Antioksidanlar ömrü uzatır mı

Antioksidanlar son yılların gözde doğal molekülleri.

Haberin Devamı

Sağlığını güçlendirmek, genç ve dinç kalmak isteyenler artık vitaminlerden çok bu moleküllerden faydalanmaya çalışıyor. Bazı vitaminler (E, C vitaminleri ve betakaroten) ve minerallerin de (çinko ve selenyum) antioksidan gücü olduğu biliniyor ama antioksidan deyince akla sebze, meyve, hatta bakliyat grubu yiyeceklerin bazılarında bulunan bu doğal moleküller geliyor.

Bilimsel çalışmalar antioksidanların gerek ağız, gerekse cilt yoluyla etkili olabileceklerini gösteriyor. Bu nedenle üretici firmalar her gün yeni bir antioksidan veya antioksidan kombinasyonunu satışa sunuyor, kozmetik firmaları cilt ürünlerinde antioksidanlara daha fazla yer veriyor.

NASIL KULLANILMALI?

Antioksidanların gücüne ben de inanıyorum. Programa aldığım hastaların çoğuna zaman zaman antioksidan kürleri uyguluyorum. Bu kürlerde çeşitli antioksidanları o kişinin sağlık durumu, kişisel özellikleri, yaşı, yaşam tarzı ve genetik kurgusunu dikkate alarak farklı kombinasyonlar halinde değişen sürelerle kullanıyorum. Ayrıca cilt yaşlanmasıyla ilgili sorunları hafifletmek amacıyla antioksidanlarla güçlendirilmiş cilt ürünlerinden de ciddi ölçüde yararlanıyorum.
Antioksidanlar gerçekten etkili mi değil mi? Bu molekülleri kullanmanın herhangi bir faydası var mı? Hangilerini ne zaman, hangi dozlarda ve ne süre ile kullanmak daha iyi sonuç veriyor? Bu ve benzeri sorularınız oldukça çoğaldı. Bu yazıda önce antioksidanların ne olduğu ve nasıl çalıştığını anlatmaya çalışacağım. Daha sonraki yazılarımda ise size kolay, ucuz-ekonomik ama son derece etkili antioksidan kombinasyonlarla ilgili pratik bilgiler aktaracağım.

BİTKİLER NEDEN ANTİOKSİDAN ÜRETİR

Doğadaki her canlı gibi bitkiler de (sebzeler, meyveler) bazı çevresel zararlılarla karşı karşıyadır. Aslında bitki veya insan, hayvan hücresi olup olmaması hiç fark etmiyor, her hücre benzer dış saldırılarla (mikroplar, mantarlar) yaşlandırıcı, hastalandırıcı, tahrip edici faktörlerle (güneş ışınları) karşı karşıya kalıyor.
Bu dış ve iç zararlılardan korunmak isteyen sebze ve meyveler bünyelerine doğal koruyucu kalkanlar katmaya, bazı özel moleküller üretmeye çalışıyor. Bu maddeler o bitkinin gövdesinde, kökünde, yaprağında, çiçeği ya da meyvesinde bulunuyor. Çoğu zaman da kendini deli dolu ve canlı mı canlı renklerle ifade ediyor. Bu bitkileri (meyve, sebze veya bakliyat) yiyenlerin vücudunda antioksidan güç artıyor.

Haberin Devamı

Antioksidanlar hücreyi nasıl koruyor

Haberin Devamı

Hücrelere zarar veren dış faktörlerin çoğu etkilerini “serbest radikal” diye tanımlanan ve kararsız elektronlara sahip maddelerle gerçekleştiriyor. Serbest radikaller “oksitleyici” yani “paslandırıcı” ve “yaşlandırıcı” parçacıklar. Hücrelerin duvarlarına ve hücre içinde yer alan küçük organcıklara hatta fırsat bulurlarsa DNA’nın yapısına bile zarar verebiliyorlar.
Mesela DNA’nın yapısına zarar verdiklerinde kontrol dışı ve sınırsız çoğalma yeteneği olan anormal hücrelere, yani kanser hücrelerine doğru bir dönüşüme, sonuçta da kansere sebep olabiliyorlar.

Antioksidanların faydaları

Antioksidanlar sizi kanserden koruyabiliyor. Enfeksiyonlara karşı bağışıklığınızı güçlendiriyor.
LDL kolesterolün  oksitleyici zararlarını azaltıyor. Hücrelerinizin yaşlanma süratini düşürüyor, belleğinizi genç ve dinç tutuyor, genç, dinç, formda bir hayat sürmenizi sağlıyor.
Kısacası bu mucize moleküller ömrü uzatmasalar bile yaşam kalitenizi yükseltiyor, sağlığı ve zindeliğinizi destekliyorlar.

Haberin Devamı

Doğal ve organik ürünlerde bol antioksidan var

Bir bitki ne kadar doğal yetişmiş, ne kadar dış destek almadan büyüyüp gelişmiş, ayakta durabilmek için ne kadar çok savaş vermişse o kadar çok, kaliteli ve yoğun antioksidan üretiyor. İşte bu nedenle tarım ilaçları, yapay gübreler, hormonlar kullanılmadan yetişen besinler diğerlerine oranla daha çok antioksidan ile yüklü oluyor.
Sera domatesinde Çanakkale domatesinden daha az likopen  bulunmasının nedeni bu. 1000-1100 metrede yetişen bir “pinot noir” üzümünün, 200 metre rakımda yetişen çavuş üzümüne oranla daha yoğun resveratrol taşımasının nedeni de aynı. Çünkü yüksek rakımda yetişen üzümler güneşin serbest radikal saldırılarına daha çok maruz kalıyor. Bu nedenle de korunmak için daha çok antioksidan resveratrol ya da oligomerik proantosiyanmenleri, kısacası polifenoller adı verilen doğa mucizesi ilaç molekülleri üretiyorlar.

En güçlü antioksidanlar

Haberin Devamı

? Resveratrol (üzüm)
? Antosiyaninler (karadut, kiraz, böğürtlen)
? Coenzym Q 10 (deniz ürünleri)
? Likopen (domates, karpuz)
? Kateşinler (yeşil ve siyah çay)
? Alpha lipoic acid (et, mayalar)
? Beta Karoten (havuç, kavun)
? C vitamini (portakal, biber, yeşil otlar)

Yazarın Tüm Yazıları