Anti Aging dosyası

Son 10 yılda yıldızı parlayan besin destekleri listesine, yeşil ve siyah çayda bol miktarda bulunan KATEŞİN’leri de eklemek lazım.

Haberin Devamı

Kateşinlerin yeşil çayda biraz daha fazla miktarda bulundukları doğru ama siyah çayı yeşil çaydan çok daha fazla tüketen halkımız için ben “geleneksel çay içmeye devam edin, arada bir yeşil çay da içmeyi unutmayın” derim.
Bir hatırlatma: Sıcak çay, ağız ve sindirim sistemi kanserlerine yakalanma riskinizi artırır, dikkatli olun. Çayı çok sıcak içmeyin.
Bu listeyi daha da uzatmak mümkün. Yani doğada daha onlarca antioksidan var. Mesela sadece flavanoidlerin sayısı 400’ü geçiyor. Mesela PROANTOSıYANıDıN’leri (vişne, kiraz), SULFORAFAN’ı (karnabahar, lahana, turp), KUVARSETıN’i (elma, soğan), ALLıSıN’i (sarmısak) bu listeye mutlaka ilave etmemiz lazım.
Ayrıca bunların hepsini mümkünse doğal kaynaklardan almanın bir yolunu bulmakta fayda var. Çünkü doğal yoldan alındıklarında etkinlikleri kesinlikle daha güçlü ve net...
Bir de bizim “olmazsa olmaz” diye tavsiye ettiğimiz iki antioksidanı yeniden hatırlatalım. Bu ikili Yaşasın Hayat Kliniği tarafından hazırlanan anti-aging planlarının hemen hepsinde (özellikle cilt yaşlanmasını yavaşlatmak söz konusu olduğunda) mutlaka yer alıyor: KoenzimQ10 ve Alfa Lipoik Asit!

Haberin Devamı

“Q10”UN 10 PARMAĞINDA 10 MARİFET VAR

Uzmanların söylediklerine göre “Q10” neredeyse her derde deva! Özellikle iyi yaşlanmak isteyenlere, bu destek hakkında bilgi edinmeleri öneriliyor.
Bu madde, araştırmacıların yıllardan beri ilgisini çeken doğal moleküllerden biri... ılginin birçok nedeni var.
En önemli neden, yaşam süresinin uzaması... Yaşam süresi uzadıkça kansere, kalp damar hastalıklarına, bellek problemlerine, hipertansiyon veya kas güçsüzlüklerine yakalanma riski artıyor. ışte tam bu noktada devreye KoenzimQ10 giriyor, çünkü bu molekül, yaşlanma yolculuğunda bizi bekleyen sürprizlerin çoğuyla mücadelede vücudumuza önemli avantajlar sağlıyor.
Belki de bu nedenle son yıllarda batı ülkelerinin çoğunda, sağlıklı yaşlanma yolcularının çoğu her sabah kahvaltıdan sonra 100 mg’lık bir KoenzimQ10 kapsülü alıyor! Ve özellikle 40’lı yaşları geride bırakanların çoğu bu besin desteğini kullanıyor.
KoenzimQ10 doğada o kadar yaygın ki bu “Ubique-evrensel” özelliği onun “Ubiquinone” diye de anılmasına yol açmış. Birçok hayvanda ve bitkide bulunuyor. En çok da kırmızı ette, balık ve yumurtada rastlanıyor. Yağlı tohumlar, yeşil yapraklı yiyecekler ve meyvelerde de var. Bitkisel besinler içinde bu maddeyi en çok bulunduranlar portakal, çilek, karnabahar ve susam tohumu...

ENERJİYİ ARTIRIYOR

KoenzimQ10 hücrelerimiz için vazgeçilmez bir madde. Hücrenin enerji üretim merkezleri olarak çalışan mitokondrilerde enerji üretimine katkı sağlıyor. Bunu moleküllere elektron taşıyarak başarıyor. Sonuçta hücresel enerjinin önemli bir kısmını üreten mitokondriler de ATP üretimine katkı sağlıyor ve üretilen ATP’den enerji elde edilmesine yardımcı oluyor.
Kısacası hücresel enerji istasyonlarımızın tıkır tıkır işlemesi için bu doğal maddeye çok ihtiyacımız var. Miktarı arttıkça hücrenin enerji üretimi de artıyor. Enerjisi yeterli olan bir hücre daha genç kalıyor, daha geç yaşlanıyor, daha uzun yaşıyor.

ANTİOKSİDAN GÜCÜ YÜKSEK

KoenzimQ10’un güçlü bir antioksidan kapasitesi var. Hücreleri paslandıran ve yaşlandıran oksitleyici serbest radikallerin zararlarını azaltıyor. Eğer vücudunuzun antioksidan savunmasını güçlendirmek, oksidatif hasarı azaltmak istiyorsanız bunun en kolay ve etkili yollarından biri onu KoenzimQ10 ile desteklemektir. Bu maddenin kanserden koruyucu özelliği olduğu da belirtiliyor. KoenzimQ10, kanserle savaşa destek olan enzimlerin tamirini kolaylaştırıyor. Kanserden korunmak isteyen çoğu insanın 30’lu yaşları takiben bu destekten faydalanmak istemesinin sebebi de bu...

TANSİYONU DÜŞÜRÜYOR

Haberin Devamı

KoenzimQ10 düzenli olarak kullanıldığında kan basıncının ayarlanmasını kolaylaştırıyor. Tabii ki bu maddenin tansiyon ilaçlarının yerini tutması söz konusu değil ama besin desteği olarak bu maddeyi kullananlarda kan basıncının ayarlanması kolaylaşıyor.
Diğer taraftan bu desteği düzenli olarak kullananlarda diş eti hastalıklarına daha az rastlandığı, beyin fonksiyonlarının daha iyi korunduğu, bunama ihtimalinin az da olsa düştüğü ileri sürülüyor. ılerlemiş kalp yetmezliği durumunda bu desteğin yararlı olabileceğini düşünenler de var.
Kısacası bu mükemmel doğal destek, iyi yaşlanmak isteyenler için önemli avantajlar sunuyor. ışin güzel tarafı, KoenzimQ10’un herhangi bir ciddi yan etkisinin bulunmaması, son derece güvenli bir doz aralığına sahip olması.

CİLDE DE İYİ GELİYOR

Ağız yoluyla alınan veya cilde dışardan uygulanan KoenzimQ10’un ciltteki yaşlılık izlerini azaltabileceğinin anlaşılması, kozmetik üreticilerinin de bu maddeye ilgisi artırdı. Birçok ünlü marka, ana maddesini KoenzimQ10’un oluşturduğu cilt ürünlerini piyasaya sürdü.
KoenzimQ10’un ağız yoluyla alındığında da cilde faydalı olabileceğini gösteren bulgular var. Ama henüz bu konuda dört dörtlük bir bilimsel çalışma yapılmış değil.
Bizim gözlemlerimiz de KoenzimQ10 desteğinin cilde faydalı olabileceği yönündedir. Biz yaşlanma önleyici cilt programına giren hastalarımıza her gün düzenli olarak 100 mg KoenzimQ10 almalarını tavsiye ediyoruz. Bu desteğin Alfa Lipoik Asit ile birlikte kullanılması halinde yararının daha da artacağına inanıyoruz. Alfa Lipoik Asit’i 200 mg civarında almak yeterli oluyor.

Haberin Devamı

Alfa Lipoik Asit, C vitamini gibi suda, E vitamini gibi yağda eriyebilen, yani hücrenin hem yağlı hem de sulu bölümlerinde etkili olabilen tek antioksidandır.
Alfa Lipoik Asit’in özellikle etkili olduğu dokular cilt ve sinir sistemidir. Alfa Lipoik Asit ağızdan alındığında da, cilde dışarıdan uygulandığında da deriye ulaşabilmekte ve orada yoğunlaşıp etkili olabilmektedir.
Cilde uygulanan Alfa Liopik Asit’in çevresel yaşlanmaya karşı iyi bir savunma oluşturabileceğini gösteren güvenilir çalışmaları vardır. ısveç Karolinska Üniversitesi’nde yapılan çalışmalarda, cilt yoluyla alınan Alfa Lipoik Asit’in ciltte oluşacak  hasarları önleyebileceğini gösteren bulgular elde edilmiştir.
Alfa Lipoik Asit’le birlikte kullanıldığında AH3’ün (Asetil Hegza Peptit) etkinliği daha da artmaktadır. Argireline olarak da bilinen bu peptit, en güçlü peptitlerden biri olarak kabul edilmektedir. Özellikle yüzde 10 Argireline de içeren Alfa Lipoik Asit kremleri, cilt yaşlanması ve kırışıklıklarla mücadelede iyi sonuçlar verebiliyor.
Bizim önerimiz Alfa Lipoik Asit + Peptit + C vitamini içeren karışımların en az 3-6 ay kullanılması ve bu süre içerisinde ağız yoluyla günde 100-300 mg civarında Alfa Lipoik Asit desteğinin sağlanmasıdır.

Yazarın Tüm Yazıları