminyum hidroksit içeren mide ilaçları, tiroit hormonunun emilimini azaltır. Bu ilaçları tiroit hormonu aldıktan 1-2 saat sonra kullanabilirsiniz. Tiroit hormonunu aç karnına almanız gerektiğini de hatırlatalım.
Dr. Ece HATTAT
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için:
Tel: (0212) 236 73 00
Günlük tutmak başarıyı artırır
Zayıflamak için yediklerimi yazmamın ne gibi bir faydası olabilir? Yaptığım egzersizleri de not almalı mıyım?
Son yıllarda yapılan çalışmalarda, zayıflama esnasında beslenme günlüğü tutanların ve mutfak tartısı kullananların kilo kayıplarında daha başarılı oldukları ve verilen kiloları daha uzun süre korudukları saptanmıştır. Tabii ki yediklerinizi yazma fikri zaman zaman sıkıcı geliyor olabilir. Ancak böylece ne yediğinizi, ne kadar yediğinizi ve ne sıklıkta yediğinizi tam anlamıyla fark edecek, besin tüketiminizi sabote eden yiyecekleri saptayabileceksiniz
Ayrıca günlük tutarken atıştırma, porsiyonda kaçırmalar ve hareketsizlik benzeri uzun zamandır çözemediğiniz sorun alanlarını belirleyerek bir uzmandan çözümler isteyebilirisiniz. Emin olun bu sorunları not edene kadar bunların sorun olduğunun farkında bile değilsinizdir. Çünkü artık alışkanlık haline gelmiştir.
Aşırı yeme davranışına yol açan duygusal yeme davranışlarınızın günlerini, saatlerini tespit ederek bu sabotajcıyı nasıl yok edebileceğiniz konusunda destek alabilirsiniz. Size kazandırmak istediğimiz ne yediğinizi düşünerek geçireceğiniz bir yaşam tarzı değil, sadece kontrolün sizde olduğunu hissettiğiniz bir yaşam tarzıdır. Böylece sağlıklı bir beslenme planının sürdürülebilirliğini sağlamlaşır.
Diyetisyen Nilüfer BAYRAM
Çocuğum kilo alamıyor
Çocuğuma bir türlü kilo aldıramıyorum. Acaba nerde yanlış yapıyorum? Neler dikkat etmeliyim?
Çocuğunuz olması gereken kilonun altında vücut ağırlığına sahip ise, yakabileceği kaloriden daha az kalori alıyor veya yedikleriyle aldığı kaloriden daha fazla enerji sarf ediyor demektir. Bunu netleştirebilmek için çocuğun gün boyu yediklerini ve fiziksel aktivitesini not tutmanız gerekir.
Gün boyu harcadığı enerjiyi hesaplayıp (bunun için vücut analizi yaptırabilirsiniz), bunu besinlerle ve içeceklerle aldığı kaloriyle karşılaştırdığınızda arada fark var ise bu farkı yine besinlerle ve içeceklerle karşılamanız gerekiyor. Eğer yakabileceği kaloriyi aldığı halde kiloda artış olmuyor ise bazı tahlillerin yapılması gerekiyor. Zayıf olmasının biyolojik nedenleri de olabilir. İşe ilk önce şu sorulara cevap vererek başlayın:
l Kahvaltı yapıyor mu ve neler tüketiyor?
l Aralarda atıştırmaları var mı?
l Bu atıştırmalar sağlıklı besinler mi yoksa abur-cuburdan mı oluşuyor?
l Öğle ve akşam yemeklerini düzenli yiyor mu?
l Yemeklerde besin çeşitliliği sağlanıyor mu?
l Her gün süt, yoğurt grubundan tüketimi var mı?
l Her gün yeteri kadar et, balık veya tavuk vb. tüketiyor mu?
l Her gün yeteri kadar sebze ve meyve tüketiyor mu?
l Her gün yeteri kadar tahıl grubundan alıyor mu?
Bu sorular diyetisyen yardımıyla çoğaltılabilir. Bu sorulardan çıkan cevaplar sizi yönlendirecektir.