Annem neden bunadıI? 10 soruda bunama

Bir hanım... Ortada belli bir sebep yokken, annesi ciddi, hatta çok ciddi bellek kaybı sorunları yaşamaya başlıyor... Peki bu neden oluyor? Bellek kaybında neler etkili? İşte yanıtları...

Haberin Devamı

 

Menopozun ön sıkıntılarını yaşayan, uykusuzluk, terlemeler ve ateş basmalarından, sinirlilik, gerginlik ve iç sıkıntılarından yakınan kırklı yaşlarda cin gibi meraklı bir hanım...

Birkaç aydır kendi dertleriyle boğuşurken, canı gibi sevdiği annesinin belleğinde bir şeyler olduğunu, bir şeyler bile değil, oldukça ciddi şeyler olduğunu fark ediyor. Hem kendi problemlerine çözüm aramak, hem de annesinin yaşadığı bellek kaybı problemi hakkında bilgilenmek üzere birbiri ardına makineli tüfek gibi soru sıralıyor. O meraklı hanımın premenopoz –menopoz süreci ile ilgili sorularını bir başka yazıya saklıyor, önceliği bellek kaybı ile ilgili sorularına ayırıyorum.

 

Haberin Devamı

İsterseniz sohbetimize siz de katılabilirsiniz. Buyurun…

 

DEPRESYON: Depresyonla bunama arasındaki ilişki hâlâ pek çok bilinmezle dolu. Bilinen şu: Bunama sürecine giren birinde hafif ya da orta derecedeki bir depresyon bile süreci hızlandırabiliyor. Diğer taraftan çoğu kez bunama zannedilen şeyin gözden kaçmış bir depresyon olduğu da sonradan anlaşılabiliyor. Ayrıca endişe ve korku halinin belleği etkileyebileceği bilgisi de bir ölçüde doğru. Ama burada da bir sebep olmaktan ziyade tetikleme hali var gibi görünüyor.

 

STRES: Muhakkak ki var ama stresin de etkisini çok abartmamak gerekir. İş, eş kaybı, göçler, kazalar, savaşlar, zorunlu taşınmalar, boşanmalar ve daha pek çok streslerin bellek kaybını tetikleyebileceği biliniyor ama burada stres bunamanın nedeni değil, “çoktan başlamış bir bunama sürecini fark edilir hale getirdiği” düşünülüyor.

 

KAFA TRAVMALARI: Basit, sıradan ev ya da trafik kazalarıyla oluşabilecek kafa travmalarının bellek kaybı yapabileceğini gösteren net ve açık verilere sahip değiliz. Ama yine de elimizde şöyle bir bulgu var. Başına tekrar tekrar ağır darbeler alan kişilerde bunama ihtimali yaş ilerledikçe artıyor. Bunun bir örneğini Allah rahmet eylesin ünlü boksör Muhammed Ali’de gördük. Önce Parkinson hastalığına yakalandı, sonra da bellek sorunları yaşadı. Ama yine de yaşam boyunca bir-iki kez karşılaşılacak kafa travmalarının belleği bozabileceğini söylemek doğru olmaz.

 

Haberin Devamı

YAŞLANMA: Yaşlanmak mutlaka bunamakla neticelenmez. “Yaşlanmak=bunamak” değildir. Ama tüm hastalıklar ve sağlık sorunları gibi yaşlanan beden kadar beyin ve bellek sistemi de yıpranır ve eskir. Bu nedenle de yine tüm hastalıklarda olduğu gibi bunama problemi ile yaşlılar yaşları ilerledikçe daha sık yüz yüze gelir.

 

BEYİNSEL TEMBELLİK: Bu konuda çok sayıda araştırma var. Ortak neticeleri şu: “İşleyen demir ışıldar!” deyimi sanki beyin için söylenmiş. Ama tersi de doğru: “İşlemeyen demir de ışıldamaz!” Etrafıyla ilgisini kesen, sosyal bağlarını azaltan, öğrenmeyi kısıtlayan, dünyada olup bitenlere ilgisiz kalan, beynini yeni görüş ve bilgilerle teçhiz etmeyen, özetle beynini kullanmayan kişilerde bellek problemleri birden bire hızlanabiliyor. Bu özellikle genç emekliler için çok mühim bir nokta. Yaş ne olursa olsun beyni de kaslar gibi çalıştırmak lazım. “Kullan ya da kaybet” prensibi beyin için de geçerli bir kural. Özellikle ellisini geçtikten sonra…

 

Haberin Devamı

SİGARA VE ALKOL: Sİgaranın belleğe olumsuz etkilerinin olduğu kuşku götürmez. Bilinen en etkili damar düşmanı sigara olduğuna göre beyin damarlarının da katili olması kaçınılmazdır. Zaten bu nedenle de sigara içenlerde damarsal bunama olarak bilinen bunama hastalığı daha sık görülüyor. Kulağınıza bir yerlerden “sigaranın Alzheimer hastalığına karşı koruma sağlayabileceği” gibi bir bilgi gelebilir. İnanmayın! Kanıtlanmış bir bilgi değildir. Alkole gelince… Alkol en güçlü nörotoksik ajanlardan, yani sinir toksinlerinden biri. Beyin işlevlerini sadece içildiği anda, yani geçici olarak değil kalıcı olarak da etkileyen bir zararlı. Alkoliklerde gelişen beyin hasarı zaten ayrı bir hastalık olarak tanımlanır.

 

Haberin Devamı

İLAÇLAR: Aynı ilacı sürekli kullanmak zorunda olanların çoğunun aklında şu soru vardır: “Belleğime dokunur mu?” Hemen belirtelim, ilaçlara bağlı bellek kayıpları genelde geçici kullanılan bazı ilaçlarda görülür. Örneğin uyku hapları, ruhsal gevşeticiler, antihistaminik, antialerjikler… Belleğe daha net olumsuz etkisi bilinen ve uzun süre kullanılan kolesterol hapları, antidepresanlar, antipsikotik ilaçların olumsuz etkileri ise hâlâ tartışmalı. Ama yine de kolesterol haplarının özellikle bazı hanımlarda bellek sorunu yaratabileceklerini gösteren çalışmalar olduğunu bir kenara not edelim. Tersi? Evet tam tersi bulgular da yok değil! Kolesterol hapı yutanlarda bu hapların anti-inflamatuvar yani yangı baskılayıcı etkileri sayesinde bellek sorunlarının daha seyrek olduğunu ileri sürenler de oldu…

 

Haberin Devamı

BEYNİ AŞIRI KULLANMAK: Beyin eskimez! Zihinsel etkinliklerinizi ne kadar yoğunlaştırırsanız yoğunlaştırın beyniniz bundan olumsuz yönde etkilenmez. Hatta bir miktar hoşlanabileceğini söylemek bile mümkün. Daha çok ve sık okuyup öğrenen, bellek deposuna sık sık farklı ve yeni şeyler ekleyenlerde bunama ihtimali azalıyor.

 

HAYAT TARZI: İşte bu soru bence çok ama çok önemli. Nasıl beslendiğiniz, ne ölçüde aktif bir hayat sürdüğünüz, uyku kaliteniz, stres yönetim kapasiteniz, hayata bakış pencereniz, sosyal ilişkileriniz, eğitim alma ve sürdürme süreçleriniz, yaşadığınız ortam, çevre, işiniz, gücünüz, aileniz ve bütün bunlarla kurduğunuz ilişkileriniz de bellek havuzunuzun büyük ya da küçük olacağının tek tek ama çok önemli belirleyicileridir. Bu nedenle güçlü bellek için iyi, güzel, huzurlu, mutlu, kendi ile barışık, kendine iyi bakan, özen gösteren ve hayatla ve hayatıyla iyi ilişkiler kurabilen bir yaşam tarzı gerekir.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları