Paylaş
∆ Ohh hayat sana güzel be...
∆ Yine mi seyahattesin, ne güzel ya...
∆ Çık şarkı söyle, al paranı misssss...
∆ Oturduğun yerden yazı yaz, ne rahat iş...
∆ İki rol yap, milyonluk reklam anlaşmasını kap...
Bu eleştirel bakış, bu beğenmemezlik, bu kıskançlık aslında hep vardır. Hepimiz de yapmışızdır zamanında.
O yüzden Tuğba Yurt’un sözlerine katılıyorum.
“Çok toz pembe görünüyor ama sektördeki insanlarla uğraşmak zorlu bir yolculuk” demiş.
Bazı sektörler resmen cadı kazanı. Hele ki müzik piyasası Tuğba Yurt gibi isimler için bence iki kat daha zor.
Tam ortasında çünkü Tuğba o piyasanın...
Ben mutluluk dileklerini zincir yapmış, “Herkes para kazansın, herkes mutlu olsun” diyeni çok az gördüm.
Bu yüzden hem insanlarla uğraşıyorsunuz, hem kendi kişisel mücadelenizi veriyorsunuz.
İnanın o anlarda ‘hesabınıza yatan paranın miktarı’ çok umurunuzda olmuyor.
Bence büyük dağların büyük dumanı olduğunu bilmek lazım bazen. Bilirsek eğer, toz pembe bir dünya, bir iş, bir ilişki olmadığını anlarız.
Böyle böyle bilinçleniriz.
Bilinçlendikçe de her iş yapana, her para kazanana, her alkış alana nefretle bakmayız.
Ne demek yaş mamalar kokmaz?
Hande Soral yediği kedi mamasının tadını nasıl anlamaz yahu” diye sormuştum hafta içi bir yazımda.
Sevgili Ömür Gedik de köşesinden cevap vermiş ve “Orkun şaşırma hiç! Bizim yediklerimizden farkı yok ki o mamaların” demiş.
Sonra anacağının bana kahkaha attıran o sevimli hikâyesini anlatmış.
Ödül mamalarını kurabiye sanıp yemiş Ömür’ün annesi.
Ellerinden öperiz...
Neyse.
Bu zaten normaldir.
Kıtır kıtır atılır ağza fark edilmeden bazen.
Başına çok gelen arkadaşım var çünkü.
Ama Ömür!
Benim bahsettiğim yaş mama yahu.
Ne demek yaş mamanın bizim yediklerimizden farkı yok?
∆ Yaş mamanın kokusu evi sarar.
∆ Azıcık normal koku duygusu olanın burun direklerini kırar.
Eğer sana göre bizim yediğimiz yiyeceklerle aynıysa yaş mamalar, hatta sana artık bu durum çok normal geliyorsa, bir biber dolmasına çatal atacakken yaş mamaya kayıyorsa aklın ve o anda -ikisi de koku olarak tat olarak aynı- diye düşünüyorsan...
Şu arkadaşlığımızı bir gözden geçirelim.
Kişisel gelişim ‘guru’su Kezban
Esra Erol’un programına katılmış Kezban.
Kendisi çok ilginç biri.
Sanki kişisel gelişim sınıfını en yüksek notla bitirmiş.
Öyle bir havası var...
Hani derler ya hep, ‘çizgini çiz’ diye.
Çizmiş Kezban.
‘Sınırlarını koy’ diye öğütler verirler bilirsiniz.
O koymuş.
‘Kendin gibi ol, sana kimse istemediğin şeyleri yaptıramasın’ diye öğretirler hep.
Tam olarak kendi gibi olmuş Kezban...
Kocası diyor ki...
∆ “4 senedir evliyim. Bir kere eline süpürgeyi almadın.”
Kezban da cevap veriyor...
∆ “İstemiyorum! Canım istemiyor.”
Sonra Esra Erol soruyor...
“Kocana yemek yapmayı canın istedi mi?”
∆ “İstemedi” diyor.
“Yaşadığın evi temiz tutmayı canın istedi mi?”
∆ “İstemedi” diyor.
“Fedakârlık yapmayı canın istedi mi?”
“İstemedi. Canım istemiyorsa hiçbir şey yapmam” diyor.
Acayip bir ‘kafa’ bu...
Ulaşmak için paralar ödenen, zaman harcanan ve günün sonunda zaferin garanti edilemediği bir kafa...
O yüzden Kezban Bacı...
Sen birçok kişinin iç sesi oldun.
Aynı kararlılıkta devam lütfen.
Bu ‘adım’ çok mühim
Ben geçtiğimiz yıl öğrenmiş, sonra da hemen kullanmaya başlamıştım Help Steps uygulamasını.
Öyle faydalı ki, gün içinde attığınız adımları, seçtiğiniz derneklere bağış olarak gönderebiliyorsunuz.
Şimdi de Acun Ilıcalı ve Acun Medya, Help Steps üzerinden bir yardım kampanyasına öncülük etmeye başladı.
Bu şu anlama geliyor:
Gün içinde attığınız adımlar Çocuk Eğitim Derneği’nde ‘iyiliğe dönüşecek’ ve 0-6 yaş arasındaki, yaşıtları ile eşit şartlarda eğitim alamayan işitme engelli çocukların eğitiminde kullanılacak.
Aman ha üşenmeyin.
Lütfen ‘sonra’ demeyin.
Tek yapmanız gereken ‘Help Steps’ uygulamasını indirmek. Sonra da gün içinde biraz hareket etmek.
Hem siz sağlıklı bir yaşam kazanacaksınız hem de çocuklara ışık olacaksınız.
Alın size ‘win-win’.
Haftanın en ilginç olayı
Rahmetli Mehmet Ali Birand yıllar önce Kanal D Ana Haber’de şöyle demişti:
“Madrid’in Midyat ilçesi.”
Viral olmuştu o anlar.
Bu tatlı hatasıyla tebessüm ettirmişti yine bize büyük usta...
İspanya’nın başkenti Madrid ile ülkemizin enfes şehri Mardin’in ‘fonetik’ olarak karıştırılması çok normal.
Ama bir turizm acentesinin bunu fiziki olarak karıştırması bir o kadar anormal.
Rus bir turizm acentesi müşterilerini Madrid yerine Mardin’e göndermiş.
Yolcular bu durumu uçak alana indikten sonra fark etmiş. E o saatte geri dönüş de olmadığı için bir gece Mardin’de kalmışlar. Bu saçma karışıklığın kazananı hiç akıllarında yokken Mardin gibi büyülü bir şehri gören turistler oldu. Ama Rus acente kaybetti.
O acenteye bu saatten sonra güven olmaz.
Paylaş