Ayaklarım neden şişiyor?

Özellikle yaz aylarında, sıcaklığın da yükselmesiyle birlikte sık duyduğumuz yakınmalardan biri de ayaklardaki şişmeleri oluyor. Erkeklerden çok kadınları, gençlerden çok yaşlıları rahatsız eden bu sorun herkeste ve her yaşta görülebiliyor.

Haberin Devamı

Genel olarak “ödem” diye adlandırılan bacak-ayak şişmelerinin bir kısmı önemsenmesi gereken ciddi problemlerden kaynaklanırken bazıları da önemsiz, kolayca tedavi edilen basit sorunlar yüzünden oluşuyor.
Kalıcı olan şişlikler olduğu gibi sadece suyu artırarak, tuzu keserek hallolan ödemler de var.
Şişliğin en sık görüldüğü yer, ayak bileği ve ayak sırtı. Eğer çözüm için herhangi bir girişimde bulunmaz, bu problemi görmezden gelirseniz şişlik yavaş yavaş bacaklara, hatta dize kadar çıkabiliyor.

Ödem nasıl oluşuyor?

Aslında ayaklarınızın şiştiğini, ödeminiz olduğunu anlamak çok kolaydır. Rahatça ayağınıza geçiriverdiğiniz ayakkabılarınız dar gelmeye başlar, hatta giyebilmek için zorlanırsınız. Bu durum zaman içinde giderek daha da belirginleşir. Sanki ayakkabılarınız her gün biraz daha küçülmeye başlamıştır.
Ayrıca bu şişliğe kimi zaman ayaklarda ağrı, yanma, uyuşma, gerginlik, soğukluk ya da sıcaklık gibi hisler de eşlik edebilir.
Ayaklarda şişme yakınması, aklımıza, ilk önce toplardamarlardaki genişlemeleri yani gizli ya da açık varisleri getirir.
Bazen bu ödemin altında yatan neden atardamarlardaki bozukluklar olsa da, genelde sorun daha çok toplardamarlardaki genişleme ve keselenmelerden kaynaklanıyor.
Genişleyen, adeta kese gibi olan toplardamarların içinde pıhtılar oluşması, daha da önemlisi bu pıhtılarla beraber enfeksiyon problemlerinin de görülmesi şişmeleri hızlandırabiliyor.
Bir enfeksiyon söz konusu ise şişliğe deride kızarıklık, gerginlik, şiddetli ağrı ve ısı artışı gibi sorunlar da eşlik edebilir.
Uzun süren yolculuklar, sürekli ayakta ve hareketsiz kalmak, sıkı lastiği olan çoraplar da bu problemin ağırlaşmasına neden olur.
Lenf sisteminde meydana gelen tıkanmalar da şişmelerin sebeplerindendir. Bu durum bazen o kadar ileri noktalara varır ki, bu vakaları anlatmak için “fil ayağı” tabiri kullanılır.

Haberin Devamı

DİKKAT
Ciddi bir işaret olabilir
Kalp yetmezliği, yani kalbin kan pompalama yeteneğinin bozulması da ayaklarda şişmeye yol açabilir. Hatta her iki ayak bileği bölgesindeki şişlikler gizli bir kalp yetmezliğinin ilk ve tek işareti bile olabiliyor.
Böbrek ve karaciğer yetmezliklerinde de ayaklarda şişme önemli bir belirtidir. Her iki yetmezlik durumunda da protein yapımının azaldığı ve/veya kaybı arttığı için protein dengesinde bozulma olur.
Bu duruma tıpta hipoproteinemi denir.
Protein azalınca toplardamar sistemi, kanın sulu kısmını damar içinde tutmakta güçlük çeker ve doku aralığına sızan vücut sıvısı da burada birikip ödeme yol açar.
Ayak şişmesinin ortopedik, romatolojik ya da nörolojik nedenleri de olabilir.
Ortopedik sebeplerin başında eklem ve çevresindeki dokuların darbe yüzünden (düşme, çarpma, burkulma) zarar görmesi gelir. Pek çok romatizmal hastalığın ilk işaretlerinden biri ayaklardaki şişliktir. Aklınızda olsun, alerjiler de ayak şişmesine neden olabilir. Herhangi bir nedenle meydana gelen her türlü alerjik reaksiyon böyle bir etki yaratabilir.
Ödem sorunun bu bölgede, ciltte meydana gelen iltihabi, mikrobik, paraziter ya da mantar enfeksiyonundan kaynaklanıyor olma olasılığını da unutmamak gerekir.
Özellikle kadınların ödem yakınmaları hekimlere hemen tiroit tembelliğini (hipotiroidi) hatırlatır. Adet döneminden önce yaşanan “hormonal fırtınalar”ı da derhal sorgularız.
Bazen de, problem aşırı tuzlu yemek, bol su içmeye dikkat etmemek ya da uzun süre hareketsiz kalmak gibi basit yanlışlar, kolayca düzeltilebilecek hatalardan kaynaklanır.
Kısacası, ayak şişmesinin ardında önemsiz nedenler olabileceği gibi ciddi sorunlar da olabilir. Bu yüzden de, eğer ayağınızdaki şişlikten şikâyetçiyseniz durumu mutlaka doktorunuzla paylaşmanızda ve sorunun neden kaynaklandığını araştırmasını istemenizde fayda var.

Haberin Devamı

HATIRLATMA
Bunlar ödem yapıyor
* Her türlü gazlı meşrubat
* Meyan kökü içeren yiyecek ve içecekler
* Tatlılar
* Unlu ve yağlı besinler
* Turşular
* Salamura yiyecekler
* Füme gıdalar
* Sosis, salam, sucuk ve pastırma gibi şarküteri ürünleri

NOT ALIN
Alkalen beslenmek daha mı iyi?

Asitik gıdalardan zengin beslenmenin vücudun iç ortam pHını alkalen taraftan asidik tarafa doğru kaydırdığını, bu durumun da sağlığı olumsuz yönde etkilediğini düşünen uzmanlar var.
Çoğu tamamlayıcı tıp üzerinde çalışan bu kişiler beden pH’ının asit tarafa kayması ile enerji üretiminin azaldığını, hücrelerin kendilerini onarma yeteneğinin düştüğünü, detoks süreçlerinin tıkanıp vücudun toksinlerden, özellikle ağır metallerden arınmada zorlanmaya başladığını, daha da önemlisi kanser hücrelerinin gelişimine ortam hazırlandığı belirtiyorlar.
Son yıllarda fazlaca miktarda tüketilen bazı besinler vücuttaki asitik ortamı destekliyor. Özellikle şeker ve şeker katılmış besinler, fruktoz şurubu eklenmiş meşrubatlar, kahve ve beyaz un en çok eleştirilen besinler. Tatlandırıcıların da olumsuz etkisi olduğu belirtiliyor. Fazla miktarda yağ tüketmenin, erik, kızılcık ve benzeri meyvelerin, süt, peynir ve dondurmanın fazlasının, tereyağının, yer fıstığı ve cevizin, fazla miktarda tüketilen bakliyat grubu yiyeceklerin de asidik ortamı güçlendirdiği söyleniyor. Sebzeler ise alkalen gücü artırıyor. Meyvelerden elma, armut, karpuz, kavun, kayısı, şeftali, kiraz, hurma, portakal, üzüm, muz alkali ortamı güçlendiren yiyecekler.
Baharatların özellikle kırmızı acı biberin, kekik, nane, tere, tarçın ve zencefilin de alkali pH’ı desteklediği belirtiliyor.
Limon asitik bir meyve olsa da alkali ortamı destekliyor.
Besin seçimlerinizi yaparken bu bilgiler işinize yarayabilir.

Yazarın Tüm Yazıları