Paylaş
Kışlar eskisi kadar “yaman” ve eskisi kadar “kara” olmasa da gripler, nezleler, üşüme, titreme, ateş, kas ağrıları, yorgunluk, halsizlik, aksırık, hapşırık, öksürük, burun akıntıları ve baş ağrılarıyla geçirilen günler soğuk, uzun ve kuvvetli kışların vazgeçilmezleri olmaya devam ediyor.
Kış aylarında daha sık hastalanmamızın, gribi, nezleyi evimizin vazgeçilmez misafirleri haline getirmemizin pek çok sebebi var: Soğukla birlikte azalan bedensel direnç, kalabalık ortamlarda, kapalı mekânlarda iç içe, burun buruna yaşamanın zorunlu olması, hijyenik kurallara gereken özenin gösterilmemesi bunların en önemlileri. Ama isterseniz gelin bu hafta şu ‘nezle-grip’ konusuna birazcık daha yer ayıralım ve özellikle son yıllarda pek moda olan ‘bağışıklık güçlendirici’ destekler konusuna yeniden bir göz atalım.
Kış aylarında ortaya çıkan üst solunum yolu enfeksiyonları, özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan çocuk ve yaşlılar için daha önemli. Basit bir grip veya nezle yeterli önlem alınmazsa çocuklarda sinüzite, bademcik iltihabına, yaşlılarda ise ağır bir zatürreeye dönüşebiliyor. Bu yaş gruplarında vücut direncinin nispeten zayıf olması, okul, kreş, yuva veya yaşlı bakım ya da huzurevleri gibi ortak kullanım alanlarının sık olduğu yerlerde virüs ve mikropların kolayca yayılabilmesine neden oluyor. Dershane, sinema salonu, havaalanı, otobüs veya tren terminali gibi toplu yaşanan ve pek de özenli havalandırılmayan yerler de virüs ve mikrop bulaşmasının kolaylaştığı ortamlar. El öpmeler ve sıkmalar, öpüşmeler, dikkatsizce öksürme ve hapşırmalar hastalığa yakalanmayı kolaylaştırıyor.
ÇOCUK VE YAŞLILARA DİKKAT!
Üst solunum yolu enfeksiyonları özellikle çocuklar arasında hızlı yayılıyor ve sık tekrarlıyor. Çocuklar, okuldan, yuvadan aldıkları mikrobu ev halkına ya da oyun arkadaşlarına bulaştırıyor. Bir çocuk on yaşına gelene kadar neredeyse 100 kez üst solunum yolu enfeksiyonuna yakalanıyor. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının başlıca sebebi virüsler. Daha az olarak bakteriler de etken oluyor. Bunların içerisinde özellikle Beta Hemolitik Streptokok enfeksiyonları önem taşıyor.
Bu enfeksiyonlardan korunmak için basit hijyen kurallarına uymak yeterli. Elleri bol su ve sabun ile yıkamak, öksürüp aksırırken ağzı ve burnu kapamak, kişisel bakım ve mutfak malzemelerini paylaşmamak, kapalı yerleri havalandırmak ilk aklıma gelenler. Bu önlemleri yaşlıların, çocukların, şeker hastalarının, kalp ve solunum yetmezliği olanların daha sık ve dikkatle uygulamaları gerekiyor.
kesip saklayın
Bağışıklıkta ilk 10
? D vitamini: Kullanabileceğiniz en etkin bağışıklık desteklerinden biri. Özellikle D vitamini noksanlığınız varsa kullanmanızı tavsiye ederim.
? C vitamini: Günde beş porsiyon meyve, sebze yiyorsanız C vitamini almanıza gerek yok. Hasta olduğunuz dönemlerde üç-beş günlük 600-1000 mg C vitamini desteği almanız yeterlidir.
? Çinko: “Gribim, nezleyim çinko içeyim de geçsin” diye düşünmek de çinko fakiri olmak da yanlış.
? Betaglukan: Ülkemizde çok satılan bağışıklık desteklerinden biri olsa da işe yarayıp yaramadığı net değil.
? Umklaoba: Bağışıklık sistemini olumlu yönde etkilediğini gösteren çalışmalar var.
? Selenyum: Güçlü bir antioksidan mineraldir. Bağışıklık sistemini destekler ve güçlendirir. Fındık, ceviz, deniz ürünleri ve tavukta bulunur.
? Sambucus: Bu bitkisel desteğin de bağışıklık sistemini olumlu yönde etkilediğini gösteren çalışmalar son yıllarda arttı.
? A vitamini: Karaciğer, yeşil-sarı sebzelerde (brokoli, havuç, sarmısak, balkabağı, lahana, kırmızı biber, ıspanak, tatlı patates, şalgam otu) bulunan A vitamini güçlü bir antioksidandır.
? Omega-3 yağları: Özellikle DHA’nın bağışıklık sistemini güçlendirdiğini düşündüren güçlü kanıtlar var.
? Echinacea: Soğuk algınlığı, nezle, grip gibi viral üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı vücudu korur. Echinacea kullanımı genellikle sekiz haftayı geçmemelidir.
Paylaş