Özdemir Erdoğan hep böyleydi

“Zeki Müren kötü bir rol modeldi” dedi. “Çocuklar o dönem travmalar yaşadı” dedi.

Saçmaladıkça saçmaladı yani.

Çok değil 3 sene öncesine dönelim.

Yine bir gazeteye röportaj veren Özdemir Erdoğan o gün şöyle söylüyor;

◊ Moğollar ve Cem Karaca, müzik bilgileri kısıtlı olmasına rağmen dinleniyorlar.

◊ Biz taklitçi milletiz. Moğollar, Cem Karaca ve Ahmet Kaya yurtdışına çıkıp Batı’yı taklit etmeye başladı.

◊ Tarkan çok orta karar bir isim. Hele o “Alaturka” albümü, çok vasat.

Son röportajında “kendince” övdüğü Bülent Ersoy hakkında ise o zamanlar, “Bülent Ersoy bu kadar magazine çıkacağına keşke 2 şarkı söylese. Hareketleri Diva’ya yakışmıyor” deyip sonuna da “Biz gücü ve şöhreti taşıyamıyoruz” diye ekliyor.

Aslında o gün de baştan sona saçmalamış ama gözlerden kaçmış.

Demek Moğollar’dan Ahmet Kaya’ya, Cem Karaca’dan Tarkan’a kadar herkese salladığı o sözleri ses getirmeyince üzerine ne koysam olur diye düşünmüş ve Zeki Müren’i hedef almak gelmiş aklına.

Ama çok büyük bir detayı atlamış;

Zeki Müren hâlâ yaşıyor bu toplumda.

Milyonlarca Zeki Müren var aramızda.

Yani kırmızı çizgimizdir bizim Zeki Müren. Laf ettirmeyiz kolay kolay.

Ben yanarım yanarım,

“Bana Ellerini Ver”, “Sevdim Seni Bir Kere”, “Gurbet” gibi şarkıları dinlerken aklıma Özdemir Erdoğan’ın geleceğine yanarım artık.

Bodrum ve Çeşme hazır olsun

Acun Ilıcalı’nın Survivor adasına gelişi yine çok konuşuldu.

Bu geliş sanki diğerlerinden farklıydı. En azından benim en çok ilgimi çeken geliş olduğu kesin. Çünkü itiraf ediyorum hiç görmediğim bir deniz aracı gördüm.

Ilıcalı’nın adaya geldiği o aracın adı “seabreacher”. Köpek balığı ve yunusu andıran modelleri var. Deniz altında ve üstünde gitme yeteneği ile kalmıyor, kıvrak hareketleriyle adrenalin sevenlerin izlerken bile gözlerini kamaştırıyor. Ben izlerken hemen acemice sorular sordum kendime;

- Vallahi girdi suyun altına. Ya taş varsa?

- Tamam şimdi yosunlar saracak camı, eyvah!

- Daldı çıkmadı ya saplandıysa kuma muma?

Diye diye çıkarttım Acun Ilıcalı’yı adaya.

300 beygirlik gücü olan bu ilginç deniz aracı 800 bin lira civarında. Civarında diyorum çünkü kişiselleştirmek isterseniz fiyatı 1 milyon TL’ye dayanır, hatta geçer bile.

Ben şimdiden yaz için sipariş edenler olduğunu biliyorum.

Bu yaz Çeşme’de, Bodrum’da bu yunus ya da köpek balığı şeklindeki deniz araçları sıkça karşımıza çıkacak.

Tabii çok parası olan, bu canavarlardan 5-10 tane satın alıp Ege ve Akdeniz sahillerinde kiralama işine de girebilir.

Ne demek “Maske takmıyorum”

“Korona havadan bulaşmıyormuş” diye buyurdu Kadir Doğulu.

Oysa örnek olacak şekilde yürüttüğünüz o ilişkinize bayılıyorduk.

Doğaya saygınızı, çevrecilikle ilgili çıtayı yükseltmenizi ayakta alkışlıyorduk.

Ama son hareket, o son açıklamalar üzdü bizi. Bu kez olmadı.

Maskesiz görüntülenen Kadir Doğulu, “Virüsün havadan bulaştığına dair bir kanıt yok. O yüzden tek başımayken maske takmıyorum” dedi. Bakın;

Araştırılmış... Sonuçlar ellerine geçmiş...

Ve karar verilmiş...

“Korona havadan bulaşmıyor.” Ah be Kadir Doğulu... Peki hadi diyelim sen haklısın, havadan geçtiğine dair bir kanıt yok virüsün... Başkalarına da mı saygın yok?

Herkes maskeliyken senin ayrıcalığın ne?

Kadir Doğulu diyelim markete girdi...

Ama tek başına!

Maske takmıyor mu? Takmıyorsa marketçinin suçu ne?

Fırına ekmek almaya gitti...

Tek ama lütfen!

Maske takmıyor.

Fırıncının ve içeride bekleyen diğer müşterilerin suçu ne?

Bırakın her yerde felsefe yapmayı lütfen.

Takın maskenizi.

Yok oradan geçmiyor, buradan bulaşmıyor... Bunları virüsten kurtulduktan sonra oturup tartışırız.

Ayrıca Kadir Bey, bilginiz olsun; virüs havadan da karadan da her yerden bulaşıyor.

Adana 2’nci dalga korona maratonu

Bazı haber başlıkları şöyleydi;

Maskeli ve dezenfeksiyonlu maraton koşuldu. Nasıl oluyor maskeli ve dezenfeksiyonlu maraton, biri bana anlatabilir mi?

Pazar günü Adana’da “Kurtuluş Yarı Maratonu” vardı. Yaklaşık bin kişi -lütfen birbirimizi kandırmayalım görüntüler ortada- maskesiz, mesafesiz toplandı ve madalya için koştu.

Maraton bitiminde de sarılarak kameralara poz verdiler.

Şu dönemde olacak iş miydi bu?

Buna kim nasıl izin verebildi? Sokağa çıkma yasağı varken, ortalık salgından kırılırken o kadar kişi nasıl bir araya gelebildi?

Sorumsuzluğunuzu ayakta alkışlıyorum Adana Büyükşehir Belediyesi.