Truva filmini çoğunuz gördü. Kimileriniz tartışmaları da okudu. Filmdeki yanlışları bile öğrendiniz.
Tarih konulu filmleri eleştirmek, kötülemek kolaydır. Süper prodüksiyonlarda amaç seyirciyi görkemli sahnelerle büyülemektir. O açıdan bakarsanız, film amacına ulaşmış bir gişe filmi.
Brad Pitt’i sevenler için de ayrı bir fırsat.
Her film onun gerisindeki gerçek olayları öğrenmeniz için de bir olanak sunar. Dikkatli bir seyirci aynı zamanda dikkatli bir okurdur.
Ben Almanya’da ve Türkiye’de Troya sergisini gezdim. Seyirci okurlarıma şunu salık veriyorum, bazı kitapları okursanız, Troya’nın öyküsünü doğru biçimde öğrenebilirsinz.
Homer Kitabevi’nin çıkardığı Düş ve Gerçek Troia, olayları sadece bir aşk olayına indirgemenizi önleyecek bilgilere sahip.
Filme gitmeden önce okusaydınız değerlendirmeniz çok farklı olabilirdi, neyse zaman geçmiş değil.
Homeros’un eserinden doğan bir efsaneyi seyrettiyseniz, onun kaynak kitaplarını İlyada ile Odysseia’yı okumalısınız, okuyun ki bir kitaptan çıkan efsaneyi sinema sanatının neye dönüştürdüğünü ya da neye indirgediğini zevkle mukayese edin.
Troya Hazineleri veya Schliemann’ın Düşü, size bilgiyle birlikte çok ilgi çekici bir kişiyi de tanıtacak. Tutkuya dönüşen bir istek.
Tarihi olayların yazanı da anlatanı da çoktur, hele araya aşklar sıkıştırılırsa çok daha okunur, Adele Geras’ın Troya’da Aşk’ı bunun örneği.
Troya’nın roman türündeki izdüşümlerini okumaktan zevk alıyorsanız, Lindsay Clarke’ın Truva’sını da okuyun. Aşk uğruna savaşı kutsal gören bir anlayışın romanı.
Troya -Efsane ile Gerçek Arası Bir Kente Yolculuk bir serginin bilgili, zengin kataloğu.
Truva’yı gördünüzse ya da görecekseniz, bunları okumak tarihe bakışınıza boyut kazandıracaktır.
Sinema, edebiyat çok farklı türlerdir. İsterim ki, bu farkı bu kitaplarda daha iyi görebilesiniz.