Paylaş
Aleyna Tilki.
Çünkü konuşunca olmuyor.
Sosyal mesaj vermeye kalkınca ortalık birbirine giriyor.
Yine bir bomba patlattı Aleyna.
Dedi ki;
“Hayatım inanılmaz düzenli. Günde 7-8 saat çalışıyorum. Pop star olmak disiplin gerektiriyormuş. Rock star olsaydım rahat takılabilirdim. Dünya starı olmak için bir işçi kadar çalışmak lazım.”
Hadi şimdi bu cümleyi inceleyelim...
Hayatının düzenli olmasının üstüne basan Aleyna, meslektaşlarının hayatlarının düzensizliğinden şikayet ediyor.
Günde 7-8 saat çalışıyorum derken, kimse benim kadar çalışmıyor diyor.
◊ Pop star ve rock star karşılaştırmasında ise büyük bombayı patlatıyor.
Rock star olsaydım rahat takılırdım diyor. Yani rock starları küçümsüyor sanki biraz.
◊ Star, stardır bana göre.
◊ Rock’ı, pop’u olmaz bu işin.
◊ Ne yani rock starlar günde yarım saat çalışıp rahat takılan insanlar mı?
◊ Pop star olunca rock starlardan daha mı kabiliyetli, daha mı çalışkan oluyorsun?
◊ Eğer bir kıyaslama yapacaksak, rock müzikle uğraşanların birçok konuda daha duyarlı olduklarını, sözlerinin çok daha kıymetli olduğunu hatırlatmak isterim.
Aleyna Tilki çalışmayı sevebilir, çok güzel...
Hayatını düzenli bir şekilde sürdürüyor olabilir, harika...
Ama o bunu yapıyor diye, diğerleri düzensiz ve tembel anlamına gelmiyor ki...
Ayıp ettin Aleyna.
Artık iyice sevimsizleşti
Bu fotoğrafın anlattığı çok şey var. Merve Boluğur’un suratındaki umursamazlık...
Küçümseyici bakışlar.
“Ben tekim” dercesine bir yürüyüş.
Sempati duyduğum Merve Boluğur’a tüm duygularımı hafta içi gelen bu görüntüyle yitirdim.
Basın mensubu arkadaşlar bir alışveriş merkezinde karşılaştıkları Boluğur’a “Neden maske takmıyorsunuz?” dedikten sonra çekilmiş bu kareler.
Bu ilk değil ki... Merve Boluğur hiç maske kullanmıyor.
Binlerce kişinin yürüdüğü sokaklarda maskesiz yürüyüp, yüzlerce kişinin bulunduğu kapalı alanlarda maskesiz geziyor.
Biraz sert olabilir ama...
Sen kimsin Merve Boluğur?
Buna ne hakkın var senin?
Kendin korona olabilirsin, hiç üzülmeyiz ama ya başkasına sebep olursan?
Dün uzun bir sohbet gerçekleştirip yazımda yer verdiğim Nevzat Tarhan hocama Merve’nin davranışlarının nedenini en kısa zamanda soracağım.
Yiyip içip kırın
Tayfun Topal, Cihangir’e ‘Tanisia’ diye bir mekan kazandırdı. Taverna konseptindeki mekan çok ilginç.
Yemekler şöyle iyi, mezeler böyle güzel demeye gerek duymuyorum, çünkü Şef Asım Yıldız mutfakta yıllardır başarılı işlere imza atıyor.
Ama mekanda çok başka bir eğlence kafası var. Belli bir saatten sonra çalan Yunan ezgileri ile tabak kırıp havaya peçete atabiliyorsunuz.
Tabii ki bedava değil. Bir tabak ve peçete menüsü var.
Oradan kaç tabak kırmak istediğinizi, kaç peçete havaya fırlatacağınızı seçip başlıyorsunuz siniri stresi atmaya.
Cihangir’in yeni mekanına gittim. Bir müşterinin yemek hesabının 600 lira, kırdığı tabakların hesabının ise 2 bin 300 lira olduğu bir güne denk geldim üstelik.
Nedenini sonra anladım, Tanisia’da kırdığınız özel yapım tabaklar çekirdek bağımlılığı gibi...
Kırdıkça kırmak istiyorsunuz.
Gidin, lezzetli yemekleri tadarken...
Güzel müzikler dinleyin...
Biraz da tabak kırın...
Ama abartmayın.
Irmak Arıcı
Son günlerde stalk’lamadan duramadığım bir isim Irmak Arıcı.
Genç şarkıcı öyle sempatik ki, bağımlılık yaratıyor.
Sesi o kadar farklı, müzik zekası o kadar gelişmiş ki gurur duyuyorsunuz.
Yüzündeki masumiyet sesine, sesindeki pürüzsüzlük yüzüne yansımış Irmak Arıcı’nın.
Ben şarkılarına, samimiyetine bayılıyorum.
Halen dinlemediyseniz, görsel bir şölen için hem dinleyin hem izleyin derim.
Paylaş