Paylaş
Daha güçlü ve kuvvetli bir sağlık, dolayısıyla daha az hastalık için sadece iyi beslenmek, güzel uykular uyuyup huzuru bol, stresi az bir hayat yetmez. Daha çok ve sık hareket etmemiz de lazım. Hareketi bol bir hayata yalnız bedenimizin değil, ruhumuzun da ihtiyacı var. Kısacası “hareket=hayat” bile diyebiliriz.
Ne var ki çoğumuz bu mühim konuyu ciddiye almamakta ısrarlıyız. Dahası ciddiye aldığını düşünenlerin önemli bir bölümünün de bilgi eksikliği var. Biz de bu nedenle sizi hemen her gün bıkıp usanmadan yeni yazılarla aktif ve egzersizi yoğun bir hayat için uyarmaya devam edeceğiz.
Çünkü hareketsiz yaşamın faturası çok ağır. Fatura sadece sağlıktan değil, zaman ve paradan da çalıyor. Nedeni kronik hastalıkların pek çoğunun -örneğin şeker hastalığının, fazla kilo, kanser, romatizma, bellek bozukluğu, hipertansiyon gibi sorunların- hareketsizlikle doğrudan bağlantılı olması.
Ayrıca şu bilgi de kesin: Bedenlerimiz hareketsiz kaldıkça paslanıyor.
Neticede de zaman ve para kaybına, daha da önemlisi sağlık kaybına yol açan hastalıklar bir bir sıraya girmeye başlıyor.
Bilgi eksikliği içinde olduğumuz konuların en başında “aktivite ile egzersiz”i birbirine karıştırmamız geliyor. Sorun da zaten bu noktada başlıyor.
“Aktif bir hayatım var” diyen çoğu insan egzersizi boş veriyor. Peki aradaki fark ne? Aktivitenin egzersizden, egzersizin aktiviteden ayrıldığı nokta neresi?
İsterseniz önce başlıktaki sorunun cevabını verelim: Aktivite olmadan egzersiz, egzersiz olmadan aktivite işe yaramaz. Yarasa bile sağladığı faydalar arzu edilen düzeylere ulaşamaz. Sonrası ve detaylara gelince! Buyurun...
Aktivite ne
Aktivite denince aklımıza gün içinde yaptığımız, daha doğrusu yapmak zorunda olduğumuz hareketler ve işler gelmeli.
İşe giderken ya da iş dönüşü yürümek, işyerinde ya da evde merdiven inip çıkmak, ev işlerini, bahçe bakımını bizzat üstlenmek, eğer varsa evdeki köpeği dolaştırmaya çıkmak, araba yıkamak, ev içindeki günlük temizlik işlerini gerçekleştirmek...
Bütün bunlar bizim zaten yapmamız gereken günlük hayatın ayrılmaz parçaları olan şeyler. Ne var ki çoğumuz bunları bile yapmıyor, merdiven yerine asansör kullanıyor, işyerinde teknolojinin nimetlerinden faydalanarak masamıza, koltuğumuza çakılı bir hayat sürüyor, ev işlerimizi de ya çalışanlara ya da otomatik cihazlara emanet ediyoruz.
Bu durumu aktivitesi yetersiz “inaktif” bir hayat olarak tanımlıyoruz. Neticede bedenlerimiz aktivitesizlikten paslanmaya mahkûm cihazlar haline geliyor. Kısacası aktivite hayatın olmazsa olmazı. Karın doyurmak, aç kalmamak kadar mühim bir temel ihtiyaç.
Aktiviteden bir tık fazlası
Egzersizin aktiviteden farkına gelince... Egzersiz için “aktiviteden bir tık fazlası” diyebiliriz. Aktivite “karın doyurmaya” benzetilirse, egzersiz “kaliteli ve sağlık faydası daha yüksek şeylerle beslenmek” gibi de düşünebilirsiniz.
Bana göre “belli bir kas grubunun belirli bir süre belirli bir yoğunlukta tekrarlanan hareketleri” söz konusu olduğunda o çalışmanın adı artık aktivite değil de egzersizdir.
Çalıştırdığınız kas grubunun sayısı ve büyüklüğü artıp egzersize ayırdığınız süre ve yoğunluk yükseldikçe uyguladığınız o fiziksel efor kalbinizin daha hızlı ve güçlü atmasına yol açar.
Nefes alıp verişiniz hızlanıp derinleşmeye başlar. Neticede kaslarınız kızarır ve ısınır. Siz de ısı kaybını sağlamak için terlemeye başlarsınız. Öyle ki o yoğun kas çalışması nedeniyle -eğer fiziksel performansınız yeterince hazır değilse- kaslarınızda ağrı, midenizde bulantı, karın bölgenizde bir rahatsızlık hali, hatta baş dönmesi hissedebilirsiniz.
Ne var ki aynı işi -egzersizi- tekrarladığınızda bir süre sonra bu gibi olumsuzluklar ortadan kalkmaya, egzersiz ve sonrası keyifli hale gelmeye başlar. Kısacası egzersizin aktiviteden farkı kaslarınızı, dolayısıyla kalbinizi ve akciğerlerinizi fazla çalışmaya zorlaması ve metabolizmanızı hızlandırmasıdır.
Bedeniniz tekrarlayacağınız bu düzenli egzersiz çalışmalarının baskısına bir süre sonra “adaptasyon değişikliği” yaparak cevap verir. Egzersiz uzmanları bu cevaba “antrenman etkisi” diyorlar ve memnuniyetle karşılıyorlar. Tempolu yürümek, bisiklete binmek, yüzmek, golf ya da tenis oynamak... Bunların her biri “aerobik” egzersizdir.
Biz ne yapmalıyız
Aktif yaşam sürmek hepimizin görevi ve boynunun borcu. Sağlığımızı koruyabilmek için aktif bir hayat sürmek zorundayız.
Ama sağlığımıza daha fazla güç kuvvet katmak, kalbimizi, damarlarımızı, akciğerlerimizi daha çok güçlendirmek, daha çok ve güçlü kaslara sahip olup kemiklerimizi yaşlanmanın etkilerinden korumak, metabolizmamızı hızlandırıp gelişebilecek kilo sorunlarının önüne kalıcı bir engel koymak istiyorsak sadece “aktif bir hayat” sürmekle yetinmemeliyiz. “Düzenli egzersiz çalışmalarını” da hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline getirmeliyiz.
Neredeyse 250 yıl kadar önce İskoç Doktor W. Buchan notlarına bakın ne yazmış: “İnsan ömrünü daha kısa ve kötü kılan sebeplerden hiçbiri egzersiz eksikliği kadar mühim ve etkili değildir.”
EGZERSiZ NE YAPIYOR?
İlk 6 fayda
Düzenli egzersiz kalp dostudur. Kalp krizi ve kalp damar hastalığına bağlı ölüm riskini büyük oranda azaltıyor.
Düzenli egzersiz yapanlarda inme olasılığı ciddi düzeyde azalıyor. Tempolu yürüyüşün inme riskinde yüzde 24 civarında bir düşüş sağladığı gösterildi. (Harvard hemşire çalışması)
Düzenli egzersiz en güçlü anti kanser önlemlerdendir. Özellikle meme, kalınbağırsak, prostat, yumurtalık kanserleri ile mücadelede düzenli egzersiz çalışmaları doğru beslenme kadar önemlidir.
Farklı çalışmalarda düzenli egzersizin şeker hastalığına yakalanma ihtimalini en az yüzde 25 civarında azalttığı görülmüştür.
Kilo sorunu ile mücadelede de düzenli egzersiz altın anahtardır. Özellikle karın yağlarını eritmede aerobik egzersizler -özellikle de tempolu yürüyüşler- müthiş etkilidir. Kilo vermede kalori kısıtlamasının yararlarını artırır, diyetin bırakıldığı dönemlerde de yeniden kilo kazanımına engel olur.
Düzenli egzersiz yapanlarda cinsel performansın arttığı, özellikle erkeklerde iktidarsızlık probleminin üçte bir oranında azaldığı gösterilmiştir.
Paylaş