Paylaş
Ruhsatlı diyor...
Kimseyi silaha özendirmiyorum diyor.
Sonra gözaltına alınıyor.
İfadesinde de ‘dükkânım kurşunlandı o yüzden aldım silahı’ diyor.
Allahım, tez zamanda kurtar bizi böyle tiplerden.
Tez zamanda güzellik salonu sahibi olup kendini ‘hanım ağa’ sananları ayıkla aramızdan...
Kendi emekleriyle değil de kandırdıkları erkeklerin parasıyla bir yerlere gelenlerden...
Aklıyla değil de çevresiyle yükselenlerden...
Tez zamanda inşallah...
Çok ayıp!
Burası Teşvikiye Caddesi...
Biraz daha düz giderseniz sağınızda Teşvikiye Camisi’nin kalacağı o cadde...
Normalde iki şeritli yol...
Şu sağda gördüğünüz iki sıra park eden otomobiller yüzünden yarım şerite düşüyor o yol.
E arabalarda mecburen en sol şeritten ilerliyor.
Pardon ilerleyemiyor.
Bir ambulansın orada cebelleştiğini gördüm hafta içi. Peki bir kişi de bu olaya müdahale etmez mi?
O ambulansın içindeki hasta neyi bekliyor biliyor musunuz?
Öğlen yemeğini Cipriani’de yiyenlerin şoförlerini...
Nusret’e gelenlerin araçlarını park eden valeleri.
Kısa süreli park alanı diye bir şey vardır evet ama orası yol!
Şeridi nasıl park yaparsınız?
Kime sordunuz?
Dokunmayın
Dokunarak konuşan insanlar var.
Yahu masada oturuyorsun, yan yanasın illa seni bir dürtüyor...
Diyorsun ki bir kere yaptı herhalde.
5 dakika sonra bir bakıyorsun bu sefer 4-5 kez dürtüyor.
Dürtmeyi geçtim sana temas ediyor, elini yapıştırıp öyle anlatmaya başlıyor anlatacaklarını.
Bunların bir ötesi yolda yürürken sarılarak konuşanlar...
‘Kanka’ diyor atıyor elini omzuna yürümeye devam ediyor.
Ya yapmayın lütfen.
Ayakta da olsa masada da olsa konuşurken temas etmeyin karşınızdakine. Hiç değilse bana etmeyin rica edeceğim.
2’nci sıradayız
Dün Hürriyet’in birinci sayfasında okudum.
“Her iki kişiden biri depresyonda” yazıyordu haberin başlığında...
6 kıtada 73 bin kişi üzerinde araştırma yapmışlar.
Ki bu sonuç almak için gayet iyi bir oran.
Ve işin can sıkıcı tarafı Türkiye’nin depresyon sıralamasında ikinci ülke olması.
Doğrudur da...
Ben herkeste bir dert, herkeste bir oflama poflama görüyorum.
Sürekli dert dinliyorum, sürekli insanların birbirini eleştirdiğini işitiyorum.
Aramızda bir de gizli depresyon yaşayanlar var.
Onlar da ‘narsist’ler...
Asla kabul etmezler depresyonda olduklarını, suçu hep etrafına atar, sürekli sizi eleştirir, beğenmezler.
Kendilerine aşırı güven duyarlar ve herkesten üstün özelliklere sahip olduklarını düşünürler.
Hatta depresyonda olmayanı depresyona sokarlar.
Öyle yetenekliler.
Ben onlara ‘depresyon üretme makineleri’ diyorum.
Yani düşünün, narsistleri de katarsak depresyon
listesine o sıralamada en tepeye
çıkarız anında.
Raf ömrü
Peynirin var...
Şarküteri ürünlerinin de var...
Sütün, yumurtanın da var...
Peki var mı aşkın raf ömrü...
Kıvanç Tatlıtuğ demiş ya hani “Evlilik aşkı niye öldürsün? Ölürse sevgiliyken de ölür. Raf ömrü vardır, bitmesi gerekiyordur biter” diye.
Galiba doğru...
Sevda kalıyor fakat aşk denen şeyin raf ömrü bir süre sonra doluyor.
Bunu bitiren evlilik falan da olmuyor.
Birlikte geçirdiğin zaman sebep oluyor buna.
E o zaman nasıl devam ediyor evlilikler falan diyecek olursanız...
Ayakta tutan ‘sevgi’ oluyor işte...
Karşınızdakinin hep önceliği olduğunuzu bilmeniz oluyor.
Saygı oluyor.
Evlilik aşkı öldürür gibi klişelerden zamanla sıyrılacağız.
Haklı Kıvanç...
Evliyken de, arkadaşken de, sevgiliyken de...
Yani aşk nedir sorusuna, şarküteri ürünüdür, peynirdir, süttür, yumurtadır diyebilirsiniz...
Paylaş