Paylaş
Sosyal medyada ‘yapma Ümit abi’ paylaşımları yapılıyor.
Evlerde 2 gündür, ‘Nikah Masası’, ‘Okul Yolunda’ şarkıları çalıyor. Tüm bunların nedeni, Ümit Besen’in ekranları bıraktığı iddiası.
‘Artık yokum, çıkmayacağım ekrana’ demiş.
Ben hiç inanmadım bu işe.
Çünkü eğer doğruysa, Ümit Besen müziği de bıraktı demektir.
Hem albüm yapıp hem ekrana artık beni göremeyeceksiniz demek işin doğasına biraz aykırı çünkü.
Eğer bir menajerin hatalı açıklaması ya da Ümit Besen’in ‘gündeme gelme manevrası’ değilse bu...
Azıcık da olsa varsa doğruluk payı...
Gel vazgeç Ümit Abi...
◊ Biz seninle büyüdük.
◊ Bizim babalarımız gençlik dönemlerini senin şarkılarınla geçirdi...
◊ Şimdiki nesil de senin yaptığın ‘modern’ düetleri konuşuyor.
◊ Herkese nasip olmaz bu ‘süreklilik’...
Senin gibi bir isme “bıraktım” deyip dönmek de yakışmaz ayrıca.
O yüzden çekme elini ayağını ekrandan.
Peki ya sosyal mesafe
Bizi bu “ben yaparım ama başkası yapamaz”cılar bitirecek...
Nedeni çok açık...
Biz aylardır evlerimizde oturalım, sosyal mesafemizi koruyalım, kalabalık ortamlara girmeyelim diye dikkat ederken birileri hep bu dikkat ettiğimiz değerlerin üzerine basıyor.
O birileri hiç yabancı değil üstelik...
Özge Özpirinçci 35’nci yaş doğum gününü, Kıvanç Tatlıtuğ, Berrak Tüzünataç, Murat Dalkılıç gibi isimlerin katıldığı bir yemekle, Etiler’de bir mekanda kutladı.
Biz buraya kadar “İyi ki doğdun Özge” diyoruz sadece.
Ama saat 19.00’dan sonra olanlara ‘iyi ki’ diyemiyoruz...
Çünkü, aynı ekip doğum gününü kutladıkları mekandan çıkıp, Özge Özpirinçci ve Burak Yamantürk’ün beraber yaşadığı eve geçip partilemeye devam etti. Hatta eve geçtikten sonra kişi sayısı biraz daha arttı...
Kişi sayısı arttıkça müziğin sesi de yükseldi...
Müziğin sesi yükselince kapıya polis geldi...
Ekip, polis gelince dağıldı dağılmasına ama suçlu kapıda bekleyen magazin muhabiri arkadaşlar oldu...
Özpirinçci, yaptığı açıklamada polisi muhabirlerin çağırdığını iddia etti.
Evden çıkan herkes “sizin yüzünüzden” dedi...
Ben aslında olayın akşam kutlamasında değilim...
Günün orta vaktinde, çok önem verdiğiniz, sosyal mesafeyi hiçe saydığınız fotoğrafları paylaştınız...
O fotoğraflarda herkes iç içe...
Peki ona ne diyeceksiniz...
Yahu arkadaşlar...
Siz değil misiniz, kalabalık ortamlara girmeyin diyen...
Siz değil misiniz, doğum gününüz batsın diye isyan eden...
Siz değil misiniz, partiniz olmaz olsun diye bağıran...
Adana’dayım
Adana’da bu yıl 9’uncusu düzenlenen ‘Portakal Çiçeği Karnavalı’ndayım’...
Çok iyi işler yapıldı burada.
Karnaval, pandemi nedeniyle ‘online’ düzenlendi ama karnaval coşkusu kentin her köşesine yansımıştı.
Zaten Karnaval Komitesi Başkanı Ali Haydar Bozkurt’un hedefi de buydu.
Sokakların tıklım tıklım dolduğu, esnafın ‘bayram’ ettiği, ülkenin dört bir yanından insanların geldiği o günleri unutturmamak ve ‘pandemi sonrasındaki ihtişamlı geri dönüşün’ sinyallerini vermekti hedef.
Ben burada geçirdiğim 3 gün boyunca olan bitenden çok etkilendim.
◊ Lezzet noktaları ziyaretleri...
◊ Mini konser sahnesindeki Jabbar, Eda Baba ve Can Aydın’ın performansları...
◊ Adana ‘sokak lezzetlerinin’ sunumu...
◊ Ve dün akşam gerçekleştirilen arabalı konser sahnesindeki Sena Şener, Yeni Türkü, Adamlar ve Zuhal Olcay fırtınası.
Zuhal Olcay’a ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Ne zaman adını duysam ‘ne muazzam kadın değil mi?’ diye sorardım hep. Az bile diyormuşum. Neyse...
Özetle çok güzel şeyler oldu Adana’da bu hafta sonu.
Detayları salı günü bu köşeden okuyacaksınız.
Tam bir ‘evet evet öyle’ olayı
Adını ilk kez duydum Berna Tan’ın. Demiş ki...
“Aleyna Tilki’ye verilen destek bana verilseydi 10 kere dünya starı olurdum...” ‘Ufff’ dedim ve sonra YouTube’u açtım.
Bir şarkısı 113 milyon kez dinlenmiş Berna Tan’ın. Şarkını adı ‘Kına’...
Sırf adı yüzünden bu kadar fazla dinlenmiş. En az 80 milyon kez düğün ve kınalarda çalmıştır o şarkı.
Yani Berna Tan’ın sesinden, şarkının ‘muazzamlığından’ falan değil.
Mantıklı hiçbir dayanağı olmayan bu sözleri söylemek yerine işinizi yapsanız, ortaya alkışlanacak işler koysanız, biz de ‘kadın haklı arkadaşlar kıymeti bilinmiyor’ desek daha doğru olur sanki.
Paylaş