Paylaş
BESLENME HATALARIMIZ
Eğer besinlerle yeteri kadar vitamin, mineral, antioksidan kazanamıyorsanız, vücudunuza kafi miktarda C ve D vitamini, Omega-3 ve probiyotik güç depolayamıyor, yeterince demir kazanıp magnezyum ve kalsiyumdan zengin beslenemiyorsanız, daha da önemlisi bedeninizi protein eksikliğine mahkum ediyorsanız, hiç kuşkunuz olmasın bağışıklığınız da kısa bir süre sonra zayıf düşecektir.
STRES YÜKÜMÜZ
Gergin, sinirli, öfkeli ve endişeli biriyseniz yandınız. Hele bir de “huzur yoksunluğu sendromu” durumunuz varsa sizin işiniz gerçekten çok zor. Çünkü bu, duygusal sarmal bağışıklık sistemini “damardan” etkileyen, sizi kısa sürede bağışıklık yoksunu biri haline getiren çok önemli bir problemdir.
UYKUSUZLUK PROBLEMİMİZ
Uykusuzluk da en az ilk ikisi kadar mühim bir bağışıklık hırsızı. Özellikle 40’lı, 50’li yaşlardan sonra gelişen uykusuzluk problemi, bu yaşlarda ortaya çıkan “edinsel bağışıklık kaybı” probleminin en önemli nedenlerinden... Eğer son zamanlarda kendinize “Neden bu kadar sık nezle oluyorum, niye bronşitim, farenjitim, sinüzitim sık sık tekrarlıyor?” diye soruyorsanız, tavsiye ederim uyku durumunuzu da şöyle dikkatle bir gözden geçirin.
KADINLARIN DA KALP RİSKİ VAR
Doğrusu şu: 40’lı yaşlara giren her kadının dikkatli bir damarsal risk değerlendirmesinden geçmesi lazım. Bu değerlendirmenin; ailesinde 50’li yaşlar civarında beyin ve kalp krizi vakası görünenlerde, hipertansiyon ve şeker hastalığı sıklığı yüksek olanlarda ve tabii ki sigara içenlerde daha özenli yapılması gerek.
Damarsal hastalık riski yüksek olan bu kategorideki kadınların risk analizleri yapılırken sadece kolesterol, trigliserit, kan şekeri gibi bilinen tarama testleri ile yetinilmemeli, bu testlere yüksek duyarlılıklı CRP (hs-CRP), lipoprotein-a (Lp-a), apolipoprotein A ve B, homosistein, ürik asit, fibrinojen gibi daha hassas incelemeler de eklenmeli.
Gerektiğinde, kalbin fonksiyonel durumunu ortaya koyan eforlu EKG, ekokardiyografi ve koroner arterlerin yapısal değişimlerini gösteren koroner anjiyografi gibi yöntemlerden de faydalanılmalı.
Bütün bu testlerin hangilerine ne zaman ve ne sıklıkta ihtiyaç olduğuna ise sağlık riskinizi izleyen uzman hekim karar vermeli.
Bu testleri kendiliğinizden yaptırmamanız, yapılmalarının gerektiğine dair kararları hekiminizle tartışmanız ve sonuçlarının dikkatle değerlendirilip size gereken önerilerin verilip verilmediğini araştırmanız yararlı olacaktır.
BAŞ AĞRISI NE ZAMAN ACİL BİR SORUNDUR?
Hepimizin zaman zaman başı ağrıyabilir, her baş ağrısı da ciddi bir sağlık sorununa işaret etmez. Ama yine de siz aşağıdaki durumlarda ağrınızın önemli olabileceğini unutmayın, en kısa zamanda bir sağlık merkeziyle ilişkiye geçin:
◊ Ağrıya eşlik eden ateş varsa
◊ Yakın bir zamanda kafa travması geçirilmişse
◊ Ağrı eğer efor, aksırma, öksürme gibi bir hareketin hemen arkasından ortaya çıkmışsa
◊ Şimdiye kadar karşılaştığınız en şiddetli
ve en farklı ağrıysa
◊ Ensenizde sertlik, başınızda dönme, bulantı, kusma gibi işaretler varsa
◊ Vücudunuzun belirli bir bölgesinde yanma, uyuşma, karıncalanma, daha da önemlisi güç kaybı gibi bir sorun ağrıya eşlik ediyorsa
◊ Ağrıyla birlikte konuşma bozukluğu, bilinç bulanıklığı gibi bulgular da varsa
EGZERSİZ BAZEN ZARARLI DA OLABİLİR Mİ?
Bilinçli yapılan ve iyi planlanan egzersizin yaşamı uzatıp yaşlılık hastalıklarıyla mücadeleyi kolaylaştırdığı ve hayat kalitesini yükselttiği kesin. Peki egzersiz zararlı da olabilir mi? Yaşam süresini kısaltabilir mi? Mümkün! Nasıl mı? Buyurun...
Aerobik olmayan egzersizler ölçüsüz, dikkatsiz ve aşırı yapılırsa bedende çok fazla serbest radikal üretimine yol açabiliyor. Hücreleri erken yaşlandıran, yaşam süresini kısaltıp yaşlılık hastalıklarına davetiye çıkaran serbest radikal yükünüz, bedeninizin ürettiği doğal antioksidanlarınızın baş edemeyeceği kadar fazla olunca da hızlı ve erken yaşlanıyorsunuz.
Ayrıca ağır egzersizler eklemlerde yıpranmaya, bağlarda zorlanmaya, kaslarda zedelenmeye de yol açabiliyor.
NE KADAR YORGUNSUNUZ?
◊ Sabahları uyanmakta ya da yataktan kalkmakta zorluk çekiyor musunuz?
◊ Kendinizi sık sık yorgun ve bitkin hissediyor musunuz?
◊ Uyandığınızda açılabilmek için 1-2 fincan kahveye ihtiyaç duyuyor musunuz?
◊ Sıkıntılı, sinirli, endişeli biri misiniz?
◊ Unutkanlık, konsantrasyon zorluğu gibi sorunlarınız var mı?
◊ Şekerli ve kafeinli içeceklere aşırı düşkün müsünüz?
◊ Gün içinde sık sık ruhsal dalgalanmalar gösteriyor musunuz?
◊ Ani öfke patlamaları, kızgınlık ve kontrolsüz hiddet durumları yaşıyor musunuz?
◊ Uykuya geçmekte zorlanıyor musunuz?
◊ Kafeinli içecekler ve sigara içtikten sonra baş ağrısı ya da baş dönmesi hissediyor musunuz?
Değerlendirme: Her soru 1 puan değerindedir. 5’in altındaysanız enerji düzeyinizin çok iyi olduğu söylenebilir. 5-10 arasında puan aldıysanız dikkatli olun. Puanınız 10’a yakınsa tıbbi bir incelemeden geçmeyi düşünmenizde fayda var.
Paylaş