Paylaş
1- ÇAĞIN VEBASI: İNSÜLİN DİRENCİ
İnsülin direnci insanlık tarihinin karşılaştığı en büyük belalardan biridir. En az veba, çiçek kadar tehlikelidir. Bu nedenle de sadece 2020’nin değil, önümüzdeki yılların da en önemli sağlık gündemidir. İnsülin direnci, şeker hastalığı ile neticelenen bir yolculuğun ilk adımıdır. Göbeklenmek, bel çevresinde genişleme, karında yağ biriktirme yani obezitenin diğer adıdır. Karaciğerin yağlanması, safra kesesinin taşla dolması, daha da önemlisi damarların sertleşip kalınlaşarak plaklarla dolup taşmasıdır. Bu plaklardan kopan pıhtı parçacıkları yani embolilerin sıklaşması, neticede de yaşamsal damarların tıkanması yani beyin felci ve kalp krizi ile eşanlamlıdır. Kısacası insülin direnci “kötü ve hızlı yaşlanmanın” diğer adıdır.
2- BEDEN VE RUHUN PATRONU
Ben beden ve ruhun esas patronunun beynimiz olduğunu kabul edenlerdenim. Yeni gelişmelere bakılırsa beynimiz bağırsaklarımızdan fena halde etkileniyor. Bağırsaklarımızda yaşayan, ağırlıkları 1 kilogram, sayıları 100 trilyonu geçen dost bakteriler probiyotiklerimiz yani “mikrobiyotamız” beynimiz ile her an temas halinde. Bağırsaklarımızdaki biyolojik değişmeler (disbiyosiz), beynimizdeki dengeyi altüst edebiliyor. Disbiyosiz devreye girince, sadece huyumuz suyumuz değil (depresyon, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu) bedensel durumumuz da (Parkinson hastalığı, bağışıklık yetmezliği, alerjik reaksiyonlar, otoimmun hastalıklar, bellek bozuklukları) değişebiliyor.
3- BEYİN SİSLE KAPLANINCA...
‘Metilasyon bozukluğu’ yaşadığımız çok ciddi bir problem. Ne var ki sadece siz değil, biz doktorların da çoğunluğu meselenin öneminin farkında değiliz. Metilasyon süreci bozulunca sağlıkta işler ‘tepetaklak’ oluveriyor. Genlerin kendilerini ifade
biçimleri (epigenetik süreçler) aksamaya, DNA ve RNA’larımızın yapısı bozulmaya, kanser ve bağışıklık çökmesi olasılıkları artmaya, ‘homosistein seviyemiz’ yükselmeye, bellek ve konsantrasyon gücümüz azalmaya, fibromiyalji ve kronik yorgunluk tuzağına düşme olasılığımız çoğalmaya başlıyor. Metilasyon süreçlerini korumak ve kollamak işte bu nedenle çok mühim bir mesele!
HAFTANIN SAĞLIK NOTLARI
Uçakta nereye oturmalı?
Uçakta en sağlıklı yer pencere kenarı. Koridorlar ve tuvalete yakın koltuklar mikrop kapma ihtimalini arttırıyor.
Sanılanın aksine, hafta sonu uzun uykular sağlığı olumsuz yönde etkiliyor.
Kolajen (Tip 1) takviyesi sadece cilt yaşlanmasını değil, kemik kaybını da geciktiriyor.
İki öğün beslenenler daha uzun yaşıyor, daha sağlıklı yaşlanıyor.
Egzersiz ile kaslarda üretilen bir protein (irisin) Alzheimer hastalığını engelleyebiliyor.
Sakalınız uzamıyor mu?
Sakalınız uzamıyorsa testosteronunuz azalmış olabilir.
Ağlamak gözyaşı ile atılan stres hormonları nedeniyle de rahatlatıyor.
B12 eksilince yorgunluk sıklaşıp bellek zayıflıyor.
Sağlıklı gözler için daha çok ıspanak (lutein), balık (Omega-3/DHA), fındık (E vitamini), susam (çinko, bakır) ve balkabağı (karatenoidler) tüketin.
Kanser riskini azaltmak için domates (likopen), yeşilçay (kateşin), lahana (sülforafan), zerdeçal (kurkumin), maydanoz (apigenin), kabak çekirdeği (selenyum) ve sarımsak (allisin) tüketin.
Hipoglisemi mi panik atak mı?
Hipoglisemi nöbetleri, panik atakları da tetikleyebilir.
Zona aşısının tek dozu bile yeterlidir.
Uyurken yüzüstü değil, sağ veya sol yanınıza ya da sırtüstü yatmayı deneyin.
Düzenli zerdeçal tüketimi kalın bağırsak kanserini önleyebilir.
Tempolu yürüyüş kaslarda yeni ve genç mitokondri üretimini arttırır.
Paylaş