Anti-aging diyeti var mı

Yukarıdaki başlığın hepinizi heyecanlandırdığını biliyorum ama iyi ve uzun bir hayat sürmeniz için size verebileceğimiz standart bir beslenme listesi ne yazık ki hálá yok! Peki ne yapacaksınız? Nasıl besleneceksiniz?

Ne yiyip ne içecek, nelerden uzak duracaksınız? Yaşasın Hayat Kliniği beslenme uzmanları ile birlikte "Sağlıklı ve uzun bir yaşam için nasıl bir beslenme planı yapalım?" sorunuza toplu bir yanıt vermeyi düşündük. İşte o hem uzun hem de özet yanıtımız!

DOĞRU BESLENİN

n En önemli noktalardan biri yeteri kadar sebze ve meyve yemektir. Özellikle çocuklarınızı da buna alıştırmalısınız. Sebze ve meyvelerin taze, organik veya doğal ortamda yetiştirilenlerini yemeye, katkısız, antibiyotiksiz, hormonsuz olanlarını kullanmaya çalışmalısınız. Sebze ve meyveler ne kadar tazeyse o kadar değerlidir. Kuru meyvelerden de istifade edin.

n Bakliyat ve tahıl yemeyi de unutmamalısınız. Bunları da tam ve doğal halleriyle yemeye çalışmalısınız. Tam ekmek, bulgur ile yapılmış besinler, erişteler, ev makarnaları, dövülmüş tahıllar, katkısız kahvaltı gevrekleri iyi besinlerdir. Uzun yaşama diyetinin mutlaka bakliyat içermesi gerekiyor. Öğünlerinize yeteri kadar fasulye, nohut, bezelye, mercimek ekleyin.

n Kızartmalardan uzak durun. Özellikle kızartılmış hazır yiyecekleri sık yemeyin. Yağda kızartmaları azaltın.

n Yağ seçiminizde zeytinyağına en ön sırada yer verin. Zeytinyağı bir sağlık mucizesidir.

n Buharda yapılan yemeklerin veya haşlama yemeklerin daha sağlıklı olduğunu unutmayın. Barbekülenmiş veya yanmış yiyeceklerin her türlüsünden uzak durun. Yiyeceklerin yanmış kısımlarını temizleyin. Tütsülenmiş -dumanlanmış- besinlerden kaçının.

3 BEYAZDAN UZAK DURUN

n Ana öğünleri de, ara öğünleri de atlamayın.

n Hayvansal proteinleri abartmayın. Gereğinden çok yağlı et, derisi alınmamış tavuk, tam yağlı süt ürünü yemek zararlı olabiliyor.

n Protein sağlık için hayati bir besindir ama özellikle hayvansal proteinlerin fazlasının hızlı yaşlandırdığı biliniyor. Erkekseniz günde 100, kadınsanız 50-75 gr proteine ihtiyacınız vardır. Bu ölçü olarak 3-4 köfte kadar etin, tavuğun, balığın karşılığıdır.

n Kahvaltıya zaman ayırın. Kahvaltıda protein almayı unutmayın.

n Sabah kahvaltılarınızı çeşitlendirin. Yoğurt, taze ve kuru meyveler yağsız sütle karıştırılmış kahvaltı gevrekleri, ceviz, kuru meyvelerden de yararlanın.

n Ara öğünlerde elma, az yağlı yoğurt, kuru kayısı, üzüm, erik, birkaç ceviz veya fındık ya da badem yiyebilirsiniz.

n Tuzlu, konserve edilmiş yiyecekleri, cipsleri, paketlenmiş yağ, tuz, şeker dolu, unlu yiyecekleri uzağınızda tutun.

n Daha az şeker ve tuz tüketmeye çalışın. Şekerin ve tuzun yaşlandıran maddeler olduğunu unutmayın.

n "3 beyazdan uzak durun" öğüdüne sadık kalın. Beyaz ekmek (ve benzeri, beyaz un mamulleri), şeker ve tuzu en aza indirin.

n Kafein içeren yiyecek ve içecekleri sınırlayın. Günde 2 kahve yeterlidir.

n Alkolü ya hiç kullanmayın ya da kararında bırakın.

n Yeteri kadar su içtiğinizden emin olun. Suyu yemeklerle değil aralarda için.

ORGANİK BESLENİN

n Yiyeceklerinize daha fazla ot ekleyin. Maydanoz, tere, tarhun ve diğer yeşilliklerden daha çok istifade edin.

n Yiyeceklerin organik, taze ve koyu renkli olanlarına öncelik verin. İlk sıralara en kırmızıları, morları ve siyahları yerleştirin.

n Enerjinizi yüksek tutmak için sık ve küçük öğünler halinde beslenin. Eğer belirli sağlık sorunlarınız, örneğin şeker hastalığı, hipertansiyon, gut hastalığı, kalp-damar hastalığı gibi problemleriniz varsa özel beslenme planları için doktorunuz ve diyetisyeninizden yardım isteyin. Bitkisel çaylardan özellikle ada çayı, yasemin çayından istifade etmeyi ihmal etmeyin. Çok demli ve beklemiş çayları içmeyin. Yeşil çay ve siyah çayı dengeleyin.

Yaşlılığı yavaşlatacak bir beslenme planını daha da genişletmek mümkün ama yukarıdaki temel yaklaşımlar çoğumuz için yeterli olacaktır.

Fazla kilo bel ağrısı yapar

Eğer bel ağrısından yakınıyorsanız bunun kilo fazlalığı probleminden de kaynaklanabileceği aklınızda olsun. Özellikle karın içinde biriken yağlar ve bu bölgeden alınan kilolar bel ağrısına neden oluyor. Ortopedi uzmanları karın içinde biriken fazla kiloların omurilik statiğini ve mekaniğini sanıldığından daha fazla etkilediğini belirtiyorlar. Karında biriken 1-2 kiloluk bir yağ belin üzerinde 20-30 kiloluk kadar bir etki yapıyor. Bu durum özellikle bel fıtığı, bel kayması, kireçlenme gibi bel ağrısına yol açan nedenlerden şikayet edenlerde daha da önemli. Alınan her kilo bu değişik hazırlayıcı faktörlerin oluşturduğu zeminde tetiği çeken bir faktör gibi etkili oluyor. Bel ağrısı probleminiz varsa kilonuzu gözden geçirin. Özellikle bel çevresi genişlemelerinin bel ağrısıyla ilişkili olabileceğini unutmayın.

Bedeninizin sesine kulak verin

Depresyon sırasında ortaya çıkan duygusal belirti ve bulgular hemen dikkat çeker. Gerek yakınması olan kişi, gerekse izleyen hekim bu sorunları giderme yolunda çaba harcar. Oysa depresyon nedeniyle oluşan birçok fiziksel belirti de vardır. Bunları aydınlatabilmek için çok derin ve geniş araştırmalar yapılır, tahlil ve tetkiklerle dosyalar doldurulur ve sonuçta belirli bir kaynak bulunamaz. Özellikle "ağrı" yakınması depresif kişinin çok sık gündeme getirdiği sorunların başında gelir. Baş ağrıları, kas ağrıları, eklem ağrıları liste başı yakınmalardır. Depresyonun beyindeki bazı kimyasal maddelerin dengelerinin bozulmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu kimyasalların bazıları "ağrı hissi"nin oluşumu sırasında da önemli rol oynar. Uzun süre uyumaya rağmen geçmeyen bitkinlik, sabahları yorgun kalkma ya da uyku sorunları da akla depresyonu getirmelidir.

Birçok depresif, fiziksel belirtilerinin depresyondan kaynaklandığını bilemez. Depresyonun yarattığı tüm sorunlar "kafanın içinde" değildir, bedene de zarar verir. Bedeninizin çağrılarını önemseyin! Sistemlerinizden, organlarınızdan gelen sesleri ciddiye alın! Hekiminizle her belirtiyi paylaşın! Gerekirse depresyon olasılığını anımsayın ve anımsatın!

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Yiyecekleri tüketirken az yağlı ya da yağsız tüketiyorum, sebzeleri haşlanmış olarak yiyorum. Buna rağmen ölçtürdüğümde yağ oranım fazla çıkıyor. Başka hangi yiyeceklerden yağ alıyor olabilirim?

Nasıl olsa yağsız diyerek yemeyin

Diyete başlarken tüketilen yiyeceklerin yağının azaltılması bütün işin çözümü gibi algılanmaktadır. Haşlanmış sebze, yağsız tavukgöğsü, haşlanmış kepekli makarna gibi. Ancak tükettiğimiz besinlerin içindeki karbonhidrat ve protein de birer enerji kaynağıdır. Ve günlük alınan kalorilerin önemli bir kısmını oluşturur. 1 gr yağ 9 kalori enerji verirken 1 gr karbonhidrat ve protein de 4 kalori enerji verir. Yediğiniz yağsız makarna ya da sebzede de karbonhidrattan gelen kaloriler olduğunu unutmayın.

Az yağlı ya da yağsız besin tüketimi kolesterol sorununuz varsa bile kontrol altına alınarak size özel düzenlenmelidir. Bir süre sonra sürekli sınırlı yağ tüketimi karbonhidrat tüketiminizi artırabilir. Unutmayın toplamda alacağınız kalorinin bütün yiyecek gruplarını dengeli ve yeterli bir biçimde içeriyor olması diyetinizin sürekliliğini sağlar. Bunun yanı sıra az yağlı ya da yağsız ürünler kalorisiz gibi algılanmasın sakın. Nasıl olsa yağsız derken bol bol tükettiğiniz bir besinden iki kat fazla kalori alabilirsiniz. Ayrıca sadece yiyeceklere ilave ettiğiniz ya da light kavramına dikkat ederek tükettiğiniz yağı göz önünde bulundurmayın. Ceviz, fındık, badem gibi kuruyemişler de birer yağ kaynağıdır. Bu yiyeceklerin bilinçsiz tüketimi de yağ alımınızı artırıyor olabilir.

Türk yemeklerini çok seviyorum. Özellikle yöresel lezzetleri ayda bir de olsa yemek istiyorum. Lahmacun, çiğköfte gibi. Bunlar çok mu tehlikeli?

Türk lezzetleri kaç kaloridir

Türkiye’de yaşayıp da bu güzel yiyeceklerden mahrum kalmak dayanılmaz bir işkence olabilir, biliyorum. Tabii ki bunlara da zayıflama programının içinde yer verebiliriz. Aslında önemli olan bu yiyeceklerin kalorisinden çok ne içeriyor olması ve pişirilme yöntemi. Mutfağımızda kızartma çok kullanılır. Kızartılarak yapılanların yerine fırınlayarak pişirmek veya yine çok sık kullanılan tereyağı eklemeden yemek bile ciddi farklar yaratacaktır. Fakat şunu unutmayın; 1 tane lahmacun yediğinizde 2 dilim ekmek ve 1 köfte ve 1 porsiyon (1 tatlı kaşığı) yağ yemiş oluyorsunuz. Bu şekilde yiyeceklerin içeriğini ve size katkılarını bilirseniz programı sürdürmek ve porsiyon takibini yapmak daha kolay olur. Bir diğer yöntem de yine eskiden kalan, bazı uzmanların hálá kullandığı kalori sayımıdır. Bakalım bu güzel lezzetler yaklaşık olarak kaç kalori?

1 adet lahmacun = 250 kalori

1 adet çiğköfte = 50-60 kalori

İçli köfte (haşlanmış) = 150-200 kalori

Mıhlama = 200-250 kalori

1 tabak mantı (4 kalori) = 200-250 kalori

Behçet hastalığı sinir sistemini de etkileyebilir

Behçet hastalığı; bir Türk dermatologun (Hulusi Behçet) tanımladığı bir hastalıktır. Ülkemizin de içinde olduğu ipek yolu ülkelerinde (Türkiye, İran, Çin, Japonya) sık rastlanan bir hastalık olması nedeniyle önem taşımaktadır. Genç nüfusta ve daha çok erkeklerde görülen bir hastalıktır.

NASIL BİR HASTALIKTIR

Öncelikle hastalığı biraz tanımlamak gerekir. Bu hastalık birden fazla organı tutabilen bir hastalıktır. Hangi organlar tutulabilir derseniz: deri, göz, eklemler, sinir sistemi, damarlar ve sindirim sistemini sayabiliriz. Behçet hastalığının belirti ve bulguları kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Bu nedenle de tanı koymak zaman zaman zor olabilmektedir. Hastalığın etkilediği vücut bölümüne göre belirti ve bulgular da değişir. Hastalarda ağızda aft dediğimiz yaralar ve cinsel organda cilt lezyonları mevcuttur. Bunlar düzelip, bir süre sonra tekrar ortaya çıkarlar. Gözle ve ciltle ilgili belirtiler de tabloya eklenir. Eğer göz etkilenirse, hasta genellikle görmesinin bozulduğunu fark ederek doktora başvurur.

Nedenini tam olarak bilemediğimiz bu hastalıkta sinir sistemi yani beyin-omurilik ve sinirlerimiz de tutulabilmektedir. Behçet hastalığı sinir sistemini tuttuğu zaman hasta doktora baş ağrısı ile başvurabileceği gibi, güç kaybı yani felç, denge bozukluğu ya da duyu bozukluğu gibi farklı yakınmalarla da başvurabilir. Bulgular hastadan hastaya değişkenlik gösterir. Hastalık bulguları ortaya çıktıktan sonra kısmen ya da tamamen düzelebilir ancak sonrasında yine tekrarlayabilir. Yani behçet hastalığı ataklar ve düzelmelerle giden bir hastalıktır.

Behçet hastalığının neden geliştiği bilinmemekle birlikte, bağışıklık sisteminde bir bozulmanın, bazı genetik faktörler ve enfeksiyonların hastalığın ortaya çıkmasında rol oynayabileceği düşünülmektedir. Kesin tedavisi bilinmeyen behçet hastalığında, uygulanan tedaviler bulgu ve belirtilerin giderilmesine ve hastalığın kişide bıraktığı özürlülük durumunu gidermeye yöneliktir.
Yazarın Tüm Yazıları