Geçen hafta “iki haftada dört santim incelmeyi garanti eden” o garip ilanı görünce, “kilo verme” konusunda ipin ucunun iyice kaçtığından endişem kalmadı.
Kilo sorunu yaygın bir problem, çok büyük bir ekonomisi var. Bu durumdan herkesin bir şekilde yararlanmak istemesi doğal. Ne var ki kilo kaybetmek sağlık açısından çok önemli. Özellikle kaybedilecek miktar mevcut ağırlığın yüzde 5’ini geçtiğinde, konu sağlık açısından daha önemli hale geliyor. 3-5 kiloyu geçen bir kilo kaybının “sağlığa yapılan bir müdahale” olduğu kesin. Kurtulmak istediğiniz yağların miktarı 3-5 kiloyu geçmiyorsa bir problem yok. Ama eğer ciddi miktarda kilo kaybına ihtiyaç varsa, işte o zaman durup düşünmek, gaza gelmemek, yanlış adım atmamak gerekiyor. Yapacağınız her hata size “daha fazla kilo, daha kötü beslenme şartları, daha ciddi sağlık sorunları, yorgunluk, halsizlik, üzüntü ve ümitsizlik” olarak geri dönüyor. Kısacası, hangi yöntemi uygularsanız uygulayın, iki haftada sağlığınızı bozmadan dört santim incelemez, 8-10 kilo veremezsiniz, vermemelisiniz. Böyle bir incelme hızına sağlığınız ayak uyduramaz. Sağlığınız bozulacağı için böyle bir şey mümkün olsa bile sonucu siz zaten göremezsiniz!
ÇOK HIZLI KİLO VERMEK ZARARLI
Hızlı kilo vermek neden bu kadar tehlikeli? Hızlı kilo verenlerde safra kesesinde taş oluşması, kanda ürik asit düzeyinin yükselmesi, saç dökülmesi, kansızlık, uyku bozuklukları, hormonal dengesizlik, adet düzensizlikleri, cinsel isteksizlik, kanda elektrolit dengesizlikleri ve daha birçok sorunun oluşması sık görülen problemler. Hızla kilo vermek için yapılan ağır diyetler, “açlık kürleri”, “şok diyetleri” kandaki elektrolit dengesini, sodyum/potasyum ayarını bozuyor, metabolik süreçleri altüst ediyor. Vücut ağır kalori kısıtlanmalarını “kendine yapılan bir saldırı” gibi algılıyor, “bir kıtlık işareti” olarak yorumluyor. Bazen metabolik hız durma noktasına kadar düşebiliyor. Sonuçta bu dayanılması güç programlar sona erdiğinde verilen kilolar fazlasıyla geri alınıyor.
KASLARINIZI YAKMAYIN
Bir başka sorun da şu: Bu tür hızlı kilo verme programlarında yağ yerine kasları yakma ihtimaliniz artıyor. Yani yağlarla birlikte, hatta bazen daha da fazla miktarda kas kaybediyorsunuz. Kas kaybı metabolizmanın yavaşlaması, enerji düzeyinizin azalması, yani yaktığınız kalorilerin düşmesi anlamına geliyor. Bu durumda diyeti bıraktığınızda eskisinden az da yeseniz daha hızlı kilo almaya başlıyorsunuz. Ciddi bir kilo sorununuz veya obeziteniz varsa, kilo vermek sağlığınız için olumlu bir karardır. Hafif ve orta düzeydeki kilo problemlerinin çözümünde daha ılımlı bir süreç izlenebilir. Bazı durumlarda kilo sorunu kozmetik olarak değerlendiriliyorsa kilo vermek bedeninize değilse bile ruhunuza iyi gelebilir. Ama her koşulda kilo vermek sağlığa faydalıdır diye düşünmemelisiniz. Eğer ciddi bir kilo probleminiz yoksa ve yağların biriktiği yerler sağlık tehdidi oluşturacak yerler değilse, vücut ağırlığınızın azıcık artması canınızı sıkmamalıdır.
Kimler smear test yaptırmaya son verebilir?
Rahim ağzı kanserini araştırmaya yönelik olarak pap smear test yaptırmayı bazen bırakabiliriz. Bu duruma doktor ve hasta birlikte karar verebilir. * Rahim alındığında: Rahim ve rahim ağzı total olarak çıkarıldığında, bu ameliyatın sebebi myom gibi kanser olmayan bir hastalıksa, smear artık yapılmayabilir. Ama ameliyat kanser öncesi veya kanser gibi bir sebepten yapılmışsa, smear alınmaya devam edilmesi gerekebilir. * ılerlemiş yaşlarda: Amerikan Kanser Derneği, 70 yaşına gelinmiş ve son 10 yıl içinde 3 kez normal smear sonucu alınmışsa smear yapmayı kesebileceğinizi belirtmektedir. Bazı dernekler 65-70 yaş arasını stoplamaya yeterli bulmaktadır, tabii yine son 10 yıl içinde arka arkaya 3 kez normal sonuç alınmışsa bu durum geçerlidir. ıleri yaşlardaki kadınlar doktorlarıyla ne zaman smear kontrollerini keseceklerini tartışmalıdır. Bununla birlikte, rahim ve yumurtalık kanserleri açısından muayene ve ultrason kontrollerinin devam etmesi gerekmektedir. Dr. Erhan CANKAT
Kanserden korkma kilo almaktan kork!
Önleyici tıp uygulamalarında hekimin izlediği olgulardan ilk istediği şey, yaş, cinsiyet, boy ve genel sağlık durumlarına uygun gelen kiloyu korumaya çalışmalarıdır. Fazla kilolar ve artmış yağ dokusu, başta menopoz sonrası rahim, meme ve endometriyum (rahim içi katman) kanserleri olmak üzere, prostat, kalın barsak ve böbrek kanserlerine yakalanma riskini artırır. Enerji fazlasının yağ olarak depolanması, kronikleşmiş (süreğenleşmiş) bir enflamasyon (yangı) ortamı yaratır. Kilo sorunu ve yağ dokusu fazlalığı olanlarda, kanda hs-CRP (yüksek duyarlılığı olan C reaktif protein) yüksekliği de bu “toksik” tablonun bir habercisidir. Ayrıca, yağ dokuda depolanma özelliğine sahip olan hormonların sürekli ve yüksek düzeyde salgılanması da tümör oluşumunu tetikleyen bir başka etmendir. Kanserin erken tanısı için bilim camiası yoğun araştırmalar yapıyor. Sık sık yeni laboratuvar tetkikleri ya da görüntüleme yöntemleri hizmete sunuluyor. Tüm bunlara gerek duyuncaya kadar, her gün en azından yarım saat tempolu yürüyüş yapmak, gıdaların içeriğine, miktarına ve tüketim zamanına özen göstermek alınacak ilk önlemler olmalı. Dr. Evren ALTINEL
D vitamininizi ölçtürün
D3 vitamini azalması, kolayca teşhis edilebiliyor. Çoğu laboratuvar bu ölçümü yapabiliyor. D3 vitamini azalmasının kalça kırığı riskini artırmaktan bağışıklığı zayıflatmaya, damar sertliğini hızlandırarak kalp krizine davet etmekten kanser olasılığını yükseltmeye kadar pek çok olumsuz etkisi var. Ayrıca bu vitamin açısından risk grubunda olan kişiler de olduğu unutulmamalı. Bunların başında ise genetik olarak kemik yoğunluğu azalmasına eğilimli olanlarla felç geçirenler geliyor. Dyt. Nilüfer BAYRAM