Paylaş
Sosyal mesafe kurallarının yok sayıldığı, temas etmeme meselesinin pas geçildiği, maske takma kuralının dikkate alınmadığı bu kargaşa ortamında gizli/sessiz taşıyıcılar nedeniyle salgının yeniden bir zirve yapma sürecine gireceğinden hepimiz çok korktuk.
Kesinlikle haklıydık. İnşallah böyle bir yanlış bir daha tekrarlanmaz.
Peki bu yanlışın sonuçları belli oldu mu? Korktuğumuz şey başımıza geldi mi?
Muhakkak ki bir hasar var, muhakkak ki çok yanlış bir işti. Peki rakamsal veriler ne durumda? İlk yanıtlardan birini Chicago Üniversitesi (ABD) Ekonomi Profesörü Ufuk Akçiğit veriyor...
UFUK HOCA BAKIN NE DİYOR
SİZE BİR İYİ BİR KÖTÜ HABERİM VAR
UFUK Akçiğit saygın, önemli yaptığı analizlerle her zaman dikkati çeken bir bilim insanı. Dün attığı tweet’te bakın ne diyor: “10 Nisan gecesi yaşadığımız panik havasının neticelerini yavaş yavaş görmeye başladık. Rakamsal verilere bakılırsa ‘vaka sayısı’ 11 Nisan’da inişe geçmiş ama daha sonra panik sebebiyle yeniden artmıştı.
KÖTÜ HABER, (o gece) olanlar 3 bin 250 yeni vaka yaratmış gibi. İYİ HABER ise ikinci zirveyi de 16 Nisan’da atlatmış görünüyoruz.”
BAHARI BİRAZ ERTELESEK OLMAZ MI
SAĞLIK Bakanımız Fahrettin Koca haklı ve yerinde bir teklifte bulunuyor bize “Gelin bu yıl baharı azıcık erteleyelim” kıvamında bir mesaj veriyor. Ben de aynı düşüncedeyim. Gelin bu yıl baharla yaz keyfini birleştirelim. Bahar bayramını haziran başına erteleyelim.
Nedeni şu: Görünen o ki ipin ucunu tuttuk. Anlaşılan o ki önümüzdeki yol bir ay öncesine oranla daha aydınlık, biraz daha iç açıcı. Ne var ki rehavete kapılmanın zamanı değil.
BİR UYARI
ALKOL TÜKETİMİNE DİKKAT
UYARI benden değil, Dünya Sağlık Örgütü’nden geliyor. Örgüt evde kalma sürecinde ‘biraz yalnızlık, biraz panik, biraz da kaygı bozukluğu’ nedeniyle alkol tüketiminde bir artış olabileceği konusunda herkesi uyarıyor.
NOT ALIN
TERMAL KAMERALAR GÜVENLİ Mİ
BANA sorarsanız, sadece termal kameralarla hasta tarama sürecinin ciddi bir faydası yok. Eğer taşıyıcı biriyseniz, yani virüsü taşıyan ama hastalanmamış biri durumundaysanız termal kamera yüz üzerinden sadece sıfır puan alır. Ayrıca hasta olsanız bile her COVID-19 hastasında ateşin yükselmeyeceği de unutulmamalıdır.
OKUR SORULARI
HANGİ MASKE DAHA GÜVENLİ
BİLİYORSUNUZ, üç ayrı maske alternatifi var.
N95 maskeleri en yüksek güvenlik notu olanları. Bunlar 0.3 mikronluk parçacıkların bile en az yüzde 95’ini engelleyebiliyor. Sadece hastalarla temas eden sağlık personellerine öneriliyor.
Cerrahi maskeler olarak da bilinen ve yaygın kullanılan tıbbı/medikal maskelere gelince... Bunlar parçacıkların yüzde 60 ila 80’ini engelleyebiliyorlar ama sokaktaki yaygın kullanım söz konusu olduğunda maliyet unsuru da dikkate alınarak öncelikle tercih ediliyorlar.
Üçüncü alternatif ise ev yapımı maskeler. Bunlar evdeki pamuklu bir tişört, kalınca bir pazen bez parçası, sıkı dokunmuş pamuklu bir havlunun bir bölümü kullanılarak evde de yapılabilen koruyucu maskeler.
Bütün mesele doğal ve yoğun pamuklu materyallerden üretilmiş olmaları. Peki bunların daha avantajlısı var mı?
Öneri şu: Son zamanlarda yeni bir alternatif daha konuşuluyor:
Filtreli ev maskeleri...
FİLTRELİLER DAHA MI GÜVENLİ
SON günlerde filtreli maskeler de korona gündemine girmiş durumda. Bunlar da yüzde 100 pamuklu kumaştan yapılıyor, üretilirken de üzerine içine ek bir kâğıt yerleştirilebilen küçük bir cep ilave ediliyor.
Kullanılmadan önce bu cebe, iki katlı bir kâğıt havlu parçası yerleştiriliyor. Bu durumda maskenin güvenliği çok daha yüksek oluyor. Kâğıt havlu yerine başka filtreleme malzemeleri de yerleştirilebiliyor. Mesela bir kahve filtresi!
Bu maskeleri önerenler, filtre malzemesinin her iki tarafında pamuktan bir kumaş malzeme bulunması gerektiğinde ısrarlılar (Independent Türkçe’den özetlenmiştir.)
BANA GÖRE
ERCÜMENT HOCA’YA HAKSIZLIK ETMEYİN
PROF. Dr. Ercüment Ovalı’yı tanırım. Bilimsel ahlakına güvenirim. Ülke sevgisi, çalışma azmi, hızlı karar verme yeteneği beni her zaman etkilemiştir.
Hocayı az da olsa tanıyorum. Ama son yıllarda fırsat bulup görüşemedik. Hocanın koronavirüs salgınına kafayı taktığı, çözüm arayışları için devreye girdiğini öğrendiğimde çok sevindim.
Çünkü o çoğu bilimcinin aksine giriştiği her konuda sadece ‘beyin teri’ ile değil, ‘beden teri’ ile de mücadele etmeyi bilen biridir. Günlerdir laboratuvarından çıkmadan yoğun bir çalışma içinde olduğu anlaşılıyor.
Düşüncelerini ve bulgularını sosyal medya üzerinden paylaşmaya kalkması, paylaşımlarına fazlaca duygu yükü katması, sanırım biraz heyecan freni eksikliğiyle alakalı.
Lütfen biraz hoşgörülü olalım, “Tamam yanlış yaptın, doğru bir şey değildi yaptığın ama olan oldu. Hadi sen lütfen çalışmalarına devam et” dememiz en doğru olanıdır.
Paylaş